Mehmet TIRAŞ
Bir toplumda birey çoğunluk içerisinde yok olmuyor; çoğunluk kadar özgürce düşünce ve ifade özgürlüğüne sahipse o toplum demokratik bir sistemle yönetiliyor demektir.
En başta bireysel özgürlükler toplumun çoğunluyla değerlendirilmeden ve karşılaştırmadan anayasal güvenceye alınır.
Bireyin özgürlüğünü yaşaması ve yaymasının önündeki engellerin kaldırılmasıyla hayat bulur.
Her birey bir gün çoğunluk olmak için mücadele verir; bugün çoğunluk olan kendi ideolojisinin ve inancının tarihini bir irdelesin altından birey ve azınlık çıkar.
Dünyanın her yerinde insan hep çoğunluk olarak yaşamaz,tarihte de olmadı.
Bireye çoğunluk ölçü alınıp mahalle baskısı yapılamaz.
Sanat ve edebiyat çoğunluğun değil bireyin eseridir ve çoğunluk ne der,diye sanat icra edilemez.
Bir devlet bireyi ve azınlık haklarını çoğunluk karşısında koruyamıyorsa o ülke de özgürlüklerin,o ülkeyi yönetenlerin iki dudağı arasındadır.
Bireyin özel hayatı devleti yönetenlerin çoğunluk iradesine bırakılırsa buna sınır koymak ve önünü almak imkansız olur.
Birey çoğunluk karşısında kendini farklı hisseden kişidir.
Radikal İki de 20 Eylül 2013 tarihli CHP Millet vekili Rıza Tüzmen’in güzel bir yazısı vardı ”hasta olmayınız” başlıklı özel hayatı anlatan.
Ünlü toplum bilimci Norbert Ellas görüşüyle yazıya giriş yapıyordu Tüzmen:”kişiye özel bir yaşam alanının ortaya çıkışını uygarlıkla eş anlamlı görür Ellas.Günümüzde bireyin her türlü müdahaleye karşı korunan bir alana sahip olması,temel bir hak olarak kabul ediliyor.Devlet bu alana müdahale etmemekle ve özel yaşamı müdahalelere karşı korumakla yükümlü.”
Demokratik olmayan rejimlerde otoriter-totaliter sistemlerde devlet kamusala alan özel alanı işgal eder.
Hannah Arendt’in dediği gibi:totaliter devlet kendi yetki alanı içinde yaşayan bireylerin hemen her alanına müdahale gücüne sahip..
Gezi olaylarında görüldüğü gibi temelinde kamu otoritesinin özel alanın belirlemek istemesi ve buna karşı halkın direnmesi yatmıyor mu?
Başbakan’ın kendine muhalif olan ve kendinin tasvip etmediği gösteri ve yürüyüş eylemlerine bakışı ve yaklaşımı bunu doğrulayan bir tutum değil mi?
Erdoğan’ın siyasal iktidarının giderek özel alana müdahale eder duruma girmesi ile Gezi olaylarının patlak vermesi böyle çıkmadı mı?
Başbakanın demokratik haklarını kullananlara üç beş çapulcu diyerek aşağılaması ve Gezi olaylarına destek verenlerin ümüğünü sıkacağız,bunlar darbeci diyerek tehdit etmesi, demokraitk hak gaspına girmiyor mu bu?
Erdoğan’ın bireyin özel hayatına girerek, kadınların kaç çocuk doğuracağından, hangi yöntemle doğum yapmasından tutunda,içki içmelerine,nasıl giyinmelerinden,nasıl bir inanca sahip olmalarına,dindar nesil yetiştirilmesine kadar her alana girmesi ve girmediği alanlara da; toplumdan gelecek tepkiyle sıraya koyması,bir planın uygulaması olarak karşımıza çıkmıyor mu?
Bunlar bireyin özel alanına girmek olmuyor mu?
Bireyin özel alanına girmeye gösterdiği haddini aşan görevini, birazda vatandaşın can ve mal güvenliğinden sorumlu olan; devlet adamını görevini yerine getirmeyi neden aklına getirmiyor Başbakan?
Başbakanın iktidarının en istikrarlı olan bir yanı; her yıl iş kazlarında yılda bin işçinin ölmesi ve on yıllık iktidarında ölen işçi sayısı 10 bin 850 buna 2013 yılı dahil değil.Bu işçi ölümleri üzerine bir cümle söz söylemiş değil daha Erdoğan.
Yine Roboski de askeri savaş uçaklarla 34 Kürt vatandaşımız katledildi ve üzerinden tam 700 gün geçti ama bunların faillerini ortaya çıkartmadı?
Bir başka aydınlatılmayan cinayet ise 2006 yılında olan Hırant Dink suikastını Başbakan bu cinayetin Ankara dehlizlerinde kaybolmayacağını söylemişti…Ama bu cinayetin işlendiği tarihte İstanbul’da ve başka illerde görevde bulunlar cezalandırılacağı yerde hepsi terfi ettirildi.
Bunlar özel hayata müdahale kadar önem taşımıyor mu, Başbakanın nezdinde?
Ya basın üzerindeki baskısı;muhalif olan gazetecilerin işten atılması ve onların yerine tetikçi bir devlet gazeteciliğini türemesi ve sürüsüne bereket esnaf takımının çalakalem görev adamlığı yapması, sözde gazetecilik adı altında,dalkavukluğunu nasıl yorumlamalıyız.
Geçmişte darbeci askerlerin Harp Akademilerinin yerini;Erdoğan İmam hatipler üzerinden topluma format atmaya kalkması,Kemalist gençliğin yerine dindar nesil yetiştirmeye soyunmasının, darbeci ruhtan ayıran fark ney?
Din ve mezhep üzerinden özgürlükleri okumak ve sosyal hayatı yine din ve mezhep üzerinden zapturapt altına almaya kalkması;bireysel özgürlükleri çoğunluk içinde etkisiz hale getirmesi,demokrasilerde kabul edilir mi?
Başbakan kapsayıcı olmasa da açtığı demokratikleşme paketi ile; içeride ve dış dünyadaki nobran tavırlarını unutturarak bir güven tazelemeye ve Suriye politikasından dolayı;yeryüzünde geldiği “değerli yalnızlığını” gidermek için uğraşıyor ama çok zor;iktidarının ilk yıllarındaki gördüğü desteği görmesi mümkün değil.
Avrupa Parlamentosunun Gezi olaylarında aldığı karar hale hafızalarda canlılığını koruyor,ABD’nin 19 defa açıklamasının yankısı yok olmuş değil;Erdoğan dini otoriterleşmeye doğru hızla yol alıyor ve özel hayata müdahale ediyor,diye kararını nasıl değiştirecek?
Bindiğim bir dolmuşun dikiz aynasında okumuştum şöyle arabesk bir deyim yazıyordu “rüzgar daldan özür dilese de dal kırılmıştır bir kere” diye.
Erdoğan bu ülkede bireyi aşağılamış,yok saymış ve özel hayatına müdahale etmiştir,kendine güvenenleri hayal kırıklığına uğratmış tır;bunu yalnız biz değil dünya alem biliyor bunu tekrar düzeltmesi çok zor.
Bireyi Erdoğan korkuttu?
Buna paket sayısı yetmez.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025