Halil BERKTAY
[27-28 Aralık 2015] Bu yazının 13 Aralık’ta yayınlanan ilk bölümünde, PKK ve BDP’nin, sonra PKK ve HDP’nin savaş ve barış, Türkiyeli çözüm ve Türkiye dışı çözüm ikilemleri arasında çizdiği zigzagların öyküsünü yaklaşık 2011’e kadar getirmiştim. Üzerinde durduğum başlıca dört konu vardı. (1) Temelde belirli bir şiddet düşkünlüğü söz konusu. Savaş içinde yaşlanmış ve zihnen katılaşmış Kandil önderliği, bütün eşitlik ve özgürlük özlemleriyle Kürt halkını bir amaç değil, kendi iktidarı için bir araç ve teba olarak görüyor. Aslında çoktan bu noktada; ama silâhlı kent işgalleriyle iyice su yüzüne çıktı ve çoğu insan tarafından yeni farkediliyor. (2) 2002, 2007 ve 2011 seçimleri boyunca PKK’da bir AKP korkusu başgösterdi. Bu, Türkiye’nin genel demokratikleşme sürecine sırt çevirme tavrına dönüştü. PKK ilk bu yüzden AKP’ye düşman muamelesi yapmaya başladı. Barış ve çözüm süürecinde bir muhatap, belki bir ortak değil, amaçladığı alan hâkimiyetinin önündeki en büyük tehlike olarak gördü. 2014’ten çok önce bu, “seni başkan yaptırmayacağız” sloganında somutlanacak politikanın ilk filizlenişiydi. (3) Keza PKK, ayrılma ve devletleşme hedefinden de aslında hiç vazgeçmedi. Bu hedefin ilk aşaması, belirli bir toprak parçası üzerinde mutlak bir yerel hegemonya arayışıydı. Bu da ancak silâh ve şiddetle mümkün olabilirdi. PKK’nın hiç silâh bırakmak istemeyişi, güya ayrılmaktan vazgeçer ve “Türkiyeli çözümü” benimsemiş gözükürken, içten içe,savaşı sürdürmenin biricik gerekçesi olabilecek bir devlet projesini koruduklarını sezdiriyordu. (4) Nitekim PKK, 2010-2011’de de barıştan kaçmak için fırsat kolladı ve “köprüden önceki son çıkış” olarak YSK’nın (20 ay cezası nedeniyle) Hatip Dicle’nin milletvekilliğini düşürmesine sarıldı. “Bağımsız” BDP milletvekilleri bu gerekçeyle Meclisi boykot etti ve arkasından PKK’nın Silvan baskınıyla tekrar silâhlar konuşmaya başladı. Bu kanlı dönem Öcalan’ın 2013 Newroz çağrısına kadar sürdü.
Bu süreci o yıllardaki yazılarımdan yer yer uzun alıntılar da yaparak incelediğimde, şu sonuca varıyorum: 2010-2011 ile 2014-2015 arasında çok çarpıcı benzerlikler söz konusu. O zaman PKK+BDP’nin, dört yıl sonra PKK+HDP’nin oyunbozanlık yöntemleri hemen hemen aynı. O zaman (hiç barışçılık koşulu aranmadan) “BDP bloku”na bağlanan umutlar da, dört yıl sonra HDP ve Demirtaş’a (sırf AKP karşıtlığı uğruna ve arkaplandaki PKK unutularak) bağlanan umutlarda yankılanıyor. Yalnız arada bir, belki iki önemli fark var: Bu sefer PKK, Suriye’nin çözülmesi ve Suriye krizinin uluslararasılaşmasının kendisine belki bir daha gelmeyecek bir tarihî fırsat sunduğu kanısında. Dolayısıyla Türkiyeli çözüm vizyonunu tamamen terkedip bir “Bakur-Rojava” (kuzey-güney) devletleşmesine yönelişi çok daha belirgin. HDP de şimdiye kadar hiç olmadığı derecede bu plana ikna edilmiş, hizaya getirilmiş, itaatkâr kılınmış ve demokratik siyaset olanaklarını bitiren bir savaş dilini benimsemek suretiyle bütün köprüleri atmaya zorlanmış durumda.
