Hasan CEMAL
Türkiye bugün yanlış yerde duruyor.
İç politikada da yanlış yerde duruyor, dış politikada da...
İçteki ve dıştaki bu yanlış duruşlar birbirini besliyor ve Türkiye’yi daha derin bir istikrarsızlık ortamına itiyor.
Türkiye, dışta tehlikeli belirsizliklere yelken açarken, dış maceralara sürüklenme riskini de büyütüyor.
İçerideki yanlış duruş hangi alanlarda?
Demokraside...
Hukuk devletinde...
Özgürlük ve insan hakları alanında...
Kürt sorununda...
Türkiye bu temel alanlarda doğru duruş sergileyemediği içindir ki, istikrarsızlık yolunda ilerliyor, huzur ve barıştan uzaklaşıyor.
İçerdeki bu durum, Türkiye’yi dışarıda da zora sokuyor.
Demokrasi ve hukuk devletini boşlayan bir tek adam yönetimiyle Türkiye’nin dış politikadaki çıkmazları derinleşiyor.
Kendi Kürtleriyle barış yapamayan bir Türkiye’nin bölge Kürtleriyle, özellikle Suriye Kürtleri’yle de arası açılıyor.
Ankara’nın PKK’yı, PYD’yi, IŞİD’i aynı terör örgütü kabına koyan yanlış duruşu, Türkiye’nin hem içerideki, hem dışarıdaki güçlüklerini büyütüyor.
Ankara bugün hâlâ Kürt sorununun adını koyamıyor.
Bugün hâlâ sorunun tanımını doğru dürüst yapamıyor.
Bugün hâlâ PKK ile Kürt sorununu birbirinden ayırmaya çalışıyor.
Bugün hâlâ PYD ile Suriye Kürtlerini ayrı ayrı yerlere koymaya çalışan, Suriye Kürdistanı’nda da boşa kürek çeken bir Ankara var.
Bakın, bu yanlışlar içte Kürt sorununu derinleştirir, derinleştiriyor.
Dışta Türkiye’yi yalnızlaştırır, yalnızlaştırıyor.
Bakın, bugün Rusya karşınızda.
İran karşınızda.
Bu durumun Türkiye’ye dönük faturası, ekonomi ve güvenlikdâhil, birçok bakımdan her geçen büyüyecek.
Türkiye’nin yanlış duruşu, Rusya’yla İran’ın PKK-PYD ile daha çok ilgilenmesine, hızla yakınlaşmasına yol açıyor.
Not edin bir kenara:
Bu durum içeride Türkiye’yi daha çok istikrarsızlaştıracakgelişmelerin fitilini yakabilir, belki de yakmaya başladı.
Yine ‘içerdeki yanlış duruş’la ilgili şu iki soru da akıldan çıkmasın lütfen:
Ankara’da tek adam yönetimi olmasaydı, Rus savaş uçağı ille de düşürülür müydü?..
Bu son derece olumsuz gelişmeyi yorumlarken, Ankara’daki tek adam yönetimi ve iktidar kibri gözardı edilebilir mi?
Bir başka soru:
Türkiye’nin ABD ile, AB ile ilişkileri nasıl?
Amerika’yla Avrupa’nın Türkiye’ye Ortadoğu’da, Suriye’de hiç kuşkusuz ihtiyacı var. IŞİD terörü ve mülteci krizi her iki tarafı da Türkiye’ye itiyor.
Ama bu ilişki yapısı da sorunsuz değil.
Özellikle PYD ile ilgili olarak Ankara’yla ABD ve AB aynı çizgide değiller, ciddi görüş ayrılıkları var aralarında. Bunun gibi, Esad’ın gidiciliği de öyle, pek anlaştıkları söylenemez.
Ayrıca, hem bu konular, hem Rusya’yla kriz, Türkiye’nin Suriye politikasındaki manevra alanını fena hâlde daraltmıştır.
Öte yandan, ‘Rusya krizi’nin Türkiye’yi Batı’ya ittiği söylenebilir.
Doğrudur, Türkiye’nin Amerika ve Avrupa’dan kendisine dönükdestek ihtiyacı büyüdü.
Ama ister istemez akla takılıyor.
Bu yeni durum, iki taraf arasında yeni bir ilişki yapısına kapıyı ne kadar aralıyor?
Washington’da ve AB başkentlerinde son yıllarda Tayyip Erdoğan’ın üstüne çarpı koyacak kadar olumsuza dönmüş bakış açısı, ilişkinin özünde, nereye kadar değişebilir?
Yanıtları düşünürken, Batı başkentlerinde o her zamanki ‘çifte standart’ların çalışmaya başladığı elbette gözardı edilemez.
Demokrasiydi, hukuk devletiydi, özgürlüklerdi gibi değerlerin, şu günlerde, Erdoğan Türkiye’si söz konusu olduğunda Batı başkentlerinde unutulmaya başladığı çok açık...
‘Reelpolitika’nın bu acımasızlığı, bizi, bugün içinde yaşadığımız ‘Türkiye gerçekliği’nden uzaklaştırmasın.
Yazımın başında da belirttiğim gibi:
Türkiye bugün hem iç politikada, hem dış politikada yanlış yerdeduruyor.
Demokrasideki yeri yanlış...
Hukuk devletindeki yeri yanlış...
Özgürlük ve insan haklarındaki yeri yanlış...
Kürt sorunundaki yeri yanlış...
Bu açılardan Türkiye doğru duruş sergilemediği içindir ki,istikrar değil istikrarsızlık yolunda ilerliyor.
Bu durum, Türkiye’yi dışarıda da zora sokuyor, demokrasi ve hukuk devletini boşlayan bir tek adam yönetimi dış politikadaki çıkmazları da derinleşiyor.
Bu tek adam yönetimi ve iktidar kibri, sınırlar yeniden çiziliyorkafasıyla birlikte Türkiye’yi bölgede bataklığa çekebilecektehlikeli maceralara da sürükleyebilir.
Uzun lafın kısası:
Türkiye’nin durduğu yanlış yeri anlamadan ya da yerli yerine oturtmadan, Türkiye’nin tek adam yönetimiyle hangi kaygı verici belirsizliklere doğru yol aldığını kestirmek imkânsız.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024