Mahmut ÖVÜR
Son yılların belki de en önemli siyasi girişimi hiç kuşkusuz çözüm süreciydi. Türkiye 100 yıllık Kürt meselesinin siyasetle çözümünün önünü açacak, silahı devreden çıkartacaktı.
Bu adım, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi yürüyüşünde "baldıran zehri bile olsa içerim" dediği tarihi bir adımdı. Başbakan Ahmet Davutoğlu da bu adımı, "bölgenin en önemli barış projesi" olarak niteliyordu. Az değil, yaklaşık 2.5 yıl bu süreç bütün sıkıntılarına rağmen iyi götürüldü. Peki, ne oldu da, bugün yeniden silahların konuştuğu, terörün can aldığı bir noktaya geldik?
Bu konuda çok şey yazılıp söylendi. Ama ne var ki her söylenen doğru değildi. Müthiş bir algı operasyonunun sürdüğü bir süreçle karşı karşıyaydık. Bunun iki nedeni vardı: Birincisi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sorunu çözen siyasi olarak istenmemesi, ikincisi ise sürecin Türkiye toplumu tarafından sahiplenilmesi.
Eğer bu süreç doğal mecrasında aksaydı bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önünü kesmeye çalışanların hiçbiri o gücü bulamayacaktı. İşte bu yüzden, 2013 Gezi kalkışmasından sonra akla hayale gelmeyen kuşatma operasyonu başlatıldı. Önceki gün sabah kahvaltısında buluştuğumuz Başbakan Ahmet Davutoğlu, o noktadan sonra yaşananlara ilişkin önemli ipuçları verdi. Tıpkı geçmişteki gibi "çözüm süreci"ni PKK- HDP hattının ve ona destek verenlerin sonlandırdığını söyledi: "Türkiye'den silahlı unsurlarını çekselerdi sonunda herkes kazanırdı."
Bir an için 7 Haziran akşamı, HDP'nin farklı bir çizgi izlediğini düşünelim. Siyaseti önemseyen, şiddet karşısında dik duran bir HDP'yle nasıl bir Türkiye'ye uyanacaktık? Kuşkusuz herkesin kazanacağı bir Türkiye'ye...
Ama tersi oldu. Başbakan Davutoğlu, sürecin tersine dönüşünün eskiye dayandığını ama 7 Haziran sürecinde hayata geçirildiğini söyledi: "7 Haziran seçimlerinde Türkiye'de siyasi dengeyi değiştirecek yegâne husus barajı aşacak dördüncü bir partinin meclise girmesiydi. Bu HDP eliyle değil de güçleri olsaydı PARALEL'in bir partisiyle de yapılmak istenebilirdi. Ama o güç olmayınca HDP'ye yöneldiler. O zaman dikkat ederseniz 17-25 Aralık'tan sonra birçok teşebbüs oldu. Tutmayınca tek alternatif HDP'nin barajı geçmesini sağlamaktı. HDP'nin barajı geçmesinin işe yaraması için de çözüm sürecinin durması ve AK Parti karşıtlığına dayanan bir HDP'nin oluşması gerekiyordu. Bu siyasi mühendislikti. Tam silahların bırakılacağının konuşulduğu sırada başkanlık meselesi üzerinden cumhurbaşkanı da işin içine çekildi ve bir kampanya başlatıldı. Birçok kesim de buna eklemlendi."
Bu siyaset mühendisliğinin bir ayağını da Suriye Kürtleriyle ilişki ve DAEŞ- Türkiye ilişkileri üzerine yapılan spekülasyonlar oluşturuyordu. Başbakan Davutoğlu şöyle diyordu: "PYD ile ilgili gelişmelerde sanki biz Kürtlerin kazanımlarına karşıymışız gibi bir tablo çizmeye çalıştılar. Biz PYD'yi 2013'te İstanbul'a çağırdık ve çözüm süreci bağlamında 3 şartı yerine getirirlerse destek görebileceklerini söyledik. Ama onlar fırsatçılık yaptı. Türkiye'deki silahlı güçlerini çekmediler. Onun yerine Rojava efsanesi yaratarak 15-20 yaş arasındaki gençleri gaza getirip Kobani'ye götürdüler. Onlar öldükçe de cenazeleri Türkiye'ye getirip gösteriye dönüştürdüler."
Başbakan Davutoğlu'nun Türkiye DAEŞ ilişkisi üzerinden yürütülen algı operasyonlarına ilişkin analizi de çarpıcıydı: "Burada hafife aldıkları husus şuydu: Onları meşrulaştıran şey DAEŞ'in varlığı değil Türkiye'deki çözüm süreciydi. Çözüm sürecini bitirmekle kendi can damarlarını kestiler. Bundan sonra kim PKK'nın yanında yer alırsa bizim için hedeftir."
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019