Mehmet Ali ALÇINKAYA

Mehmet Ali ALÇINKAYA
Mehmet Ali ALÇINKAYA
Tüm Yazıları
Toplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Mücadelesi...
30.06.2025
226


Kapitalist modernite, sadece doğayı ve emeği değil, halkların kültürel hafızasını, inançlarını, toplumsal dayanışma biçimlerini ve özgürlük umutlarını da sistematik olarak tahrip etmektedir. Ekonomik krizler, inançlara yönelik baskılar, kültürel asimilasyon politikaları, artan otoriterleşme ve kadın kimliğine dönük saldırılar; bütünlüklü bir tahakküm düzeninin farklı boyutlarını oluşturuyor.

Bu karanlık tabloya karşı, umudu büyüten çok sayıda kaynak var: Kürt halkının özgürlük mücadelesi, Alevilerin hakikat ve adalet arayışı, işçilerin ekmeği ve onuru için direnişi, kadınların sokakları dönüştüren isyanı, ekoloji hareketlerinin yaşamı savunma ısrarı ve gençliğin "başka bir yaşam mümkün" çağrısı...

Tüm bu dinamikler, bir araya geldiğinde demokratik toplumun zeminini oluşturabilir. 

Ezilenlerin Ortak Direniş Hafızası

Türkiye ve Ortadoğu halkları tarih boyunca devletçi zorbalıklara, inkârlara ve adaletsizliğe karşı direndi. Kürtler, Aleviler, Ermeniler, Süryaniler, Ezidîler, Rumlar ve daha niceleri; yalnızca mağdur olmadı, aynı zamanda direnen ve üreten oldu. Bu halkların tarihsel hafızası; özgürlüğün, adaletin ve birlikte yaşamanın gerçek taşıyıcısıdır.

Bugün bu hafıza, halklar arasında kutuplaşmayı körükleyen milliyetçi-ırkçı söylemlerle yok edilmek isteniyor. Bu nedenle demokratik toplumun inşası; ancak tarihsel hakikatle yüzleşerek, halkların eşit ve özgür birlikte yaşamını yeniden kurarak mümkün olabilir.

İnançlara Özgürlük: Hakikatin ve Vicdanın Savunusu

İnanç toplulukları, özellikle de Aleviler, Ezidîler, Hristiyanlar ve inançsızlar; yalnızca dışlanmakla kalmamış, zorla asimilasyona tabi tutulmuştur. Diyanet gibi devlet kurumları bir inancı dayatmanın aracı haline getirilmiştir.

Oysa demokratik toplum, inançların eşitliğine, özgürlüğüne ve vicdanın dokunulmazlığına dayanır. İnançlar devletin değil; halkın vicdanında yeşerir. Bizler, hiçbir inancın ve ibadet biçiminin ötekileştirilmediği, herkesin kendi inancını veya inançsızlığını özgürce yaşayabildiği bir toplumdan yanayız. Bu özgürlük, halkların gerçek barışının da temelidir.

Toplumsal Muhalefet: Direnişten Kuruluşa

İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, ekoloji hareketleri, barış ve hakikat arayışındaki tüm toplumsal kesimler son yıllarda önemli bir mücadele deneyimi biriktirdi. Ancak bu direnişler çoğu zaman parçalı, savunmacı ve süreksiz kaldı. Bugün artık zaman, bu mücadeleleri ortak bir hedefte buluşturmanın, kurucu bir toplumsal alternatif haline getirmenin zamanıdır.

Bu ortak hedef; demokratik sosyalizm zemininde bir araya gelen, halkların eşitliğini, emeğin hakkını, doğanın korunmasını ve inançların özgürlüğünü esas alan çoğulcu bir toplumsal projedir. Bu proje, sistemin dışında kalanı değil; sistemi aşmayı hedefleyeni kurmayı önerir.

Demokratik Sosyalizm: Ortak Yaşamın Yeni Paradigması

Demokratik sosyalizm, yalnızca üretim araçlarının kamulaştırılması değil; toplumun her alanının demokratikleştirilmesidir. Yerel halk meclisleriyle, kadın örgütlenmeleriyle, ekolojik kooperatiflerle, kültürel inisiyatiflerle kurulan bir sistemden söz ediyoruz.

Bu sistemde;

Toplum devleti değil, kendi yaşamını yönetir.

Kadınlar yalnızca eşit değil; toplumsal dönüşümün öncüsüdür.

Doğa metalaştırılmaz; birlikte yaşanacak ortak varlıktır.

İnançlar devletin değil, halkın meselesidir.

Ekonomi piyasaya değil, halka hizmet eder.

Enternasyonal Dayanışma: Halklar Arasında Sınır Tanımayan Özgürlük

Küresel kapitalist sistem, krizlerini militarizm ve otoriterlik üzerinden çözmeye çalışırken; halklar da dayanışmayla, enternasyonalizmle, sınırları aşan bir ortaklık kuruyor. Filistin’de özgürlük için direnen halkın mücadelesiyle  Amed 'deki Barış Annelerinin sesi, Latin Amerika’daki toprak işçileriyle Karadeniz’in ekoloji savunucuları ortak bir ruhu taşıyor.

Enternasyonalizm, bir ideolojik bağlılık değil; insanlığın ortak vicdanıdır. Bu vicdanla, sınırları değil halkları, iktidarları değil toplumsal dayanışmayı esas alan bir küresel perspektif artık ertelenemez bir görevdir.

 Halklar İçin Yeni Bir Söz, Yeni Bir Yol

Bugün toplumsal muhalefetin önünde tarihsel bir sorumluluk vardır: Direnişi ortaklaştırmak, mücadeleyi kuruculuğa dönüştürmek ve halkların, inançların, ezilenlerin ortak geleceğini kurmak.

Bu yeni yol;

Halkların kendi kimliğiyle eşit yaşadığı,

İnançların özgürce örgütlendiği,

Kadınların yaşamın her alanında özneleştiği,

Doğanın kutsal bir emanet olarak korunduğu,

Emekçilerin üretim üzerinde söz ve karar sahibi olduğu,

Yerel meclislerin gerçek iktidar gücü olduğu
bir demokratik sosyalist toplum yoludur.


Toplumsal muhalefeti birleştirelim.
Halkların eşitliğini, inançların özgürlüğünü, doğanın haklarını savunalım.
Demokratik toplum, ortak geleceğimizdir.
Özgürlüğü birlikte kuracağız!

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar