Kurtuluş TAYİZ
Her fırsatta İmralı’nın çocuk gibi azarladığı onlar.
Kandil’in güç yetirebildiği yine onlar.
Her cenazede devletin, hükümetin, siyasi partilerin, medyanın, sağın, solun, aydınların, gazetecilerin bir ağızdan suçladığı yine onlar.
Bunda büyük pay BDP’lilerin, ama elden ne gelir?
Ordu PKK ile baş edemiyorken, devlet 10 yıldır elinde tuttuğu örgüt lideriyle başa çıkamazken BDP onlarla nasıl başa çıksın?
Gençler ölüyor, ocaklara ateş düşüyor; devlet kadar, PKK ve İmralı kadar, hükümet partisi ile muhalefet kadar BDP de suçlu; kabul ediyorum, sorumluluk sahibi.
Ama bırakalım artık her ölümden sonra, her PKK saldırısından sonra BDP’yi hedef tahtası haline getirmeyi, işi sokaktaki öfkeli kalabalığa havale etmeyi...
Bu savaşı başlatma kararını onlar vermedi, barışın kararını da onlara bırakmazlar.
Barış için, gençlerin toprağa düşmesini engellemek için onlardan çaba göstermelerini haklı olarak bekleyeceğiz.
Biraz gerektiği için ve biraz da çaresizliğimizden.
Bu sorunun tarafı oldukları için ve bu meseleyi temsil etme iddiası taşıdıkları için, BDP’den bu sorumluluğu göstermesini elbette bekleyeceğiz.
Onlar ne masum ne baş suçlu.
Biz daha cesuruz, oyunun dışındayız, izleyiciyiz, tribündeyiz; böyle davranmak kolay.
Onların bizden tek farkı sahnede olmalarına karşın kendilerine rol yazılmamış olmaları...
Bunun ne kadar zor bir durum olduğunu sahnede rol yapar gibi dolaşmalarından, konuşur gibi yapıp ses çıkaramamalarından anlıyoruz.
Onlar da çaresiz.
Biz de çaresiziz.
Artık devletin, hükümetin bu işi çözme biçimini sorgulamanın zamanı gelmedi mi?
Öcalan’ın tek başına yazıp oynadığı bu oyunu kabul etme kurnazlığını kabul eden devlet, hükümet hiç mi yanlış tutum içinde değil?
Hayat ucuza kapatılmaya çalışılan bir Kürt çözümüne izin vermedi, vermiyor; yaşadıklarımız, olup bitenler bundan ibaret.
Bunun hıncını istediğiniz kadar BDP’den alın, isterseniz İmralı’dan veya Kandil’den çıkarın, olmaz; çünkü tarihin Kürt meselesinde böyle ucuz bir çözüm formülü yok.
Bu yöntemlerle her şeyi elde edebilirsiniz; ama barışı asla...
Ölümleri de durduramazsınız.
Bunu görelim, anlayalım artık.
Yoksa bundan önceki asker ve sivil yöneticilerin düştüğü açmazdan kurtulamazsınız.
Ve Kürt meselesini sadece daha fazla ağırlaştırırsınız.
Yaptığınız da zaten budur.
Sorun hayatta değil aklınızdaki açmazlarda, yönetim alışkanlıklarınızda, o kendinizi kurtaramadığınız iktidarın bencil hesapçılığında.
Koro halinde tekrarlanan mantıklı, kamuoyunu gütmeye yarayan ama toplumsal karşılığı olmayan içi boş cümlelerde.
Statükonun sınırlayıcılığı bile inanın bunlardan sonra gelir.
Bunlardan vazgeçmek istemiyorsanız halkı savaşa ikna etmek zor değil.
Aklınızdan bir türlü çıkarıp atamadığınız geleneksel çözüm yöntemleri hep orada ve hazır bekliyor.
Ordu hazır, millet hazır, medya hazır.
Hatta dünya bile sıkıldı bu Kürt meselesinden.
Ne var ki bedeli biraz ağır olur.
Yazık ederiz bu güzel ülkeye, hepsi o kadar; belki bu da çok bir şey değildir.
Dünya ekonomilerine nispet edercesine gelişen ekonomimizin, refah düzeyimizin içine edilir. Bununla bitse yine iyi; belki bir otuz yıl daha asker, sivil ölümleri sürüp gider.
Bunun sonu yok.
Kürt sorunu “ne ver kurtul ne de tümden yok et”le içinden çıkılabilecek bir meseledir.
Olsa yine iyi; en azından bu sorundan bir ‘kurtulma’ formülü var deyip, denenebilir.
Ama maalesef yok.
Bütün tarafların katıldığı büyük bir toplumsal uzlaşma becerisi gösterilmediği sürece hep canımızdan alacak, kanayıp duracak ve ne yazık ki hepimizi sonunda insanlıktan çıkaracaktır.
Bu ülke tarihte büyük fetih adamları, nice paşa, anlı şanlı komutanlar çıkardı...
Ama dünyaya karşı övüneceğimiz bir diplomat çıkarmadı.
Devlet-i Aliyye bir tane büyük müzakere adamı çıkarsaydı, Kürt sorunu bugün belki de “kanayan yaramız” olmak yerine kendimizi tarihsel olarak daha şanslı hissedeceğimiz güçlü yanımız olacaktı.
Her şey bitmiş değil elbet; çıkmaz bir sokağın sonunda değiliz. Kürt meselesinde barış ve çözüm şansı her zamankinden daha fazla var. Yeter ki siz bu meseleyi gerçekten çözmek isteyin; barış ayağınıza kadar gelir, emin olun.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019