Peki, 2012’de başlayan son çatışmasızlık durumundan bu son kerteye nasıl gelindi? Son dönemde ortaya dökülen yeni bilgilerden hareketle bazı şeyler şimdi çok daha net görülebiliyor. Bu çerçevede ve tam da benim tahmin ettiğim gibi (5) daha 2012’den beri mevcut bir savaş kararı ve planı söz konusu. Sadece, ilk aşamada PKK’nın büyük riyakârlık ve ikiyüzlülüğüyle gizlenebilmiş; yoksa o tasavvur, bir boyutuyla hep orada. Nitekim 2012’de Öcalan’ın kendilerini çatışmasızlığa ve Türkiye içinde bir demokratik özerklik çözümüne zorlamasını, hiç içlerine sindiremeyip kerhen kabullenmişler (ya da kabullenir gibi yapmışlar); artık Murat Karayılan bunu büyük bir fütursuzlukla, apaçık anlatıyor: “İşte o zaman biz arada kaldık. Açık olarak ‘savaş planımız var, tüm hazırlıklarımızı yapmışız; biz savaşı sürdürmek istiyoruz’ diyemedik. Esas olarak bunda hatâ ettik. (…) Yani sürecin geliştirilmesinde çok istekli olmadığımızı uygun bir dille yansıttık. Aslında savaşmak istiyorduk. Ama gerçekleştirdiğimiz savaş planını iptal etmek zorunda kaldık. Karlar eridikten sonra o cephanemizi ve ağır silahlarımızı gidip o alanlardan tekrar geri çektik. (…) Eğer Önderliğin sözünü ettiğimiz çabaları olmasaydı, zaten 2012 yılı sonrası Türkiye büyük bir çatışma sürecine girecek ve son iki yıldaki seçimler süreci söz konusu olmayacaktı” (ANF’yle söyleşi, 17 Haziran 2015). Bir kere, sırf bu itirafa göre, Kandil aslında hep savaşmak niyetindeymiş. “Silâhları bırakma”yı da, “Türkiye’yi terk etme”yi de güya benimsediği halde bu yüzden uygulamamış. Tersine, 2012’den bu yana hep çatışmasızlıktan çıkmanın yeni bahanesini aramış. Hattâ çatışmanın bütün Türkiye’yi sarıp belki seçimleri yapılamaz kılmasını öngörmüş (ki bu, şimdi ne yapmak istediğine de bir parça ışık tutmakta). Bilvesile, “barış” sözcüğüne de sadece Duran Kalkan’ın yüz hatlarını andırırcasına buz gibi soğuk bir Makyavelist faydacılıkla başvurduğu ortaya çıkıyor.
(6) Sonuçta, PKK’nın aradığı fırsat tek değil zincirleme beş büyük olayla çıkageldi. (a) 2013 yılının Gezi ve 17-25 Aralık sarsıntıları; (b) Suriye krizinin derinleşmesi; (c) IŞİD’in yükselişi; (d) Kobani direnişi ve (e) 7 Haziran 2015 seçimleri, Kandil şahinlerince artık harekete geçme zamanının geldiği biçiminde yorumlandı.
(6a) Gezi gösterileri AKP’yi salladı, “diktatörlük” söylemini doğurdu ve hükümetin gözüktüğü kadar sağlam olmayabileceği izlenimini yaratarak (başka güçlerin yanı sıra) PKK’ya da umut verdi. Gülen Cemaatinin polis ve yargı içindeki uzantılarının hesabına yazılan, ama herhalde arkasında başka ve daha ciddî aktörlerin yer aldığı 17-25 Aralık “yolsuzluk” operasyonları depremi iyice şiddetlendirdi; “AKP gitti-gidiyor” umudunu doruğa çıkardı. Kandil’in, artık çok zayıf bir Erdoğan liderliğiyle yüzyüze bulunduğu izleniminin güçlenmesine yol açtı.
(6b) Suriye dağıldı, merkezî iktidar diye bir şey neredeyse kalmadı. Hemen bütün etnik-dinî gruplar ve silâhlı muhalefet örgütleri kendi egemenlik alanlarını kurmaya girişti. Suriye’nin kuzeyi ve Türkiye sınırı boyunca uzanan “Rojava” Kürt bölgesi açısından da bir özerkleşme olanağı doğdu. Bundan, PKK’nın Suriye uzantısı denebilecek PYD yararlandı. Silâhlı gücü sayesinde bir tür etnik temizlik yaptı: gerek Kürt olmayanları, gerekse kendinden farklı ve karşı gördüğü Kürtleri zorla göçürtüp bölgenin büyük kısmına el koydu. Bir dizi “kanton” yönetimi kurdu. PKK yönetiminde bu,“daha şimdiden Rojava’da bir toprağımız oldu” vizyonuna yol açtı.
