"Hükümet bir ‘Şeffaflık Komisyonu tasarısı’ üzerinde çalışıyor. Eğer tasarı yasalaşırsa, ihalelerin ve komisyonların her aşaması, sivil toplum temsilcilerinin yer alacağı bir komisyon tarafından şeffaflaştırılıp sürekli kamu denetimine açık hâle getirilecek. Bu ilerleme aynı zamanda AB üyeliği ve bazı fasıllarla ilgili Türkiye’nin elini fazlasıyla güçlendirecek.”

            Meclis araştırma komisyonunun dört eski bakanla ilgili kararını açıkladığı günün hemen sonrasında “Şimdi Davutoğlu Hükümetine düşen” diyerek bu satırları yazmıştım.

            Dün Başbakan Ahmet Davutoğlu “Kamuda Şeffaflık Paketi'ni” açıkladı. Çeşitli kanuni düzenlemeleri içeren paketteki başlıklardan bazıları şunlar:

Milletvekili ve belediye başkanlarına yapılacak nakdi yardımlar kendileri adına açılan hesaplara yapılacak. Diğer yardımlara sınırlar getirilebilecek. Siyasi partilere yapılan bağış miktarı elektronik ortamda ilan edilecek, herkes bunu görecek.

Meclis'teki grup başkan vekilleri, il başkanları, ilçe başkanları ile radyo ve televizyon kuruluşlarının yetkilileri için de mal bildirimi zorunluluğu gelecek. Mal bildirimi süresi 5 yıldan 2 yıla indirilecek.

Kamudan ayrılan görevlilerin iş alamaması, taahhüde girememesi, iş takipçiliği yapamaması sağlanacak.

Yolsuzluğu ihbar eden ödüllendirilecek. İhbarda bulunan kamu görevlilerinin geçici ya da başka görevde yer alabilmesi, 3 aya kadar ücretsiz izin yapması sağlanacak.

Haksız elde edilen rantların engellenmesi için İmar planlarının yapım süreçleri daha saydam hâle getirilecek. Vatandaşlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sayfasında bütün imar değişikliği planlarını görecek, itiraz edebilecek. Yeni bir hak durumu var ise bunu bilecek. Herkesin ulaşabileceği bir şekilde şifresiz bir ortamda olacak.

Yetmez ama evet! Tasarı özellikle ihale ve komisyonlar için daha sıkı denetimleri de içermeli.  Ve genel olarak, yolsuzluğun kişilerin tasfiyesinden çok usulsüz ilişkilerin tasfiyesiyle mümkün olacağı şeklindeki çağdaş ve kurumsal bakış açısını içermeli.

Ne var ki tamamen hukuksuz bir şekilde kurulmuş 17-25 Aralık operasyonlarının bile üzerine atlamalarını “yolsuzluğa karşı aşırı duyarlılıklarına” bağlayanlar sessiz.

Konuya “girenlerin” düzeyini ise dün Sözcü gazetesinin sürmanşeti layıkıyla özetliyordu:

“Milletten rant vergisi alacaklar!”

Pes artık!

Neyse Sözcü işini yapıyor işte. Ama umarım tüm muhalefetin kafasını temsil etmiyordur.

Girişte alıntıladığım yazının aşağıdaki son paragrafı, hükümetin bu adımının ardından herkes için başlayacak sınavını özetliyor sanırım.

Meclis’teki vekillerimizin ve medyanın derdi gerçekten üzüm yemekse buyursunlar, desteğimiz sonsuz. Bakalım göreceğiz, niyetleri üç beş "günah keçisi"ni taşlayıp “işine” eskisi gibi devam etmek miymiş, yoksa herkesi ve her ilişkiyi standarda bağlayacak bir kurumsallaşmayı inşa etmek mi?