Hasan CEMAL
Sözü uzatmak gereksiz. Damardan girmek lazım. En yalın deyişle: Erdoğan ‘kuvvetler ayrılığı’ndan yakınırken, Gül bu ayrılığı ‘demokrasinin en temel ilkesi’ olarak niteledi. Haydi hayırlısı!
Sözü uzatmak gerekmiyor. Damardan girmek lazım. En yalın deyişle:
Erdoğan ‘kuvvetler ayrılığı’ndan yakınırken, Gül dün bu ayrılığı demokrasinin en temel ilkesi olarak niteledi.
Haydi hayırlısı.
Evet, Sayın Cumhurbaşkanı bu ilkeyi vurgularken, Başbakan Erdoğan’ı kolladı, hangi nedenlerle böyle bir söz sarf ettiğini de söyledi.
Ama Sayın Gül’ün bu çabası, Başbakan Erdoğan’la çok temel bir konuda daha ayrı düştüğünü gözler önüne sermiş oldu.
Bu arada, Cumhurbaşkanı Gül’ün devletin başı olarak uydu atma törenine davet edilmemiş olması bir başka ayıbın altını çiziyor. Gül’ün bu konuya şöyle bir dokunmakla yetinmesi, bu ayıbı ortadan kaldırmıyor.
Anlaşılan o ki, Gül-Erdoğan ilişkileri önümüzdeki dönemde siyaset sahnesinin baş konularından biri olacak.
Ali Babacan’ın isyanı...
Öte yandan, demokrasinin özü olan ‘kuvvetler ayrılığı’ndan Başbakan Erdoğan’ın neden, niçin yakındığına dair izahat ve tevil çabalarına Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da katıldı.
Türkiye ekonomisinin bugüne kadar krizleri teğet geçerek olumlu yolda seyretmeye devam etmesinin belki de en önde gelen mimarı olan Sayın Babacan, bütçenin kapanış konuşmasında, yargının kendini yürütmenin yerine koymasından yakınmış.
Şu sözler Babacan’ın:
“En son örnek, 1 milyar 275 milyon dolara özelleştirilen İzmir Limanı. İki ay içinde yazılması gereken görüş, 2 sene 2 ay sonra geldi, şartlar değişti. Firmanın o günkü finansman imkanları yok. Bu, yargının kendini yürütmenin yerine koymasının somut örneklerinden biri. Olumsuz örnekleri Haydarpaşa’da, Galataport’ta, Telekom’da da gördük. İsyanımız bu nedenledir.”
Ali Babacan’ın bu ‘isyan’ı anlaşılabilir bir isyan.
Bu ülkede yargı gerçekten kendini yürütmenin yerine koyarak, siyasal iktidarların olumlu olabilecek uygulamalarına bazen kasıtlı olarak taş koymuş, engellemiştir.
Örnekleri az değildir.
Özellikle 1990’lardan başlayarak özelleştirme alanında devletçiliği savunan ve birtakım olumlu icraatları geciktiren kararlarıyla yargı, Türkiye’nin ekonomik çıkarlarına aykırı olabilecek birçok tutum sergilemiştir.
Şimdi bundan dolayı yargısız bir düzenin hayalini mi kuralım?
1960’larda, 1970’lerde, 1980’lerde ve 1990’larda da başbakanlar yargıdan sürekli yakınmışlardı.
Demirel 27 Mayıs Anayasası’ndan şikayet etmiş, Özal’ın “Anayasa bir defacık delinse ne olur sanki” sözü kıyametler koparmış, Çiller’in özelleştirmeye çomak sokan yargıyla itişmeleri manşetlere oturmuştu.
Türkiye’de yürütmeyle yargı arasındaki bu kavga, bu itişme hiç bitmedi.
Kolay biteceği de yok.
Taşların yerli yerine oturması hele bizim gibi ikinci sınıf demokrasilerde zaman alıyor, sabır gerektiriyor.
2008’i hatırlayın.
Ak Parti’yi kapatma davasını.
Bu dava, yargısal darbe girişimi olarak yerden yere vurulmuştu bu köşede.
Ama bu davadan dolayı, yargıdan ya da ‘kuvvetler ayrılığı’ndan kurtulmayı elbette savunmamıştım.
Yargının da demokrasi ve hukuka saygılı olması gerektiğini, bağımsızlık ve tarafsızlık bayrağını yüksekte tutmasından başka çare olmadığını belirtmiştim.
Mesele budur.
Yasama, yürütme, yargı ayrılığı olmadan demokrasi ve hukuk devleti olmaz.
Evet, ODTÜ’nün yanındayım!
Gençlik, üniversite gençliği isyankardır. Kurulu düzenden hoşlanmaz, düzene kafa tutar. Düzen karşıtı akımlarla, fikirlerle oynaşır. Adaletsizliğe, eşitsizliğe, yoksulluğa ayaklanır. Savaşa karşı çıkar, barışı savunur. Protesto eder. Protesto hakkı, elbette şiddete başvurmamak koşuluyla, her görüşteki üniversite gençliğinin en temel demokratik hakkıdır. Bu nedenlerle Başbakan Erdoğan’ı ODTÜ’de protesto eden öğrencilere yönelik polis şiddetini kınıyorum, protesto ediyorum. ODTÜ öğretim üyelerinin kendi öğrencilerine sahip çıkmalarını alkışlıyorum. Ve Prof. Dr. Raşit Kaya’nın öğrencileriyle dayanışma için verdiği ‘Demokrasi ve İnsan Hakları’ dersindeki şu sözlerinin altını çiziyorum: “Bir siyasal sistemin demokrasi olarak tanımlanabilmesi, önce farklı düşünmeye, sonra da tepki gösterme kanallarının açık tutulmasına bağlıdır.”
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024