(6c) Suriye’nin çözülmesi, IŞİD canavarını da doğurdu. Bir yandan Esad yönetiminin saldırıları, diğer yandan Batı’nın desteğini geri çekmesi arasında sıkışıp radikalleşen Sünnî muhalefetin en sert unsurları, IŞİD’e dönüştü. Tarihte pek çok örnekte görüldüğü gibi, IŞİD’in de şiddet yoluyla rakiplerini elimine edip toprak kazanmak ve kendi devletini kurmak için çevresindeki herkese vahşice saldırmaya başlaması, Suriye’deki bütün kuvvet dengelerini değiştirdi ve yeni bir mevzileniş yarattı. Bu çerçevede özellikle ABD, IŞİD’e karşı olabilecek bütün güçlere, bu çerçevede Kürtlere, PYD’ye ve dolayısıyla PKK’ya da farklı bir şekilde, potansiyel müttefik gözüyle ve daha fazla sempatiyle yaklaşmaya başladı.
(6d) Bu eğilim Kobani direnişiyle doruğa vardı. IŞİD 13 Eylül 2014’te Kobani kırsalındaki PYD köylerine karşı taarruza geçti. 2 Aralık’a kadar 350 köye hakim oldu ve Kobani merkezine ilerledi. Kentin düşmesi tehlikesine karşı çok geniş bir ittifak doğdu. IŞİD 26 Ocak 2015’te şehir merkezinden çekilmek zorunda kaldı ve 2 Şubat’a kadar 25 kilometre uzaklaşarak savunmaya geçti. Bu kuşatma ve direniş PKK’nın büyük puan toplamasına yol açtı. PYD ve dolayısıyla PKK, IŞİD’e karşı mücadelenin ön safına yerleşti. Kürt milliyetçiliği Kobani’ye odaklandı. Bazı yorumcuların İkinci Dünya Savaşı’ndaki Stalingrad muharebesiyle karşılaştırdığı bir efsane doğdu. Güneydoğu Anadolu’dan sayıları belki 8000’i bulan Kürt genci Kobani’de savaşmaya gitti. Onlara, 1930’ların İspanya ve 1940’ların Yunanistan iç savaşlarının günümüzdeki karşılığını bulduklarını düşünen çok sayıda MLKP ve DHKP-C militanı da katıldı. (Şimdi bunlar geri döndü ve PKK’nın silâhlı ilçe işgallerinde yer alıyor.)
Türkiye ise Kobani kuşatması ve direnişinde Kürtleri savunmak açısından yetersiz kaldı, çok puan kaybetti. Gerçi AK Parti iktidarı Kobani’den Türkiye’ye ve Türkiye’den Kobani’ye serbest geçişi korudu. Maddi destek verdi. Sığınma olanağı sağladı. Ama Kobani etrafında mevzilendirdiği büyük kuvvetler hep sınırın Türkiye tarafında kaldı. İlerleyen IŞİD güçlerine bir top ateşi dahi açmadı. O günlerde Türkiye bu savaşa girmek ve Kobane’yi kurtarmak zorunda (3-4 Ekim 2014) ve Zaman geçer, fırsat kaçar, Kobani’ye dönemezsin (10 Haziran 2015) yazılarımı yazdım. Bazı arkadaşlarım sınır ötesinde savaşa girmenin tamamen macera olduğu, Türkiye’nin asla bunu yapmaması ve Orta Doğu bataklığına saplanmaması gerektiği gerekçesiyle eleştirdi. Yanılan onlardı; kendi payıma, yüzde yüz haklı çıktığımı düşünüyorum. Bir kere, Suriye krizine bulaşmamak ve savaşa girmemek tasavvuru tam bir hayaldi. Bu hayalin derin ideolojik köklerini daha sonra Gürbüz Özaltınlı çok güzel eleştirdi (dipnot 1). Pratikte ise Türkiye eninde sonunda Batı koalisyonuna katılıp şu veya bu şekilde IŞİD’le savaşmaya başladı. Buna mecburdu, çünkü ikincisi, her politika sadece getirdikleri değil götürdükleriyle de birlikte düşünülmelidir. Daha net söylersek, “pasiflik, ihtiyat, geri durmak ve bulaşmamak” dahil her politikanın bir bedeli vardır ve bazen bu bedel, alelacele “macera” diye yaftalanan bazı basit adımların (meselâ tankları Kobani’nin iki yanından 5 kilometre içeri sokup IŞİD’e karşı bir savunma hattı kurmanın) maliyetinden çok daha yüksek olabilir.
