Hasan CEMAL
Ahmet Altan, bu ‘devlet katliamı’ndan dolayı Erdoğan’ı eleştirdiği için dün 11 ay hapse mahkum edildi. Allah aşkına böyle bir katliamdan dolayı bu ülkenin Başbakanı’ndan başka kim eleştirilecekti ki?
Hiç kimse kalkıp ifade özgürlüğünün karşısına hakaret vesaireyi koymasın. Bunun hiçbir inandırıcılığı yok. Erdoğan, kendisini eleştirenleri, hukuk devletinde olamayacak yasalar ve kafalarla hapse mahkum ettiriyor.
Berbat bir havaydı. Şakır şakır yağmur yağıyordu. Geçen Nisan ayı sonları. Sisli dağların arasından yılan gibi kıvrıla kıvrıla Irak sınırına doğru, Roboski Köyü’ne inmiştik.
Ağaçlı bahçenin ortasında bir köy evine analar gelmişti, ellerinde çocuklarının çerçeveli fotoğraflarıyla başörtülü, yemenili analar, yüzlerinden acı akan, yaslı analar…
Birer birer konuşmaya başlamışlardı. Acıları, yüreklerinin derinliklerinden kopup geliyordu.
Vakurdu halleri.
Hem yaşadıkları evlat acısı, hem uğradıkları haksızlık ve adaletsizlik anaları dimdik yapmıştı.
Devletin savaş uçakları 28 Aralık 2011’de bir gece vakti, bu anaların masum çocuklarını, 34 canı birden bombalarla paramparça etmişti.
Bu bir katliamdı, ‘devlet katliamı’ydı.
Belki de Türkiye Cumhuriyeti devletinin en büyük ‘faili meçhulü’ydü.
Aradan bir buçuk yıl geçmiş, sorumlular bulunmuş değildi. Talimatı veren de, düğmeye basan da, bombardımanı gerçekleştiren de yoktu ortalıkta…
Bu nasıl devletti?.. Hukukla bağlı devlet, bir hukuk devleti hiç böyle bir devlet olur muydu?..
Cinayetin üstüne kalın bir sır perdesi örtülmüştü Ankara’da…
Üstelik devlet, hükümet bir özrü bile çok görmüştü analara…
Roboski’den bir ana: Hepsinin hayalleri vardı...
Hala kulağımda, anaların arasından yükselen o babanın sesi:
“Mavi Marmara olayında dokuz vatandaşımızı öldüren İsrail’e özür diletmek için o kadar mücadele veren bir Başbakan, Tayyip Erdoğan, bizim 34 canımız için neden özür dilemiyor? 75 milyonun Başbakan’ı Gazze’ye gitmekten söz ediyor, ama neden bir defacık olsun bugüne kadar Roboski’ye gelmedi? Katliam oldu, tam bir hafta boyunca Başbakan’ın sesi neden çıkmadı? Başbakan’ın hiç mi vicdanı yok?”
Şöyle devam etmişti:
“Adalet Roboski’ye gelinceye kadar, hiç kimse barıştan söz etmesin.”
Bir ana, iki eliyle sımsıkı tutuyordu evladının cam çerçeveli fotoğrafını. Oğlu, rengârenk açmış çiçeklerden, kanat çırpan beyaz güvercinlerden oluşan bir dekorun önünde çektirmiş anasına ithaf ettiği fotoğrafı.
Altına da not düşülmüş:
“Karker Encü, 1995 doğumlu, şehit tarihi: 28 Aralık 2011.”
Ana dalıp gitmiş, oğlunun sımsıkı sarıldığı fotoğrafı kucağında. Yerimden kalkıp yanına uzanmış, omzuna elimi koymuştum.
Gözleri bir anda dolmuştu.
Bana “Oğlum” diye hitap ettiğini anımsıyorum, “Benim evladımın da, hepsinin de hayalleri vardı” demişti.
Ben de gözyaşlarımı tutamadığım için Karker Encü’nün anasından bakışlarımı kaçırdığımı hatırlıyorum.
Başbakan’dan başka kim eleştirilecekti?
Ahmet Altan, Roboski’de yaşanan bu büyük acıdan, bu ‘devlet katliamı’ndan dolayı Başbakan Erdoğan’ı eleştirdiği için dün 11 ay hapse mahkum edildi. Bu mahkumiyet 7 bin lira para cezasına çevrildi.
Mahkeme kararının inceliklerini geçiyorum, soru şu:
Böyle bir katliamdan dolayı, Allah aşkına bu ülkenin Başbakanı’ndan başka kim eleştirilecekti ki?
Devletin işlediği son derece açık olan bu korkunç ‘faili meçhul cinayet’in hesabı öncelikle kimden sorulacaktı ki?
Devletin savaş uçaklarıyla havaya uçurulan 34 masum insanın hangi mekanizmalarla, nasıl hayata veda ettiklerinin aydınlığa çıkarılması, bir Başbakan’dan değil de kimden talep edilecekti ki?
Genelkurmay Başkanlığı’na bombalama emrinin kimin tarafından verildiği sorusu önce hangi makama yöneltilecekti ki?
Roboski katliamında siyasal iktidarın kendi hukuki ve siyasi sorumluluklarını yerine getirmediği apaçık orta yerdeyken, Başbakan’dan başka kim eleştirilecekti ki?
Eleştiri cezalandırıldı, hani demokrasi, hani ifade özgürlüğü?
Adalet duygusu olan, vicdan sahibi her insanın yapacağı gibi Ahmet Altan da Taraf’taki 4 Ocak 2012 tarihli başyazısında Başbakan Erdoğan’ı eleştirdi.
Ve dün mahkum edildi.
Hani demokrasi, hani ifade özgürlüğü?..
Şimdi hiç kimse kalkıp ifade özgürlüğünün karşısına hakaret vesaireyi koymasın.
Bunun hiçbir inandırıcılığı yok, kalmadı artık. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi, İnsan Hakları Mahkemesi’nin genel ilkeleri, kararları o kadar açık ki.
Ama ne yazık ki, bu konuda bizim yasalarımız ve kafalarımız hala demokrasi kültüründen nasipsiz acıklı hallerini koruyor.
İfade özgürlüğü, demokratikleşme konularında Başbakan Erdoğan hala ipe un sermeyi sürdürüyor.
Kendisini eleştirenleri, birinci sınıf demokrasi ve hukuk devletinde olamayacak yasalar ve kafalarla hapse mahkum ettiriyor.
Bunu yaparken bir yandan da, PKK’nın yüzde kaçı, yüzde 15’i mi, yüzde 50’si mi, yüzde 85’i mi sınır dışına çekildi sorularıyla vakit öldürmeye çalışıyor ve demokratikleşmeyi bu soruların çengeline asıyor.
Hiçbir inandırıcılığı yok!
Demokrasiyi PKK’ya endeksleyenler, 1980’lerin, 1990’ların siyasal iktidarlarıydı, Demirel’lerdi.
Anlaşılan, şimdi yine ‘eskiler’e dönüyoruz.
Yazık!
Böyle giderse, bu kafayla Türkiye demokrasiyle birlikte barış yüzü de göremez.
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024