Ömer Ahmet ÖZEREN
Evimizdeki dökme çiniden yapılmış çeşme, oturduğumuz oda çıkışındaki bahçe kapısının içinde kalmıştı; koridor bitimindeki kısmı ahşap malzemeyle kapattıktan sonra. Öncesinde odadan çıkar çıkmaz kucaklaşırdık doğayla. Kışın karla buluşurduk attığımız adımda, yazın mis gibi gül kokularıyla. Yani mevsimlerin rengi işlerdi yüreğimize her kapı açıldığında.
Güne kaygısızca uyandığımız o sabahlar, uyku mahmurluğundan eser kalmazdı; Uludağ’ın ham suyu yüzümüze değdiğinde. “Su katılmamış suydu” Devrengeç’ten gelen o eşsiz memba. Yazık ki yıllardır artık ovadaki yer altı suları eşlik eder oldu o emsalsiz “tat”a. Yetmez oldu zamanla, plansızca artan bu nüfusa.
Yoğun göç sonucu oluşan hep göz yumulan bu kaçak ve çarpık varoşlar; oy deposu olarak görme anlayışından vazgeçmeyen sistem kapkaççısı bezirgânlar için hala aynı anlamı taşımaya devam ediyor zira…
...
Bahçedeki şimşirler ayva, nar ağacı ve gülleri içine alan bir düzende zenginliğin tek sahibi gibiydiler. Ayva ağacının bereket dolu dalları her yıl komşumuz İbrahim Amca’nın çatısı için sorun olurdu. Ve yine elbirliğiyle defedilen bu sorun sonucu toplanan ayvalar, paylaşılarak kaşıkla yeme ziyafetlerinin yanı sıra reçel olarak da değerlendirilirdi tabi.
…
Gürültüler üzerine uyanarak dikildiğim yatağın sağında yeni diktiğim kavak fidanlarına bakan bir pencere, tam karşımda dantel işlemeli perde ardından gördüğüm ise pervasız bir koşturmaca. Öyle ki 24.00-08.00 çalışan ben göz ardı edilmiştim. Meğer Annem ile kardeş çocukları olan Sebahat Teyzemler ve Babam tarafından kardeş çocukları Hikmet Halam ile Nejat Eniştem yemeğe geleceklermiş.
İki eniştem de son derece sosyaller. Biri -Nejat Eniştem- Türk Hava Yolları’ndan emekli kaptan pilot, diğeri -Burhan Eniştem- Merinos Fabrikası’nda yönetici iken emekli ve o zamanlar Sifaş Fabrikası’nda İç Hizmetler Şefi olarak çalışıyor. İçki masası kültürleri de oldukça iyi tabii. Babam ise kırk yılda bir içen insan.
-Hiç unutmam aynı yılın bir aybaşı maaş aldığımda “Bana bir ufak rakı alırsın artık” demişti. Nasıl mutluluk bilen bilir koşarak zevkle almıştım. Bilip bildiğim oydu içtiği.-
Masanın panoramik köşesinde oturuyor olmam herkesi eşite yakın izlememe de fırsat veriyordu.
Saatler ilerledikçe, kadehler devrildikçe konu başlıkları değişti. Hedef bendim. Yönelttikleri tüm sorulara verdiğim olgun, mantıklı ve kabul görür yanıtların uzaması sonucu servisimi kaçırmıştım.
Bunu ifade ettiğimde iki eniştem de kibarca birbirlerine girmişlerdi beni kendi araçlarıyla fabrikaya bırakmak için.
Ve hiç bu kadar “kıs kıs” gülmeyi düşünmemiştim.
Keşke gülseymişim…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci2014 sonrası ülkenin tüm ayarları bozuldu 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolMHP umut olabilir mi? 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMahkeme kararından bir parti ve bir iktidar çıkabilir 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKülliye ve mirasta eşit paylaşım… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKurultay kararı öncesi CHP… 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİOtoriterlik ve Medya 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
halit ayarcı
Ben Kapkınerin yazının başında Dostoyevskinin kınanamayacağından bahsettiği bölüme değinmek istiyorum. " Bu konuda Dostoyevski kınanamaz; İslam’ı, Kur’an’ı bilmiyor diye. Bir Hıristiyan ortamında, Rusya’da yetişmiştir ve eline ne verilmişse onu bilmektedir." E o zaman çinliler de kınanamaz, hintliler de kınanamaz, amerikalılar da kınanamaz. e peki kim kınanabilir? Müslüman toplumuna doğmuş olanlar. Peki nereye doğacağına hangi insan karar verebiliyor? Nasıl bir adalet bu şimdi?
murat kapkıner
Halit sen illa birilerini kınamak zorunda mısın.
murat kapkıner
Halit sen illa birilerini kınamak zorunda mısın.