Nitekim öyle oldu; Türkiye aylar boyu yavaş davrandığı için çok ağır bir bedel ödedi ve ödemeye devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir yanlış demecinin çarpıtılmasıyla birlikte, Türkiye’nin Kürtleri kırdırmak uğruna IŞİD saldırısını kasıtlı olarak seyretmekle yetindiği yorumu bu dönemde yaygınlaştı. Keza AK Parti bu dönemde IŞİD’le özdeşleştirildi; MİT TIR’ları Kobani’deki tutuma eklemlendi ve bu dezenformasyon Batı medyasında geniş yankı buldu. Başka bir deyişle, Batı’nın bazı kesimleri Türkiye’yi uzak, PKK-PYD’yi ise çok daha yakın görmeye başladı. PKK liderliği de bunu kendine yordu; büyük bir tarihî fırsatın daha da belirginleşmesi gibi yorumladı.
(6e) Üzerine, 7 Haziran 2015 seçimleri geldi. Kamuoyunun o âna kadar Kürt milliyetçi hareketine oldukça uzak durmuş kesimleri, merkez medya dahil, tavır değiştirdi ve kampanyasını çok sert bir Erdoğan düşmanlığı üzerine kuran HDP’ye umut bağladı. Az çok yukarıdaki gerekçeleri, Demirtaş’ı destekleme malzemesi olarak kullandı. AKP’nin oyu yüzde 41’e düştü ve Meslis’teki salt çoğunluğunu kaybetti. Buna karşılık HDP 80 milletvekilliği kazandı. PKK bu gelişmenin HDP’yi özerkleştirmesi olasılığından çok da hoşlanmamış olabilir. Ama aşikâr ki AKP’yi eskisinden de zayıf, kendisini ise artık çok güçlü gördü. Zira HDP’ye verilen oyları bundan böyle ne yaparsa yapsın koruyacağı bir halk desteği gibi yorumladı.
(7) Özetle, PKK Temmuz 2015’teki savaş kararını bu şekilde aldı. Lütfen, artık bu noktada olsun birbirimize göz göre göre yalan söylemeyelim. Dolmabahçe mutabakatını öncelikle Erdoğan yıkmadı. Bu mutabakatın ellerini kollarını bağlayacağını düşünen Kandil ve Demirtaş, çok hızlı reaksiyon göstererek ilk karşı çıkanlar oldu. Erdoğan daha sonra onlara karşı tepkisel bir tavır aldı. Ama her halükârda, Dolmabahçe mutabakatının reddi bile çatışmasızlığı sona erdirme gerekçesi olamazdı.
Bu noktada, savaşı “yenilenecek seçimleri kazanmak gerekçesiyle Erdoğan çıkarmış” da değil. Ortada fol yok yumurta yokken, savaşı kasten, taammüden PKK çıkardı. Murat Karayılan’ın yukarıda aktardığım 17 Haziran ANF söyleşisi çok açık. Öcalan’a hayır diyemedikleri için istemeye istemeye girdikleri yeni ateşkes aşamasından çıkış bahanesini, onlara Suriye, Kobani ve 7 Haziran seçimleri sundu. Açıkçası, AK Parti’nin zaafı ve “tecrit edilmişliği”nden yararlanarak, Suriye sınırının kuzeyi ve güneyi boyunca uzanan bütün bir Kürt şeridini, Bakur ve Rojava’yı kapsayan bir teritoryalite üzerinde devletleşme hayaline kapıldılar. Ya da belki hep varolan bir tasavvuru bu vesileyle canlandırdılar. Hatırlayalım; TC henüz hiç savaşmıyorken, KCK önce bir “buralarda yeni baraja, yola, inşaata izin vermeyeceğiz, bundan böyle her şeye müdahele edeceğiz” deklarasyonu yayınladı. Ardından, yok kesmeye, şantiye basmaya ve TIR yakmaya girişti. Ardından, Bese Hozat“yeni devrimci halk savaşı” yazısını yazdı; sivil siyasetin yetersiz kaldığını (kalacağını), potansiyeli değerlendiremediğini (değerlendiremeyeceğini) savundu. Kastettiği, tam da, seksen milletvekilinin gerçekten pek işe yaramayacağı bu Türkiye dışı “Kürdistanî” projeydi. Onu da Cemil Bayık’ın “özsavunmaya hazırlık” çağrısı ve gene Bese Hozat’ın Pirsus (Suruç) katliamından AKP’yi sorumlu tutan yazısı izledi. Bütün bunlar 2015 Temmuz’unun ilk üç haftası boyunca gerçekleşti. 22’sinde de, PKK’nın bir hafta boyunca kabul edip sonra yakın zamana kadar boş yere sırtından atmaya çalıştığı Ceylanpınar cinayeti geldi.
