Hasan CEMAL
Kıbrıs’ta kalıcı çözümün yolu, Rumların Kıbrıs Türklerini ‘eşit ortak’ olarak görmeyi içlerine sindirmesinden geçer.
Bir 20 Temmuz yıldönümünde Kıbrıs manşetlere çıkmış durumda. Ve Başbakan Erdoğan’ın 12 Haziran sonrası ilk yurt dışı gezisi KKTC’ye...
İyi güzel.
Tayyip Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıslı meslektaşlarımıza yaptığı açıklamaları okuyorum.
Tümü sert çizgili...
Güney Kıbrıs’a, AB’ye, BM’ye verdiği mesajlarda ayağınızı denk alın rüzgârı esiyor.
Haklılık payı var mı?
Elbette var.
Ama şu da var:
En haklı olduğun davalarda bile zaman seni haksız duruma düşürebilir. Bazı adımları eğer vakitlice atmazsan, gün gelir köşeye sıkışabilirsin.
Kıbrıs’ta bu çok yaşandı.
Bugün de durum pek farklı sayılmaz.
Meselenin bazı tatsız sonuçlarını Kıbrıslı Türkler yıllardır yaşıyor. Türkiye de AB ile ilişkilerinde bu olumsuzluğu hissetmeye devam ediyor.
Dünyanın sonu mu?
Tabii değil.
Ancak Kıbrıs’ta, rahmetli Ecevit’in deyişiyle hakça bir çözüme varılması herkes için iyidir.
Türkiye’yle Yunanistan’ın da, Kıbrıslı Türklerle Rumların da işine yarar kalıcı bir çözüm.
Barıştan herkes kazançlı çıkar.
Peki, o kadar güç mü barış?..
Bunca yaşanandan sonra neden hâlâ kapımızı çalamıyor hakça çözüm?
Belki de herkes alıştı statükoya.
Olabilir.
2003, 2004 yıllarında çözüme ilişkin umutlarım tavan yapmıştı.
Özellikle çiçeği burnundaki AkParti hükümetinin ya da Erdoğan-Gül ikilisinin Kıbrıs’ta Ankaralılığı reddeden siyasal kararlılığını desteklemiştim.
Erdoğan’ın AB yolunu açmak için asker içindeki ‘darbe tertipleri’ne rağmen Annan Plânı’na sahip çıkması, Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından çok kritik bir dönüm noktasıydı.
Avrupa Birliği bunu görmedi ya da görmek işine gelmedi. Atina’yla Rum yönetimi, meseleye at gözlüğü ile bakmaya devam ettiler.
Onun içindir ki, barış adına çok ciddi bir fırsatın heba edilmesinde aslan payı bizim değil onlarındır.
Lafı uzatmak yersiz.
Kalıcı çözüm aslında basit:
Rumların Kıbrıs Türklerini bir federal devlette ‘eşit ortak’ olarak görmeyi içlerine sindirmeleri...
Bence meselenin özü bu.
Ya da zurnanın zırt dediği yer...
Bürgenstock Zirvesi’ni anımsıyorum.
2004 yılı Nisan ayıydı.
Türkiye açısından ‘Kıbrıs-AB kilidi’nin açılmasında kritik roller oynayan Dışişleri BakanlığıMüsteşarı -ve Mülkiye’den sınıf arkadaşım- Büyükelçi Uğur Ziyal bana telefonda şöyle demişti:
“Rumlar tüymeye hazırlanıyor. Çünkü Annan Plânı’nın Türklere eşit ortaklık tanıdığını yeni yeni farkına varmaya başladılar. Anlaşılan, nasıl olsa Türk tarafı plânı reddeder diye, İsviçre’ye gelirken derslerine iyi çalışmamışlar.”
Aynen böyle oldu.
Kuzey’de yüzde 65 evet çıkarken, Güney’de yüzde 75 hayır çıkmıştı 2004 yılı baharındaki referandumlardan...
Ayrıntıya girmek istemiyorum.
Geçmişe takılmanın faydası yok.
Güzel bir geleceği kurmak için geçmişin esiri olmaktan kurtulmak zorundayız.
Geçmişin acıları ya da tarih, Kıbrıs’ta barışın yolunu tıkamasın!
Aynur’u değil, silahları susturmak!
Aynur’un sesini ve Kürtçe şarkılarını severim. Kendi anadilinde çok güzel söyler, her seferinde beni hüzünlü diyarlara taşır ve benim daha derin düşünmemi sağlar güzel sesiyle... Aynur’un İstanbul Caz Festivali’ndeki konserinde karşı karşıya kaldığı çirkin olayı kınıyorum, bunu yapanları şiddetle protesto ediyorum. Aynur’ların değil, silahların sesini susturmalıyız. Hiç aklınızdan çıkarmayın. Sanatçıların yaratıcılığına darbe, barışa değil savaşa hizmettir.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024