Hasan CEMAL
Demokrasi...
Yolsuzluk ve rüşvetle mücadele...
Hukukun üstünlüğü...
Özgürlükler...
Bu konularda ‘Erdoğan iktidarı’nın herhangi bir inandırıcılığı kaldı mı?
Hiç sanmıyorum.
“Tayyip Erdoğan yolsuzluk ve rüşvetle mücadele ediyor” diyebilen biri, artık ne içeride, ne dışarıda ciddiye alınıyor.
Şaşırtıcı değil.
Çünkü Erdoğan cephesi, yolsuzluk ve rüşvet dosyalarının üstünü herkesin gözleri önünde akıl almaz bir fütursuzlukla, olağanüstü bir umursamazlıkla örtüyor.
Bu işi önce yargıda yaptılar.
Takipsizlik kararıyla dosyalar kapatıldı.
Şimdi sıra Meclis’te.
AKP çoğunluğu, dört bakan hakkındaki son derece ciddi yolsuzluk ve rüşvet iddialarını rafa kaldırmak için parlamento zemininde yoğun mesai harcıyor.
Çok yazık!
Yargıdan sonra şimdi de Meclis’te, yolsuzluk ve rüşvet dosyalarını kapatmaya dönük ‘Erdoğan darbesi’ne ortak olmak, bu sayın milletvekillerine şan şeref getirmeyecek, tam tersine siyasal sicilleri bundan dolayı kapkara lekelenecek.
Tek adamlık peşinde koşan
demokrasi alanında inandırıcı olamaz
Kim bilir kaç kez belirttik.
Yolsuzluk ve rüşvet dosyalarından kurtulmak için ‘hukukun üstünlüğü’nü ayaklar altına alan bir iktidarla demokrasi sözcüğü yan yana gelemez.
Yine bunun için ‘kuvvetler ayrılığı’nı hiçe sayan, bütün yetkileri tek elde toplayarak tek adamlık peşinde koşan bir cumhurbaşkanı demokrasi ve hukuk alanında kesinlikle inandırıcı olamaz.
Nitekim Erdoğan’a güven de çoktan beri sıfırlanmıştır.
Yurt içinde olsun, dışında olsun artık bu konularda ciddi hiç kimsenin Erdoğan’ı ciddiye aldığı yok.
Çünkü Erdoğan her geçen gün sırtını Batı’ya dönüyor.
Demokrasisiyle, hukukuyla, özgürlükleri ve insan haklarıyla ‘Batı değerleri’ni umursamadığını her davranışıyla, her tutumuyla belli ediyor.
Bunun o kadar çok örneği var ki.
‘Demokrasi olmaksızın refah sürdürülemez’
Bunlardan bazılarına geçen gün TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçerde değinmişti.
Kötüye gitmekte olan Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileriyle ilgili konuşmasında, üstü örtülü bir üslupla da olsa, bu memlekette demokratik hukuk devletinin dökülen hâllerini sergilemişti.
Türkiye’nin gelmiş olduğu yere dönük eleştirileri gayet isabetliydi.
Konuşmasında yer alan aşağıdaki bölümlerin altını çizmekte yarar var.
DOĞU ASYA ÖZLEMİ...
Bugün temel hak ve özgürlükler, basın, internet,ifade özgürlüğü, hukuk devleti, denge ve kontrol mekanizmaları gibi alanlarda mesafe kaydetmek ihtiyacındayız.
Son yıllarda reformlar yavaşlamış, hatta siyasal kriterlerde maalesef geriye gidişler olmuştur.
AB’nin yaşadığı mali kriz, genişleme yorgunluğu, Kıbrıs sorunu ve Türkiye'deki iç kutuplaşmaortamıyla oluşan siyasi gerilimler müzakerelerdeki duraklama ve reform sürecindeki gerilemenin temel nedenleridir.
Kopenhag siyasi kriterleri Türkiye demokrasisi açısından hâlâ önemli bir çıpadır.
Doğu Asya tipi kapitalizmin yükselişi ile gündeme gelen, demokrasi ile ekonomik büyüme ve refah arasında sıfır toplamlı bir oyun olduğu anlayışına katılmıyoruz.
Demokrasi olmaksızın refah ve yüksek tüketimin uzun vadede sürdürülemez olduğu evrensel bir gerçektir.
Erdoğan’daki Putin’leşme
TÜSİAD Başkanı Dinçer’in işaret ettiği bu son nokta bir kez daha vurgulanabilir.
Türkiye’de, Avrupa Birliği’ne sırtını dönmek ve ‘birinci sınıf demokrasi’den kaçmak isteyen odakların öteden beri sığınmak istedikleri bir yer de, bu Doğu Asya tarzı olmuştur.
AB ile birinci sınıf demokrasisinin Türkiye’yi böleceğine inananlar, özellikle bazı Ergenekoncu askerler, bir yandan yüzlerini Doğu’ya dönüp Rusyalı, Çinli Şanghay Beşlisi’ni işaret ederken, diğer yandan demokrasiden yoksun bir düzende ekonomik büyümenin daha hızlı olacağı görüşünü savundular.
Bugün de savunanlar yok değil.
Amerika’yla, Avrupa’yla ilişkileri baş aşağı gitmekte olanTayyip Erdoğan’ın da Doğu’da macera arayacağı konusunda sinyaller yanıp sönüyor.
TÜSİAD Başkanı’nın Doğu Asya tarzı kapitalizm uyarısı ve “demokrasi olmaksızın refah ve yüksek tüketimin uzun vadede sürdürülemez olduğu evrensel bir gerçektir” sözleri, acaba böyle bir macera ihtimalinden mi kaynaklanıyor?
Bilemiyorum.
Ancak, yüzünü çoktan beri Doğu’ya çevirmiş olan Erdoğan’daki Putin’leşme, Türkiye’yi ‘macera’ya ve tehlikeli sulara çekebilir.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024