Sezin ÖNEY
Sonunda, Ortadoğu’nun en güçlü iki ordusunu karşı karşıya getiren savaşın ilk adımı gerçekleşti: İran, İsrail’e saldırdı.
İsrail, Hamas ve Hizbullah başta olmak üzere, devlet dışı aktörlerin füze saldırılarına sıklıkla maruz kaldı. 1991’de Irak’ın o dönemki devlet başkanı Saddam Hüseyin, İsrail’e düzinelerce Scud füzesi atmıştı. Tel Aviv ve Hayfa’yı hedef alan bu füze saldırısının ardında yatan neden, Irak-ABD’nin savaşta olmasıydı. Buna karşılık, ABD’nin o dönemki başkanı George Bush, Yitzhak Rabin’i Irak’ın saldırısına karşılık vermemeye ikna etmişti.
İran’ın İsrail’den yaklaşık 4 kat daha fazla aktif olarak silah altında askeri var: İsrail Ordusu, yaklaşık 170 bin askere sahip; İran ise 700 bine yakın. İran’ın kara ve deniz gücü; İsrail’in ise, hava gücü kuvvetli.
İran saldırısının anatomisi
İran’ın saldırısının, “göstermelik” olduğunu öne sürenler var. Buna en büyük sebep olarak da, İran’ın saldırının gerçekleşeceği bilgisini, bölge ülkelerine doğrudan ve hatta diplomatik ilişkilerin olmadığı ABD’ye arka kapı kanallardan bildirmesi.
Oysa İran, “kontrollü zarar vermeyi” amaçlayan aynı yöntemi daha önce izlemişti: 2020’de Donald Trump’ın başkanlığı döneminde Devrim Muhafızları’nın İran için efsanevi kabul edilen komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden sonra yaptığı misillemeninkiyle bire bir aynı. Süleymani’nin 3 Ocak’ta öldürülmesinin ardından, nasıl bir misillime yapacağının sinyallerini önceden vermişti. Ardından da, 8 Ocak’ta Batı ve Kuzey Irak’taki ABD üslerine 16 balistik füze ile saldırdı.
İran’ın İsrail’e saldırısı, askeri olarak Ukrayna’da Rusya’nın defalarca kullandığı taktiklere göre şekillendirilmişti. Öncelikle, çok sayıda İnsansız Hava Aracı’nın (İHA) hedeflere doğru yola çıktı. Dalgalar halinde hedeflerine yollanan İHA’ların yaklaşık 2 bin kilometrelik yolculukları, saatler alacaktı. Onların İsrail, hava sahasına gireceği zaman hesaplanarak; yatay bir seyir izleyen ve İHA’lara göre çok daha hızlı seyir füzeleri (Cruise’lar) ve son olarak da dakikalar içinde hedefini vuran, çok daha yükseklere tırmanarak eliptik bir uçuş yapan balistik füzeler ateşlendi.
Bu taktiğin amacı, İHA’lar, seyir ve balistik füzelerinin tümünün aynı anda hedefe ulaşmasıydı: böylelikle de, karşı tarafın hava savunma sisteminin ambale olması ve savunmanın açık vermesi sağlanacaktı.
Aynı anda, İHA’lar ve seyir füzeleriyle ile karşı karşıya falan hava savunması (savaş uçakları ve yerden havaya füzesavarlar), bir de balistik füzelerle karşı karşıya kalınca hangisine karşılık vereceğini şaşırıyor. Böyelikle de, özellikle de balistik füzelerin bazıları hedeflerine ulaşması engellenemiyor.
Ukrayna’nın hava savunma sistemi, böylesi bir kombine saldırı karşısında ancak, balistik füzelere karşı maksimum yüzde 45 civarında başarı sağlayabiliyor. Hava sahasına yönelendirilen İHA+seyir füzelerinin yüzde 75’ini yok edebilirken; balistik füzelerin azını durdurabiliyor, imha edebiliyor.
İran’ın hesabı, İsrail’in hava savunma sisteminin Ukrayna’dan çok daha iyi durumda olduğu; ancak ne olursa olsun, en fazla yüzde 90 oranında başarı sağlayabileceği öngörüsüne dayanıyordu.
İran’ın saldırısının zarar vermesi nasıl engellendi?
İsrail saldırı için yollanan “kamikaze İHA’lar” Şahid’lere çok aşinayız: Ukrayna Savaşı’nda Rusya’nın İran’dan aldığı Şahid 136 ve daha küçük modeli Şahid 131’ler, enerji şebekeleri ve tahıl ambarları gibi stratejik hedefler kadar sivil alanları terörize etmek için de kullanılıyordu.
Şahid’ler çok yavaş uçuyor ve İsrail’e yaklaşmaları bile en az 5 saat aldı. İsrail Ordusu Sözcüsü Tuğgeneral Daniel Hagari’nin açıklamasına göre İran, saldırı için yaklaşık 170 İHA (Şahid-136) yolladı. Bazı kaynaklar, bu sayıyı 185 olarak gösteriyor. İHA’ların ötesinde, eş zamanlı bir askeri yoğunluk yaratacak şekilde, 30 Cruise füzesi (Sumar) ve çok daha da kritik şekilde, 120’ye yakın balistik füzeyi (Şahab 3) İsrail’deki hedeflere yönlendirdi.
