Kurtuluş TAYİZ
Cerablus’a müdahale, Türkiye’yi güney sınırından kuşatma planlarını boşa çıkarmayı amaçlıyor. 9-10 ay gibi bir süre bu operasyonun ertelendiği ya da engellendiği düşünülürse, Ankara’nın Cerablus hamlesi daha iyi anlaşılabilir.
PKK’nın hendek terörü, Rus uçağının düşürülmesi ve FETÖ’nün 15 Temmuz’da zirveye tırmandırdığı darbe/işgal girişiminin ana hedefi; Ankara’nın, güney sınırındaki oldu bittiye müdahalesini engellemekti.
Ankara kendini sınırlayan iç engelleri aşabildiği içindir ki, Cerablus’a yönelik operasyonu bugün gündemine alabildi.
Rusya yakınlaşması, bölgeye müdahale için gerekli koşulları sağladı. ABD’nin baştan beri bu operasyona karşı olduğu biliniyor. Bunun nedeni, Türkiye’nin hedefinde olan YPG’nin ABD’nin“kara kuvvetleri” içinde sayılan güçlerden biri olması.
ABD-PYD’nin askeri kanadı- YPG’yi yerel “Kürt güçleri” olarak tarif ediyor; Türkiye ise YPG’yi PKK’nın Suriye uzantısı-kolu olarak görüyor. Oysa Ankara’nın bu tarifi bile oldukça eksik; çünkü PYD, PKK’nın bizzat kendisidir. Bu örgüt ABD’nin 2003’teki Irak işgali esnasında PKK ile yaptığı temaslarda kuruluşu gündeme gelen, PKK yöneticilerinden Osman Öcalan’ın açıkladığı üzere,“ABD’nin talebi” doğrultusunda Kandil’de kurulmuş bir terör örgütüdür.
Kuruluşuna 2003’te Kandil’de karar verilen, örgütlendirilen, hazırlanan PYD, Suriye iç savaşı patlak verdikten sonra hazır silahlı zinde bir güç olarak sahneye sürüldü. Bölgedeki hiçbir gücün hazırlığı yokken PYD, hem siyasi hem silahlı bir güç olarak iç savaşa hazırdı. Daha işin başında rakip Kürt grupları bölgeden temizleyen YPG, bir anda koalisyon devletlerinin tek ve rakipsiz “kara gücü” haline geliverdi.
PKK’nın kuruluş hikâyesi de çok farklı değildi; silahlı “Kürt” partisi olarak piyasaya sürülerek bütün rakiplerini vahşice piyasadan süpüren PKK böylece “Kürt davası”nın da tek temsilcisi oluverdi.
PKK da, YPG de başından beri ABD himayesinde olan yapılar. Suriye’de DAEŞ ile meşruiyet kazandırılan YPG’ye yönelik herhangi bir yönelime en büyük tepkiyi ABD’nin vereceğinden kuşku yok. Yakın zamanda Esed’in bir YPG kampını bombalaması üzerine ABD’nin “Bizim güçlerimizi bombalıyorsunuz” diyerek tepki vermesi boşuna değildi; YPG demek zaten ABD demektir.
Bu nedenle Türkiye’nin Cerablus’a yönelik gerçekleştirdiği operasyondan rahatsız olanların başında ABD geliyor. Çok fazla belli etmese de ABD, operasyonun sınırlı tutulacağı umuduyla resmi olarak Cerablus’a müdahaleye sessiz kaldı.
Fakat Türkiye operasyonu kısa sürede tamamlayacağa benzemiyor, Cerablus’un yanı sıra Mare’yi de kontrol altında tutacak şekilde operasyonu sürdürüyor. YGP’nin Türk tanklarına yönelik saldırısının sebebi, bu operasyonun göstermelik olmamasının anlaşılmasından kaynaklanıyor. Bir askerimizin şehit düştüğü YPG saldırısı, ABD’nin bu operasyona ilişkin rahatsızlığının doğrudan yansımasıdır. Türkiye, ilk kez ABD’nin “kara güçleri” ile karşı karşıya geldi. Ve bu karşılaşmada Türkiye’nin YPG’yi vurmaktan çekinmediği görüldü.
Eğer Cerablus müdahalesi başarıya ulaşmazsa Türkiye’nin güney sınırındaki kuşatma durdurulamayacağı gibi baş aşağı gidiş de başlar. Sonrası Türkiye’nin toprak bütünlüğünün parçalanmasıdır ki, bunu söylemeye bile artık gerek yok.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019