Hasan CEMAL
Üç hafta iç politikadan uzak kaldım. Yazılarımı Rojava ve Irak Kürdistanı’ndan yazdım.
Bizim siyasetle ilgili olarak da yazacak fazlasıyla konu birikti. Önce oturup pazartesi günü üst üste attığım tweet’lerle bu konulara ilişkin görüşlerimi özetlemeye çalıştım.
Tweet’ler şöyleydi:
(1) Başbakan Erdoğan’ın 1915 taziyesi olumlu bir gelişme, doğru yönde bir adım ama abartılmaması şartıyla...
(2) CHP, 1915 konusunda sınıfta kaldı, AKP’nin gerisine düştü.
(3) İnternet ve HSYK yasalarından sonra demokrasi ve hukuk açısından vahim bir geri adım daha: Yeni MİT Kanunu!
(4) Cumhurbaşkanı Gül’ün yeni MİT Yasası’nı da onaylaması hazin...
(5) ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Frantz’dan, Türkiye demokrasiden uzaklaşıyor uyarısı...
(6) Haşim Kılıç’ın Erdoğan'la iktidarına demokratik hukuk devleti konusunda yönelttiği eleştiriler çok isabetliydi.
(7) Erdoğan ve çevresinden Haşim Kılıç’a yönelik bazı tepki ve saldırılar utanç vericiydi.
(8) Erdoğan'ın milletvekili seçimleriyle ilgili olarak öngördüğü dar bölge sistemi adaletsiz bir sistemdir.

(9) Erdoğan, mevcut Anayasa’yla ‘başkanlık sistemi’ne kalkışırsa, Anayasa’yı çiğnemiş olur.
(10) Prof. Ergun Özbudun’dan otoriter rejim uyarısı...
(11) Başbakan Erdoğan’ın 1 Mayıs ve Taksim'le ilgili tavrı, demokrasiyle bağdaşmıyor; bu tavır tuzak kokuyor.

(12) Kendisini ilk kez Yüzyıllık Yalnızlık romanıyla tanıdığımGabriel Garcia Marquez elbette yaşamaya devam edecek.
‘Beni korkutuyor’
Memlekete avdet edip yukarıdaki tweet’leri attıktan sonra dikkati ilk çeken Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un Başbakan Erdoğan Türkiye’sine yönelik eleştiri ve uyarıları oldu.
Cumhurbaşkanı Gauck, Ankara ziyareti sırasında Çankaya Köşkü’nde başlattığı eleştirel tutumunu ODTÜ’de yaptığı konuşmayla sürdürdü.
Sözünü hiç sakınmadı:
“İtiraf ediyorum, Türkiye’deki gelişmeler beni korkutuyor.”
Bir komünist partinin iktidarında 50 yıl
Almanya Cumhurbaşkanı’nın ODTÜ konuşmasındaki şu satırlarının altını çiziyorum:

“50 yaşıma kadar neyin hukuk ve neyin hukuksuzluk olduğuna bir komünist partinin karar verdiği sistemde yaşadım. O gün bugündür hep demokrasinin avantajlarını yaşayarak emin oldum.
Almanya, kuvvetler ayrımına saygı duymaktadır. Demokrasinin sağladığı kazanımı yaşama tecrübesinin etkisiyle herhangi bir yerde hukuk devletini ve birçok ülkede denenmiş olan kuvvetler ayrımını kısıtlama eğilimini gördüğüm zaman bunu özel bir kaygı duyarak izlerim.
Dolayısıyla bugün burada hükümetin, hoşuna gitmeyen çok sayıda savcı ve polisi yerinden alışı, çarpık gelişmeleri aydınlatmalarına engel olur.
Hükümet, kararları kendi lehine etkilemeye veya hoşnut olmayacağı kararlardan kaçınmaya çalışırsa yargı bağımsızlığıhâlâ güvence altında olur mu diye soruyorum.”
‘Sesim insanlar içindir’
“Kimi Türk vatandaşı ve kimi Türk siyasetçi bu tarz eleştiriyi kabul etmekte zorlanabilir. Kimisi haksız ya da istenilmeyen bir eleştiri olarak geri çevirebilir.
Beni lütfen yanlış anlamayın.
İfade ettiklerim iç işlerine müdahale değil, eşit düzeyde paylaşım arzusu. Söylediklerim, totaliter bir devlette uzun yıllar edinmiş olduğum deneyimler sonucunda demokrasinin savunucusu bir vatandaşın duyduğu kaygılardır.
Bir demokrat olarak, kendi ülkem olmasa da ne zaman hukuk devletinin tehlike altında olduğunu görsem o zaman sesimi yükseltirim.
Sesim insanlar içindir.
Onurları, özgürlükleri ve fiziksel dokunulmazlıkları içindir.
Son zamanlarda birçok kişinin demokrasiye tehdit oluşturduğu şeklinde algıladığı bir yönetim üslubundan ötürü hayal kırıklığı, burukluk ve öfke ifade eden sesler de duyuyoruz.”
‘İnsanlar öldüğünde, özgürlükler kısıtlandığında…’
“İnsanların nasıl bir yaşam tarzını benimsemeleri gerektiğine ilişkin bir müdahale söz konusu olduğunda hayatları üzerinde daha güçlü bir gizli servis kontrolü amaçlandığında, sokak protestoları zor kullanılarak bastırıldığında hatta bu yüzden insanlar canından olduğunda...
İtiraf ediyorum.
Bu gelişmeler beni korkutuyor.
Özellikle de fikir ve basın özgürlüğü kısıtlandığı için.
İnternet ve sosyal iletişim ağlarına erişimin kısıtlandığını; eleştirel bakış açısına sahip gazetecilerin işten çıkarıldığını, hatta yargılandığını; gazetelere yayın yasağının getirildiğini ve yayıncıların hukuki baskı altına alındıkları zamanı yaşıyoruz.
Oysa kapsamlı şekilde bilgilendirmek ve bilgilendirilmek özgür ve demokratik toplumun iki ana şartıdır. Ancak bu sayede çarpık gelişmeler aydınlatılabilir ve hükümetin eylemleri kontrol edilebilir.”
Dilin zehirlenmesi ve diyalog
“Demokrasi ötekine saygı gerektirir.
Kimsenin hayat tarzına zorla müdahale edilemez.
Kimsenin dininin kamusal alana da uygulamasına engel olunamaz.
Almanya da bu saygıyı öğrenmek zorundaydı.
Demokrasinin diyaloga ihtiyacı vardır.
Kamuoyunda kullanılan dilin zehirlenmesi ve düşman imajının yaratılması toplumsal alana zarar verir.”

Demokrasiyi anımsama
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç gibi, Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’u da kutluyorum; Başbakan Erdoğan’a demokrasi nedir, hukukun üstünlüğü nedir, kuvvetler ayrılığı nedir, yargı bağımsızlığı nedir, değişik hayat tarzları nedir anımsattığı için...
Çünkü Türkiye Başbakanı’nın bu konularda eleştiri ve uyarılaraGezi’den ama özellikle 17 Aralık’tan beri fazlasıyla ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024