Fehmi KORU
Çoğunuza ters gelecek, ama yine de yazacağım: Aslında Türkiye, 1,5 yıl öncesine kadar Suriye için ne yapmak istiyor idiyse bugün de niyeti aynı... Önceleri dostluk yoluyla, ikna ederek sonuç almaya çalışıyordu, şimdi ise sertleşerek, zaman zaman tehdit içeren bir tavır sergileyerek...
Suriye ve halkına düşmanlığı yok Türkiye’nin...
Havsalanız almadıysa, tespitim üzerinde birlikte düşünelim.
Beşşar Esad’ın Suriye’de cumhurbaşkanı seçilmesi (2000) ve ipleri eline alması ile Ak Parti’nin Türkiye’de iktidara gelmesi (2002) tarih olarak birbirine çok yakın... Dünyaya Ortadoğu’dan açılma projesinin sahibi Ak Parti, güneyindeki komşusuna baktığında, Beşşar Esad’ın şahsında ‘beyaz sayfa’ açmaya değer özelliklere sahip genç bir lider gördü.
İlişkilerin kopma noktasına gelmesine kadar geçen sürede, bir yandan ikili ilişkileri ülkelerin yararına olacak biçimde geliştirirken, bir yandan da her fırsatta liderler düzeyinde biraraya gelerek Beşşar Esad’ı ‘ülkesini Türkiye gibi yapma’konusunda teşvike çalıştı Ak Parti hükümeti...
‘Türkiye gibi’, yani halkının değerlerine sahip çıkan, hak ve özgürlükleri sağlamış, demokratik mekanizmaların çalıştığı çağdaş bir ülke... Muhalif görüşlerin seslendirilebildiği, benzer düşünenlerin örgütlenebildiği, örgütlerin serbestçe gösteri düzenleyebildiği...
Umudunu yitirmesinden hemen öncesine kadar, Tayyip Erdoğan’ın, Beşşar Esad’a, ‘’Demokrasinin kanallarını aç, muhalif partilerin kurulup çalışmasına izin ver, kendi halkından korkma’’ telkininde bulunduğu biliniyor...
Eleştiri dozu yüksek, tehdit kokan açıklamaların birbirini kovaladığı günümüz ortamında da Suriye için farklı bir şey istemiyor Türkiye... Komşusunun daha demokratik, hak ve özgürlüklere saygılı, refahı herkesin paylaştığı bir ülke olmasını arzu ettiği ve gelişmeler Beşşar Esad’ın ön planda göründüğü Baas Partisi rejiminin bunu gerçekleştirmeye niyetinin olmadığını gösterdiği için Türkiye’den hiddet dolu sesler yükseliyor...
Garip görünebilir, ama benim durumla ilgili tespitim bu.
Husumetler genellikle derin hayal kırıklıklarının ürünüdür. İnsan en büyük tepkiyi vaktiyle sevdiğinin gösterilen güvene ihanetine karşı verir.
Türkiye günümüz ortamında böyle bir ruh halini yansıtıyor Suriye’ye karşı...
Soru şu: Geçmişte dostane ilişkiler kurarak almak istediğiniz sonucu, yaşadığınız hayal kırıklığı sonrasında benimsediğiniz farklı tavır ve söylem getirebilir mi? Buketin yerini yumruk aldığında sonuca ulaşılabilir mi?
Karşı karşıya kaldığımız sorunu böyle bir soruya indirgediğimizde zorluk daha kolay anlaşılıyor. Buketi Beşşar Esad’a uzattığınızda, onu ve rejimini sevmeyen Suriyeliler bile, uzatılanın aslında kendileri için olduğunu bilip sesini çıkartmıyor, hatta seviniyordu. Yumruk gösterdiğinizde, aynı kişileri rahatsız etme ihtimaliniz hayli yüksek...
Rejim de Türkiye’nin benimsediği yeni söylemin zorladığı kafa karışıklığına güveniyor zaten...
Ak Parti ve hükümetinin Suriye ve Suriye halkının iyiliğini istediğinden hiç kuşkum yok; ancak önceki ‘buket sunma’politikasıyla Suriye halkını yanına çekebilir ve Baas yönetimini köşeye sıkıştırarak değişime zorlayabilirken, şimdi uygulanan ‘yumruk gösterme’ politikasıyla farklı bir yöne doğru savrulunuyor...
Umarım, bu durum fark ediliyordur...
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025