Ömer Ahmet ÖZEREN
Dik bir yamaçta kendiliğinden oluşmuş tahılımsı yeşillikler arasında geçerdi dinlenmelerimiz, zaman buldukça uzun sohbetlerimiz. İlk orada duymuştum rüzgârda salınan ekinlerin ahenkli mırıltısını. Bu bir doğa bestesiydi, her esişinde dalga dalga notalar ardı sıra diziliyor, anlamlı sesler oluşturarak bizlere müzik ziyafeti sunuyordu.
İstanbul Kâğıthane’deki acemi birliğimden bahsediyorum ve arkadaş grubumdaki herkesi sevgiyle anıyorum. Orada biz küçük bir dost meclisi oluşturmuştuk. Birliğimiz tam da Sadabad’ın yanındaydı. Eğitimlerimiz artık bitmiş, dağıtım ile ilgili öngörülerde, iyi dileklerde bulunuyorduk ki, bir mektup aldım bir yakınımdan. Bursa’da ortak tanıdığımız bazı arkadaşların tutuklandığından bahsediyordu. Böyle bir şeyin hemen olabileceği örgütsel anlamda iletilmiş olmasa da tarafımca tahmin ediliyordu tabi. Henüz bu bilgi soğumadan ertesi gün sabah Karargâh’tan çağrıldım. Bölük Komutanı’nın yanına yalnız olarak alındığımda Komutan, kapıyı kapatmamı, bana oturmamı söylemişti. “MİT ten gelen yetkililer bir soruşturma kapsamında seni gözaltına almak istiyorlar, ne diyorsun?” diye sorduğunda: “Başlıyoruz herhalde” diye düşünmüştüm. “Komutanım, benim hiçbir suçum yok, teslim etmeme yetkiniz varsa lütfen engelleyiniz” çıkışını yaptığımda; “Bunu yapmam mümkün değil Komutanlık’tan yazı ile gelmişler, seninle konuşmam bile suç” diyerek kapıda bekleyen MİT’çileri içeri almıştı. Ve bana; “Üzülme her şey yoluna girer, suçsuz olduğunu söylüyorsun, buna inanıyorum, metin ol” diyerek, yanaklarımdan öperek ilgili personele teslim etti. Gelenler askerdi. Bir üsteğmen, bir başçavuş ve iki er tarafından ellerim kelepçelenerek askeri jeep’e bindirildim. Araç hareket etti ve birkaç dakika sonra hemen yanımızdaki bir birliğe girdik, burada nezarethane varmış.
Nizamiye’den girer girmez, yaklaşık bir bölük asker, düşük kodda olan nezarethane etrafını kuşatmış durumdaydı. Çok şaşırmış, bir o kadar da önemsendiğim sonucuna vararak gururlanmıştım. Bıyık altından da için için gülüyordum tabii bu trajikomik duruma.
Nezarethaneden içeri girer girmez, ardımdan, açılır-kapanır gözlü kapı kapanmış, iki adım atar atmaz da karşımda mor nefteli bir askeri hazırolda beklerken bulmuştum. Sonrasında tanıştığım ve bu olağanüstü önlemlerden korkmaması gerektiğine ikna ettiğim bu arkadaşın basit bir disiplin suçu nedeniyle orada olduğunu öğrenmiştim.
Sabahın ilk ışıkları ve mercimek çorbası sonrası nezarethane dışında hareketlilikler olduğunu, dışarıdan gelen telaşlı seslerden anlamıştık. Bir kaç saniye sonra, nezarethane kapısının açılır-kapanır bölümünden adım anons edildi. Derhal yakınına gelerek kısa künye verdim. Ana kapı açılmadan o küçük pencerede kır saçlı bir yüz belirdi. İsmimi zikrederek “O, sen misin” dedi, hazırolda bekleyen bana. “Evet, komutanım” dedim. “Lafı dolandırmayacağım, direkt soracağım; Türkiye Komünist Partisi üyesi misin?” dedi, tane tane… “Hayır, komutanım, ben DİSK’e bağlı T.Maden-İş Sendikası üyesi, Oyak-Renault Fabrikası’nda çalışan bir işçiydim” dedim. “Senin hakkında TKP üyesi olduğun ve Bursa Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmen için bir yazı var üst makamlardan” dedi. “Bir yanlışlık olmalı komutanım, Emniyet Müdürlüğü doğru bir yer değil, ben askerim sizin inisiyatifinizde gözetim altında ilgili savcılıklara yönlendirmenizi talep ediyorum” dedim. “Üzgünüm oğlum, yarın Bursa’ya gidiyorsun, yapabileceğim bir şey yok”, “Rahat!” dedi. Konuştuğum kişi Tümgeneral, Tümen Komutanı idi.
Su basmanı seviyesi altındaki koğuşumuzun ancak ilk kattaki ranzasının ayaklarına basarak uzanılabilindiği üç-dört penceresi vardı. Bu penceredeki ziyaret trafiği çok hızlıydı ve herkes yardımcı olmak istiyordu. İçlerinde tanıdıklarım da vardı tabii fazlasıyla... Sonrasında Bursa Emniyet Müdürlüğü işkencehanesinde, orada yazdığım ve güvendiğim birine emanet ettiğimi düşündüğüm masum “aman” yazısının ne anlama geldiğinin sorulması, derinden sarsmıştı genç benliğimi.
Yazının içeriğinde; “Ben gözaltına alındım abla, arkamı bırakmayın, takip edin. Bursa Emniyeti’ne götüreceklermiş, hiç param da yok. Sevgilerimle...”
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci2014 sonrası ülkenin tüm ayarları bozuldu 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolMHP umut olabilir mi? 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMahkeme kararından bir parti ve bir iktidar çıkabilir 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKülliye ve mirasta eşit paylaşım… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKurultay kararı öncesi CHP… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİOtoriterlik ve Medya 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2021
16.06.2021
18.04.2021
5.09.2020
2.02.2020
10.12.2019
20.12.2018
18.09.2018
9.02.2018