Melih ALTINOK
Mahkemenin 12 Eylül darbecilerini ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırdığı gün, AYM de Balyoz Davası hükümlülerinin soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde haklarının ihlal edildiğine karar verdi.
Sivil demokratik bir hukuk devleti olmaya doğru hızla ilerlediğimizin göstergesi bu iki karar da, 12 Eylül 2010 Referandumu’nun meyvelerinden. Darbecilerin yargılanmasını engelleyen Anayasa’nın geçici 15. maddesinin kaldırılması da, bugün Balyoz hükümlülerinin kullandığı AYM’ye bireysel başvurma hakkının kabul edilmesi de 12 Eylül Referandumu’nun bir ürünü.
Kenan Evren’in ve Tahsin Şahinkaya’nın şahsında 12 Eylül’e verilen ceza, Türkiye’nin bir darbe sürecini ilk kez mahkûm etmesi anlamına geldiği için altın değerinde.
Yıllarca süren zulmün resmen tanınması ve cezalandırılmasına sevinememek ve hatta bahane bulmak için insanın akli melekelerini yitirmiş olması şart. Bu nedenle üzerine daha fazla söz söylemek kifayetsiz.
AYM’nin Balyoz hükümlüleri hakkındaki kararına gelince. Peşinen söyleyeyim, dün Hürriyet’in manşetinde tarif edilen “Balyoz çöktü!” cephesinde değilim. Evet, Balyoz bal gibi bir darbe planıdır. Davada adı geçen bazı komutanlar 1. Ordu’da oturup bu darbe seminerini yapmıştır. Hatta TSK’nın bizzat kendisi o dönemde bu yasa dışı faaliyette bulunanları “uyarmıştır.” Dolaysıyla “Yakalanırsak harp oyunu oynuyorduk deriz” diyerek suçlarını itiraf eden Balyoz hükümlüleri ortadayken, “her şey fasafisodur” diyemem.
Kaldı ki, Ergenekon davası ile birlikte bugün askerî vesayetin tasfiyesi yoluna girmemize büyük katkı yapan davaların, Cemaat’in bürokratik vesayet girişimlerine duyulan tepkiye kurban edilmesinin büyük hata olduğunu düşünüyorum. Unutmamalı ki, eğer Türkiye’de hâlâ müdahaleci potansiyelini muhafaza eden eski TSK moral üstünlüğüyle görevde olsaydı, Gezi ve 17-25 Aralık operasyonlarının ardından kazanan halk ve siyaset olamazdı.
Eskiden beri ısrarla düştüğüm bu şerhlerime rağmen, AYM’nin kararını olumlu bulmamın nedeni ise, Türkiye’nin, askerî vesayetin kurumsal faşizmine karşı verdiği sivil demokratik mücadelenin meşruiyetini önemsemem. Zira mevzu yasa dışı askerî vesayet tehdidi olsa da ona karşı verilen mücadele hukuk ve onun amacı adalet kriterlerini gözetmek durumunda. Bir hukuk devleti sivilleşme mücadelesi veriyor olsa da, paralel yapının özü doğru olan Balyoz soruşturmasını, kadrolaşama hedefiyle genişleterek, uydurma ek davalarla sulandırıp asli suçluların yanına günahsızları da katmasını görmezden gelemezdi.
AYM’nin verdiği bu karar bir aklama değil; vicdanlarımızda suçlu olanların adil yargılanma gibi temel asgari haklarının teslimi anlamına geliyor. İşte bu gerekçelerle gönül rahatlığıyla suçsuz olanlar kazansın diyorum.
Sanırım yeterince net oldu...
Gelelim başka bir hak teslimine. Öncelikle Türkiye’nin sivil demokratik dönüşümünü taçlandıran bu süreçlerin yolunu açan 12 Eylül referandumunda “evet” deme basireti gösteren tüm demokratları tebrik etmek lazım. Tabii ki, o süreçte arkaik solcuların, ulusalcıların ve tüm eski Türkiye ittifakının tepkilerini bir paratoner gibi çekmekten korkmayan “yetmez ama evet”çileri de...
Evet, gerçekten cesaret işiydi “yetmez ama evet!” Siz bakmayın şimdi bazı tiplerin “evet ama yetmez” türünden komikliklerle bu sevindirici gelişmeleri sahiplenmelerine. O günlerde “12 Eylül’le hesaplaşma iddiası saçmalıktır, bir parodi sergileniyor” diyenlerin estirdiği mahalle baskısı terörüne kimler kimler dayanamadı.
Sonradan çıkıp “pişmanım” diyenleri unutmadık. O günlerde biz “yetmez ama evet”çilere “halvetin peşger (havlu) tutucuları” diyen, “12 Eylül’le hesaplaşma zırvalığı bittiyse işimize bakalım” diye söylenen Gezici HDP’li vekili de… Bu beyefendi, şimdi 12. Ağır Cezanın Evren ve darbeci ekürisi hakkında verdiği mahkûmiyet kararının ardına, kendi tabiriyle ambulansın arkasına takılmış taksi gibi ilişmiş. Neymiş, Evren’in Cumhurbaşkanlığı haklarının geri alınması için Meclis'e başvurmuş. İnsan hakikaten ne diyeceğini bilemiyor.
Neyse işimize bakıp kazanımlarımıza sevinelim. “Önce evlatlarını yiyen” jakoben devrimlerin aksine, toplumsal dinamiklerle şekillendirdiği için, düşmanlarının bile hakkını teslim eden Türkiye’nin demokratik dönüşümüne “yetmez ama evet” perspektifiyle kaldığımız yerden desteğe devam…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019