Hasan CEMAL
Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul’da, Dünya Ekonomik Forumu’nun toplantısında konuşuyor.
Ve PKK ile IŞİD’i aynı kaba koyuyor:
“Eyy dünya, IŞİD gibi bir terör örgütü çıkınca ayaklanıyorsun da, PKK gibi bir terör örgütü ortadayken niye ayaklanmıyorsun? Orada niye sesin çıkmıyor?”
PKK ile IŞİD’i aynı kaba koymak!
Demek, PKK de IŞİD gibi kelle kesen, insanları canlı canlı çarmıha geren bir terör örgütü…
Olacak şey değil.
Peki o zaman, böyle bir örgütle ne diye barış peşinde koşuyorsunuz?
Böyle bir örgütün İmralı’daki lideri Öcalan’la bunca zamandır MİTaracılığıyla görüşen siz değil misiniz?
Öcalan’la toplanan, sonra size gelen, arkasından Kandil’e çıkarak PKK’nin dağdaki liderleriyle buluşan HDP’li milletvekillerini sonra tekrardan huzura kabul eden siz değil misiniz?
Bütün bu trafik niye?
PKK ile diyalog sizin onayınızla kurulmadı mı?
Ankara-İmralı-Kandil üçgenindeki diyalog mekanizması sizin onayınızla kurulmadı mı?
Bu üçgende kuş uçsa haberi olan siz değil misiniz?
“Ben bu işi Öcalan’la götürürüm” düşüncesini en tepede dile getirebilen sizden başkası var mı?
Elbette yok.
Demek şimdi siz, üstelik IŞİD gibi bir terör örgütüyle diyalogiçindesiniz?..
Ve bütün dünyayı PKK’ye karşı mücadeleye çağırıyorsunuz.
“Peki ey dünya, IŞİD gibi bir terör örgütü çıkınca ayaklanıyorsun da, PKK gibi bir terör örgütü ortadayken niye ayaklanmıyorsun?” diyebiliyorsunuz.
Bu sözlerin sahibi
Kürt sorununu anlamış mıdır?
N’olacak şimdi?
Bu sözlerin sahibi, barış konusunda ne kadar ciddi olabilir?
Bu sözlerin sahibi, Kürt sorununu, bırakın yüreğinde hissetmeyi, acaba anlamış mıdır?
Bu sözlerin sahibi, Kürt sorunuyla PKK’nin iç içeliğini, bunların artık birbirinden ayrılamayacağını görmüş olabilir mi?
Sanmıyorum.
Bu meseleleri görmeden, öğrenmeden, anlamadan barış nasıl olacak?
Yoksa Erdoğan’ın çözüm süreci dediği, kendisine seçimlerde oy getiren oyalama ve zaman kazandırma oyunu mu?
Şu notları da düşebilirsiniz:
Bir zamanlar seçim meydanlarında, “Ben olsam Öcalan’ı asardım” diyebilen…
Veyahut daha dün, çözüm sürecine ilişkin ‘çerçeve yasası’nı çıkartırken, Kürt sorununun adını bile koyamayan…
Kürt sorunu yerine yasada hâlâ terör sorunu deyimini tercih edebilen bir Tayyip Erdoğan’dan başka ne bekliyorsun ki, diyebilirsin.
Haklısın.
Ama ‘çözüm süreci’ni bu ülkede ciddiye alan insanların,Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın PKK ile IŞİD’i aynı kefeye koyan konuşmasından barış ve istikrar adına derin kaygı duymaları da normaldir.
Elmalarla armutlar yine karışmış
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Dünya Ekonomik Forumu konuşmasının bir başka bölümü daha var ki, günlük deyişle, o da evlere şenlik.
Elmalarla armutlar karışmış yine.
Yine diyorum, çünkü Tayyip Erdoğan New York’ta, BM Genel Kurulu’nda da aynı görüşleri dile getirmişti.
Sözü Mısır’a, halkın oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi’yi deviren ‘General Sisi darbesi’ne getirip şöyle diyor:
Maalesef halkın iradesinin yüzde 52 ile tecelli ettiği bir ülkede, geliyor darbesini yapıyor.
Ve o darbeyle beraber meşruiyet kazanıyor.
Nerede?
Dünyanın değişik ülkelerinde. ‘Demokrasinin beşiği’ denilen ülke bile o meşruiyeti kabul ediyor.
