Ömer Ahmet ÖZEREN
Dışarıda rahatça koşup oynayabileceğimiz koca bir aileydi sokağımız. Baharda hanımeli kokusunun hâkim olduğu, hemen her pencerede fesleğen, küpeli, ebegümecinin renk cümbüşüyle donandığı genellikle tek katlı, kerpiç-tuğla karışımı küçük evlerin yer aldığı bir sokağımız vardı. Paylaşımı ve dayanışmayı doğal yaşam biçimi olarak algılayan kocaman yürekli insanların arasındaydık.
İki odası sokağımıza bakan orta boy bahçeli, bahçe içinde ayrıca küçük bir odası bulunan evimizde; yaşamın olduğu yerdeydik yani.
Varlıklı olan birkaç aile vardı aramızda. Onlar da zaten varlıklı olmanın görmemişliğini görmemişlerdi hiç. Biz bir bütündük. Mütevazı olabilme erdemi, o zamanlarda varlıklı olmanın çok çok önünde olduğundan gerçek zenginliğe, paylaşımın tam da ortasında olunması anlamı yüklenmişti belki de. Burnu büyük kendini beğenmiş kibirli insanlar, onurlu alçak gönüllü büyük çoğunluğun arasında yer bulabilme adına kişiliklerine çok şey katmış olmalılar ki içtenlikleri, yapmacık davranışlarını da zamanla törpülemişti sanırım.
Çocukluğumda soluduğum evimin kokusu her aklıma geldiğinde burnumun direğini sızlatmayı başarırım yine. Bitmeyeceğini düşündüğümüz birliktelikler, o güven duygusu. Sonsuzca yer alıp koruyucumuz olmayı sürdürecekleri ve bizi asla sevmekten vazgeçmeyeceklerini düşündüğümüz kıyamadıklarımız. Çocukluğumuzun sırtını dayadığı sımsıcak ve hep öyle kalacak diye düşündüğü yaşam. Alıp başını gittiklerinde birer birer, zamanla kapanacağını sonradan öğreneceğimiz onulmaz yaralar kabuk bağladığında bizler büyümüştük.
…
Bir türlü doğamayan güneş sabahıydı yine. Puslu bir günün başlangıcındaki tembellik köşe başlarını tutmuştu çoktan. Ulaşılması zahmetli penceremizin camına dayadığımda yüzümü ilk gördüğüm; bir yarışmanın başlangıç atışını yapmış ve ardından onlara yetişmek istercesine koşar adımlarla yürüyen sevgili Selim eniştem olurdu. O hep içten gülümsemesi ile iyimserlik dolu bakışlar bıraktı bize. Halam babam ile kardeş çocuklarıdırlar, eniştemden farksız bir yüreğe sahipti.
Dar sokaklarına girdiğimizde, iki basamak aşağıda olan kapılarının önünde annemlerden önce koşarak bekler olurdum hep. Kapı biri tıknazca kısa boylu açık tenli, diğeri biraz uzun, kısa koyu renk saçlı, peltek konuşacakmış gibi hesapsız, içten, sevgi dolu gözlerle bakan iki kızından biri tarafından açılırdı.
Talihsizlik drama dönüşür varoşlarda çokça.
Halamın oğlu lümpen yaşamların kurbanı olmuştu solduğunda gencecik. Bir akşam vakti cehaletin diz boyu öfkesinde kan kaybından gittiğinde Şükrü abim, halam karalar bağlamanın ötenazisini uygulamaya koymuştu. Bir gün dahi kapısının dış koluna eli değmedi sonra. Hiç sorgulamadı kim, nasıl, ne diye. Varsa yoksa; soğuk bir kış günü -kar bele kadar o zamanlar- ebe gelene kadar, sesini kimselerin duymadığını düşündüğü sessizlikte bağırarak beklediği ve kendi kendine doğurduğunu söylediği Şükrü abimin tombalaklığı idi.
Mollaarap’ın Dörtyolağzı’nda ‘kokusunu alırım da dayanamam’ diye o iki basamak aşağıda olan kapılarından koca gövdesini çıkarabilmek, defnetmek için olmuştu ancak.
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci2014 sonrası ülkenin tüm ayarları bozuldu 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolMHP umut olabilir mi? 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMahkeme kararından bir parti ve bir iktidar çıkabilir 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKülliye ve mirasta eşit paylaşım… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKurultay kararı öncesi CHP… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİOtoriterlik ve Medya 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2021
16.06.2021
18.04.2021
5.09.2020
2.02.2020
10.12.2019
20.12.2018
18.09.2018
9.02.2018