İsrail Ordusu’nun iddiasına göre, bunların yüzde 99’u, İsrail hava sahasına hiç ulaşmadan yok edildi.
Yüzde 99’luk oran tam doğru olmasa bile, buna çok yakın düzeyde bir hava savunma başarısının olduğu çok bir zararın söz konusu olmamasından anlaşılıyor zaten.
İran’ın saldırıda kullandığı, toplamda 300 kadar İHA ve füzenin çoğunluğunun, daha hedefe doğru yoldayken yok edilmesini mümkün kılan üç faktör var:
ABD, İngiltere ve Fransa’nın hava savunmasına aktif katılımı
ABD ve İngiltere’nin, radar ve uydu istihbarat sistemleri ve hava kuvvetlerinin aktif katılımıyla İHA’ları yok etmesi, İsrail’in savunmasına büyük destek oldu. Buna, Fransa’nın da askeri gözlem ve devriye desteği de ekleyelim.
Bu noktada, İngiltere için Güney Kıbrıs’taki Ağrotur ve Dikelya (Akrotiri ve Dhekelia) Hava Üsleri’nin de vazgeçilmez hale geldiğini, Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF-Royal Air Force) uçaklarının buradan kalktığını hatırlatalım. İngiltere süreçte, Türk hava sahasını da kullandı.
“Dost” Arap ülkelerinin aktif biçimde İsrail’in savunmasına katılması
Ürdün’ün sadece hava sahasını İsrail, ABD ve Britanya savaş uçaklarına açması değil; kendisinin de, hava kuvvetleriyle aktif biçimde savunmaya katılması denklemi, İsrail’in lehine değiştirdi.
Ürdün’ün yanısıra, Suudi Arabistan’ın da arka planda 13 Nisan’ı 14’üne bağlayan gece, 5 saat süren saldırı boyunca boyunca aktif biçimde İsrail’in savunmasına katıldığı öne sürülmüştü. Suudi Arabistan’ın ötesinde, diğer Körfez ülkeleri de, İran’ın saldırısının savuşturulmasında önemli rol üstlendiler. Katar, kendi askeri üsleri ve ülkedeki ABD üslerindeki radar sistemleri ve diğer istihbarat üniteleri vasıtasıyla saldırının gelişimi ile ilgili an be an bilgi paylaşımına destek oldu. Keza, Birleşik Arap Emirlikleri’nin de benzer bir rol üstlendiği bildiriliyor.
Kuzey Irak’ta başta Erbil’deki olmak üzere ABD güçlerinin konuşlandığı üsler de, aktif biçimde hava savunmasına destek verdi.
Tüm bu tablo şunu gösteriyor: İsrail ve bölgenin “dost” Arap ülkeleri ile bölgedeki kendi üsleri arasında ABD yıllardır askeri bir ağ ve istihbarat ağı oluşturmaya çalışıyordu. İran’ın saldırısı nedeniyle, hayata hiçbir zaman tam geçmemiş bu projede hızla uygulamaya sokuldu. Ve başarıyla çalıştı da…
Bahsettiklerimizle ilgili bilgiler, dünya basını tarafından da teyitlenerek yayınlanmaya başladı. En başta, saldırının ertesinde The Economist şöyle yazdı: “Suudi Arabistan da dahil olmak üzere Körfez ülkeleri, Batılı hava savunma sistemlerine, gözetleme ve yakıt ikmali uçaklarına ev sahipliği yaptıkları için dolaylı ve hayati bir rol oynadılar”. Ardından, Wall Street Journal ve Financial Times ile İsrail basınında da, Arap ülkeleri ile İsrail’in İran’ın saldırısı sürecindeki askeri işbirliğini detaylandıran haberler yayınlandı. 15 Nisan’da Kraliyet Ailesi’ne yakın bir internet sitesinden de bu konuda doğrulama geldi.
İsrail’in kendi savunma sistemlerinin başarıları
İsrail’in kendi hava savunma sisteminin gerçekten de dünyanın en iyisi olduğu tezinin test edilip onaylanması. Sadece Demir Kubbe (Iron Dome) değil; Davut’un Sapanı (David’s Sling), Ok 2 ve Ok 3 (Arrow 2 ve Arrow 3) hava savunma sistemleriyle, füze saldırılarına karşı yüzde 97-98 oranında başarı sağlaması dikkat çekici. Arrow 3’ün üstünlüğü balistik füzeleri, atmosferin son katmanı olan, yerden 10 bin kilometre yüksekteki ekzosferde vurabilmesi.
Son kertede, en stratejik hedef olan F-35’ler filosunun konuşlu olduğu Nevatim Hava Üssü’nün isabet almasına karşılık, üssün operasyonalliğine zarar verecek bir durum yaşanmadı.
Aynı boyutta güç kullanansa ve beş saat süren saldırıda olduğu gibi, 200’e yakın İnsansız Hava Aracı, 30 kadar seyir füzesi ve 120’den fazla balistik füze ile bir atak gerçekleştirse; ama tüm bu silahların İsrail’in sınırlarına eş zamanlı yaklaşabileceği bir senkronizasyonu hedeflese, İsrail ve ortak hava savunması gerçekleştiren ülkelerin çok daha zorlanmasına neden olurlardı.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024