Hasan CEMAL
Anlaşılan birçok bakımdan rezil bir film. Irkçı mesajlarla dolu, Hazreti Muhammed’i aşağılayan bir film... Ne yapmalı? En ağır dille eleştirmek, gösteri yapmak... Evet. Ama şiddete başvurmak, ‘ölüm fetvaları’ çıkarmak, filmin çekildiği ülkenin temsilcilerine saldırmak... Hayır. ABD’nin büyükelçisini öldürmek... Bin kere hayır.
Anlaşılan birçok bakımdan rezil bir film. Irkçı mesajlarla dolu, Hazreti Muhammed’i aşağılayan, Müslümanların kutsal inançlarına hakaret eden, dini duygularını inciten bir film...
Ne yapmalı?
En ağır dille eleştirmek...
Evet.
Filmin sanatsal açıdan nasıl döküldüğünü sergilemek...
Evet.
Yönetmeni hakkında ırkçılıktan, kutsal olana hakaretten dava yoluna gitmek...
Evet.
Gösteri yapmak, tepki koymak...
Evet.
Ama şiddete başvurmak...
Hayır.
Filmin yapımcısı hakkında ölüm fetvaları çıkarmak...
Hayır.
Filmin çekildiği ülkenin siyasal ya da diplomatik temsilcilerine saldırmak, onların hayatlarına kastetmek...
Hayır.
Bu çerçevede, ABD’nin Libya’daki büyükelçisiyle çalışanlarını öldürmek...
Bin kere hayır.
Bir rezilliğe bir başka büyük rezillikle karşılık vermek ne vicdana, ne insanlığa, ne de hukuka sığar.
Meselenin vahim tarafı budur.
Başka boyutlarına gelince...
Konu ele alınırken ‘ifade özgürlüğü’nün de gözönünde tutulması gerekir.
Hassas bir meseledir bu.
Eğer demokrasi ve özgürlük diyorsak her şey eleştirilebilir. Buna kutsal inançlar da dahildir.
Ama bu konuda, eleştirinin üslubu nasıl olacak, dozu nasıl tutulacak sorusu da ister istemez akla takılır.
Bunun içine aşağılama, hakaret, ırkçılık, şiddete övgü girerse ne olacak? Bunlar da özgürlükten yararlanacak mı?
İnce çizgi nasıl çizilecek?
Bu soruyu soruyorum, çünkü bu ince çizgi şaşarsa, hakaret, ırkçılık, şiddete övgü derken ifade özgürlüğü çiğnenir.
Bu da bir olgu.
Ama tabii tersi de geçerli.
Kişilik haklarına saldırının da, ırkçılık ve şiddete çağrının da özgürlükler düzeninde yeri yoktur ve olamaz.
Sanıyorum 2006 yılındaydı.
Avusturya’da İngiliz bir tarihçi yargılanmış ve üç yıl hapse atılmıştı. Suçu Yahudi soykırımını, yani Holocaust’u inkâr etmekti.
İngiliz basını, İngiliz tarihçiyi görüşlerinden dolayı yerin dibine batırdı, ancak cezalandırılmasına karşı çıktı.
Independent gazetesi başyazısında, İngiliz tarihçinin görüşlerini iğrenç bulduğunu belirtirken, kendisinin bu görüşlerini “kamuoyu önünde savunma ve ifade edebilme hakkına sahip olması” gerekir diye yazdı.
Financial Times’ın önde gelen yazarlarından ve ekonomi editörü Martin Wolf, Avusturya Mahkemesi’nin hapis cezasını eleştirmişti. Hitler‘in ölüm kamplarında ailesinin birçok ferdini kaybetmiş olan Wolf özetle demişti ki:
“Yahudi soykırımının inkârı da ifade özgürlüğünden yararlanmalı. Karşıt görüşlerin varlığı doğruları zayıflatmaz, tersine güçlendirir. Haklılık böylece daha rahat savunulur hale gelir.”
Demokratlık öyle kolay değil.
Soykırım hiç kuşkusuz insanlığa karşı bir suçtur; ona karşı çıkmak her şeyden önce insanlığın gereğidir.
Öte yandan şiddeti, ırkçılığı övmek ve özendirmek elbette yasalara göre suç olmalı ve cezalandırılmalıdır.
‘Film olayı’nın siyasal, uluslararası bir boyutu da var tabii.
Özellikle Amerika’yla İsrail’de, Batı’yla İslam dünyası arasındaki ilişkileri torpilmeyi bugün için kendi güvenlik çıkarlarına, siyasi menfaatlerine uygun gören iktidar odakları öteden beri mevcuttur.
Bu odaklar bir ‘film’le, bir ‘karikatür’le İslam aleminde kitleleri nasıl harekete geçireceklerini de iyi bilirler.
Öte yandan, İslam dünyasında da böylesine ‘provokasyon’ların üzerine derhal atlamaya hazır El Kaide gibi radikal örgütler de her zaman sotaya yatmış bekler haldedirler.
Şimdi, ‘film olayı’yla bu senaryo bir kez daha sahnelenmiş durumda.
Dileriz, şiddet bir yerde durulur ve sağduyu egemen olur.
Hem o rezil filmi, hem de Amerikalı diplomatları hedef almış olan kanlı saldırıyı lanetliyorum.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024