Kendi payıma, 21-22 Temmuz dönemecini 2010-2011’de yazdıklarımla aynı çerçevede algıladım. En basit soru: PKK’nın istediği tam nedir? dedim (6 Ağustos 2015): “Sadece bir talepler platformu, lütfen. Bir de savaşla ilişkisi (yani neden bu hedeflere başka türlü varılamıyacağının, aksine savaşla varılabileceğinin gösterilmesi). Bu yapılsın, yeter. Her şeyi baştan düşüneceğim.” Bununla, PKK’nın aslında Türkiye’ye yönelik hiçbir hak ve özgürlük talebi olmadığını; zaten savaşın bu yolla haklı gösterilemiyeceğini, ama PKK’nın ortaya böyle bir platform dahi koymadığını; dolayısıyla işin dönüp dolaşıp toprak ve devlet talebine dayandığını vurgulamaya çalıştım. Esasen PKK önderlerinin 1-21 Temmuz arasındaki bütün savaş ilânı yazıları, bunu doğruluyordu.
Özellikle bu son noktayı, yani savaşı kimin, nasıl çıkardığını, AKP’yi ve Erdoğan’ı suçlamayı sürdüren bütün sol-liberal aydın arkadaşlarımla, uygun bir format ve forumda, yüzyüze, sâkin sâkin, belgeler temelinde tartışmaya hazırım. Belki bir dizi yazılı soru yöneltirim; bilmiyorum. Temmuz sonlarından bugüne ve Demirtaş’ın son çılgınlıklarına nasıl geldiğimizin öyküsüne ise gelecek sefer devam edeceğim.
NOTLAR
(1) Kötü muhalefet (28 Kasım 2015) yazısından aktarıyorum: “‘Cumhuriyet değerleri’ içinde endoktrine edilmiş kuşaklar için Ortadoğu sadece bir ‘bataklık’ da değildir. Daha doğrusu, bu kuşakların dilinde ‘bataklık’ metaforu; ‘içine gireni kötürüm yapan’ bir yutuculuğa gönderme yapmakla beraber, onu da aşan genel bir ‘gerilik, değersizlik, medeniyet dışılık’ anlatır. Yani, Kemalist modernist kafa Ortadoğu’ya baktığı zaman sadece ‘uzak durulması gereken bir tehlike’ değil; aynı zamanda ‘değersizlik’ bulur.
“Bu algıyı biraz kazıyıp kurcalasanız, elinize ırkçı/sekülerist takıntılar gelecektir. Arap ve Müslüman olmak, ‘Türk’ün Batıcı kimliğiyle’ kıyaslandığında geri ve medeniyetle sorunlu bir kimliğe karşılık gelir bu tasavvurda… Ve yine bu tasavvurda Ortadoğu’dan kopmak Osmanlı sonrası Cumhuriyet atılımının bir kazancıdır. Öyle tuhaf bir bakış vardır ki burada; olanca ‘rasyonalite’ iddiasına karşın, dünya enerji merkezinden emperyal güçlerce sökülüp atılmışlığına, ekonomik bir yükten başka bir şey olmayan Ege adalarını ‘Yunanistan’a kaptırdığı!’ kadar hayıflanmaz… ‘Ne Şam’ın şekeri ne Arap’ın yüzü’ der, ‘medeni Ege’nin’ ufkuna mahzun melül dalar gider…”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024