Çok enteresan.
Birleşmiş Milletler’de çıkıyor konuşma da yapabiliyor.
Şimdi Birleşmiş Milletler darbecilerin konuşma yaptığı bir yer midir?
Yoksa gerçekten demokratik yollarla seçilmiş olanların gelip, konuşma yaptığı bir yer midir? Veya halkının memnun olduğu otokratik rejimlerden gelenlerin konuşma yaptığı bir yer midir? Yok herkesin konuşma yaptığı bir yerse ayrı mesele...
BM’de sadece demokrasiler mi temsil ediliyor?
Erdoğan’ın sözleri böyle.
Şimdi sırasıyla soralım.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sadece demokrasilerin temsil edildiği bir uluslararası platform mudur?
Hayır.
O Genel Kurul kürsüsünden sadece demokrat liderler mi konuşur?
Hayır.
Aslında bu soruları sormak bile ayıptır, cehalettir.
BM, İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki kuruluşundan beri kendi çatısı altında farklı rejimlere sahip ülkeleri bir arada tutar.
Bu çatı altında diktatörlükler de, totaliter devletler de, din devletleri de, demokrasiler de hep birlikte bulunmuşlardır.
Kısacası:
Sadece demokratlar çıkmamıştır BM Genel Kurulu kürsüsüne…
Eğer darbe yapılan ülkeler BM çatısı altında yer almasalardı, Türkiye kaç kez BM’den kovulmaz mıydı?
‘Halkların otokratik rejimlerden
Memnuniyeti’ nasıl belirlenmiş?
Bir nokta daha var konuşmada.
Erdoğan ‘otokratik rejimler’den söz ediyor.
Halklarının kendinden memnun olduğu otokratik rejimler…
Bu rejimlerin temsilcileri de BM’de konuşabilir, demeye getiriyor Türkiye Cumhurbaşkanı.
Bu otokratik rejimler hangileri ki?
Suudi Arabistan…
Katar, Kuveyt gibi Körfez ülkeleri…
Sudan…
Bazı başka İslam ülkeleri…
Bu ülkelerin halkları mı memnunmuş ‘otokratik rejimleri’nden?..
Nasıl belirlenmiş bu memnuniyetleri?..
Kriter neymiş?..
Kim koymuş bu kriterleri?..
Yoksa Erdoğan kriterleri mi?..
Gerçekten akıl alır gibi değil.
AB ve eski Yargıtay Başkanı’nın uyarıları
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunu iyi bilmeli.
Erdoğan kriterleri, demokrasi kriterleri değil.
AB Komisyonu Başkanı Barroso, “Türkiye, hukukun üstünlüğü ve temel haklarla ilgili eksiklerini ciddi biçimde ele almalı” diyor.
Yeni internet yasasının ifade özgürlüğüne ve internet özgürlüğüne aykırı olduğunu vurguluyor.
“Yolsuzluk iddialarına verilen karşılığın Türkiye’nin dışarıdaki imajı açısından ne kadar yıpratıcı olduğunu Erdoğan’a anlattım” diye sözlerini tamamlıyor. (29 Eylül 2014 tarihli Hürriyet’te Cansu Çamlıbel söyleşisi)
Ote yandan eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, Erdoğan iktidarının kurduğu sulh ceza hâkimliklerini, 27 Mayısdarbecilerinin Yassıada mahkemelerine dönük benzerliğini gündeme getiriyor.
AKP hükümetinin Kopenhag kriterlerini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ve Anayasa’yı çiğnediğini belirtiyor.
“Çok yazık! Hiç geçmişten ders almıyoruz. Ancak bu hukuksuzluklar sonuna kadar böyle gitmez, bir yer gelir patlamaolur” diye uyarıyor. (Aksiyon dergisinin son sayısından)
Türkiye ‘Erdoğan kriterleri’yle böyle giderse…
Bir ihtimal daha var:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler’le Avrupa Konseyi’ni, Avrupa Parlamentosu’nu karıştırıyor olabilir.
Ama bu kafa karışıklığı tehlikeli.
Çünkü, ‘Erdoğan kriterleri’yle Türkiye böyle giderse, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne dayalı olarak kurulmuş olan bu Avrupa kurumlarının dışında bulabilir kendini…
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024