Sezin ÖNEY
Barış, savaşın tersi değil.
Barış, bir “ideal” ve ulaşması da hiç kolay değil.
Bir nevi, “sonsuz aşk” gibi, her gün emek verilmesi gereken bir ideal barış da...
Bugün, “Erdoğan ve Öcalan”, “AKP-PKK” kutuplarıyla kurulan, şipşak barış denklemleri de biraz trajik geliyor bana.
Daha düne kadar birbirinden sert ve barış karşıtı sözler sarf eden (veya tersine, konuyla ilgili ağzını bıçak açmayan) AKP bakanları, milletvekillerinin, birbiri ardına “cesur, daha cesur” ve “barışçı, daha barışçı” açıklamalar yapmak için birbirleriyle yarışması da biraz trajik geliyor bana.
Üç gün önce, barış yanlısı konuşanlar “kara propaganda” yapıyordu.
Bugünse, “barış sürecine iyimser bakmayanlar”...
Bazen, Türkiye kamuoyu olarak, kurbağa gibi oraya zıpla buraya zıpla diye oynatılan zavallılar mıyız diye düşünmeden edemiyorum.
Uluslararası Kriz Grubu’nun verdiği “rakamlara” göre, Haziran 2011’den bu yana, 870 kişi çatışmalar, patlamalar; kısacası bu sorun nedeniyle yaşamını kaybetti.
Yani, İspanya’da Bask Sorunu’nu nedeniyle, son yarım yüzyılda hayatını kaybeden insan sayısı kadar kişi, bir yılda yok edildi gitti.
Ki, bu sayıya; Uludere’de öldürülen 34 insan dâhil değil...
Geçen yaz, “barış” için çok daha elverişli bir zamandı; uluslararası gelişmeler bakımından, Arap Baharı’nın bölgede yaratacağı dinamiğin, insan hakları kanalından tüm bölgeyi dönüştürebileceği, olumlu ve yapıcı bir güce çevrilmesi bakımından.
Bugün, Türkiye’nin ezelî kâbusu, “Kürdistan’ın” kurulması konusunda Irak’ta zaten bozuk seyreden iç dengelerin tam bir savruluşa girmesi, Suriye’de bir senede 60 bin insanın can vermesi, İran’ın kaderinin belirleneceği nihai dönemece hızla yaklaşılması sözkonusu.
Rusya, Akdeniz ve Karadeniz’de gelmiş geçmiş en büyük tatbikatlarından birine hazırlanıyor.
Türkiye’de, Patriotlar yerlerini güney sınırından “dış düşmanlara doğru” sivrilerek alıyor.
Son bir haftanın haberlerini şöyle bir tarayınca, şu başlıklara ne demeli.
“ABD’den Türkiye’ye gönderilmesi karara bağlanan bir başka silah da Sidewinder-II füzeleri oldu. Bu doğrultuda Washington yönetimi, Türkiye’nin talep ettiği 117 füzenin satışına onay verdi. Havadan havaya vuruş gücü son derece etkili olan bu füzelerin toplam maliyetinin 140 milyon dolara ulaşacağı ve Türk F-16’larına monte edileceği öğrenildi”...
“Türkiye’nin 2013 yılında hızlanması öngörülen çok önemli bir başka proje de ulusal füze kalkanı sistemi. Hâlihazırda ihale süreci devam eden sistem kapsamında ABD’nin Patriot, Rusya’nın S-400, Çin’in FD-2000 ve Fransa-İtalya ortaklığının Eurosam Samp-T modelleri yarışıyor... Suriye sınırına yerleştirilecek dört sistemin toplam maliyeti dört milyar doları bulacak.”
“Geçen yıl Göktürk-2 Gözlem Uydusu’nun fırlatılması, Milli Helikopter ATAK ve Milli Tank Altay, savunma sanayiinde atılan önemli adımlar oldu. Türkiye’nin deniz gücünü ‘küresel’ seviyeye çıkaracak en önemli atılım ise ‘Milli Uçak Gemisi’ projesi olacak. Bugünkü Savunma Sanayii İcra Komitesi’nde, gemiyi yapacak şirket belirlenecek. ‘Yüzen karargâh’ta 180 metrelik pist olacak. 12 uçağı taşıyacak, üç milyar dolara mal olacak.”
Sadece bu haberde geçen kabaca maliyetleri verilen savunma harcanmaları, sizin onayınız olmadan, sizden alınan paralarla, sizin adınıza insan öldürmek için yapılıyor Sayın Türkiye Vatandaşları.
Diyecekler ki, “biz Norveç değiliz, çevremiz düşmanlarla çevrili”...
Bir şunu düşünelim “çılgın proje” olarak... Türkiye, son 10 yılda, Avrupa’nın bir parçası olarak, Avrupa Birliği’nin inatçı bir muhatabı, bölgenin güvercini olarak kendini kurgulasa, iç ve dış politikada sadece insan hakları eksenli bir anlayış geliştirse, daha mı az güvende olacaktı?
Soğuk Savaş döneminden kalan “devletlerin tepişmesi” anlayışı, “iç ve dış düşmanlara karşı silahlanma, tetikte olma, devletin ne gereği varsa yapması” söylemleriyle, nereye geldik peki?
Türkiye, geçen yüzyıldan arta kalan, köhne bir “devletlerin çatışması” senaryosunun, silahlara para gömen bir figüranı olmuşken, “insan” odaklı yeni bir dünya ve iç politika anlayışı oluşturmadan, barışı ancak rüyasında görür.
Türkiye, Avrupalılığıyla hesaplaşamadan Kürt meselesini de çözemez. Yani, Türkiye’nin, AB ötesinde, Avrupa coğrafyasına ait bir dokusu olduğunu, Batı kompleksinin gereksizliğini anlaması gerek, gerçekten demokratikleşebilmesi ve dolayısıyla “barışa” kavuşabilmesi için.
“Avrupa çok muhteşem” gibi, Batıcı bir yaklaşım ileri sürmüyorum.
Ancak, Türkiye’de Batı kompleksi, bir üstünlük/aşağılık kompleksi ikilemi içinde. Bu da, “Batı’nın yarattığı sömürü düzeninin aracı” görülen, insan hakları, birey hak ve özgürlüklerinin paspas edilmesini de beraberinde getiriyor. “Büyük devlet” olmanın yolunun da “ezmek”, “silahlanmak” gibi demode politikalardan geçtiğinin varsayılmasına neden oluyor. Oysa, insan haklarının özünde evrensel temel değerler var.
Barışın yolu da, sadece “insandan” geçiyor.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024