Sezin ÖNEY
Türkiye’de iç politika odaklı bir yaz mevsimini geride bırakırken; IŞİD, arada belirip kaybolan haberler dışında, pek de önde gelen bir gündem konusu olmadı açıkçası... Başka memleketlerdeki akademisyenlerin, düşünce kuruluşlarının, gazetecilerin ürettiklerine bakınca, bizdeki çalışmalar hem sayıca çok az, hem de, ne yazık ki, içerik kalitesi olarak uluslararası örneklerinin çok gerisinde ve yeni bir katkı/ boyut sunmaktan çok uzak. Bu da çok normal aslında; Türkiye’de IŞİD konusunun vahametine henüz, ne devlet kaynaklarını ne de, “düşünce üreten” kaynakları (medya, akademi, düşünce kuruluşları) yönetenlerin çoğunluğunca varılmış değil. Kaynak ayrılmayınca, sistematik- analitik bir düşünce üretimi oluşmayınca da, arada bir “şok haber” çıkıyor manşetlere, sonra unutulup gidiliyor.
Forbesdergisine göre IŞİD, günde 1 milyon dolar kârı olan bir örgüt. Gelirden bahsetmiyoruz; net kârdan söz ediyoruz. Petrol parasından...
Hindistan’da üç genç mühendisin IŞİD’e katılması olay olmuştu. “Doğu’nun Batılı hayalini” gerçekleştirerek, seçkin okullarda okuyan ve “mühendis” çıkan, “çevresi duvarlarla çevrili sitelerde” yaşayan gençlerin, nasıl olup da, yaşamlarını ortaya koyarak, böylesi acımasız bir örgüte katıldığı anlaşılamıyordu. Hindistan’dakine benzer bir kaygıyı, önceden Tunuslu bir arkadaşımdan da duymuştum. Ülkesinde, her kesimden gençlerin, Suriye ve Irak’a savaşmaya gitmesinden duyduğu endişeyi anlatmıştı. Bu gençlerin IŞİD militanı olduğu, ancak cenazeleri Tunus’a dönünce anlaşılabiliyordu.
Bugünlerde, gazeteci James Foley’in IŞİD tarafından öldürülmesinin son derece görsel ve irkiltici fotoğrafları, sosyal medyada sıkça paylaşılıyor. Foley’in öldürülmesi ve infaz görüntüleri, sembolik olarak “Doğu” ve “Batı” fay hatlarında bir depreme neden oldu.
Oysa, IŞİD’in, “ilk kafa kesme” vukuatı değil bu... Coğrafyanın da, “kafa kesmeye” çok yabancı olduğu söylenemez. Sadece ağustosta, Suudi Arabistan’da 19 kişi kafası kesilerek idam edildi.
“Batı” ile “Doğu” olarak adlandırılan ve birbirine zıt kutuplar olarak konumlandırılmış “iki dünya” olduğuna yönelik kavramsallaştırmanın tarihe karışması gerekirdi çoktan... Ne var ki, Doğu-Batı çatışması, sürekli kendini yeni şekillerde üretmeye devam ediyor.
Bu kavramların coğrafyası ötesinde bazı gerçeklikler var; insan haklarını öncelik olarak görmeyen, buna karşı maddi zenginliğe tapınan kitleler, dünyanın her yerinde mevcut. Türkiye de, ilkeler ve değerler olarak “maddiyatı” önemseyen ve insan haklarını, “tali” gören bir yönelimde...
Bazıları için dindar, bazıları için demokrat, bazıları için de “elit” gözükmeye çalışarak kendini “yüceltme çabası”, aslında ilkesizlikleri perdeleyen bir paravan.
Geçen ocakta, IŞİD’e katılmak üzere yola çıkacak Britanya vatandaşı, Muhammed Nahin Ahmed ve Yusuf Sarvar, ülkelerinde yakalandıklarında enteresan bir gerçek ortaya çıktı. İnternet ısmarladıkları “rehber eserler”, “Aptallar için Kur’an” ve “Aptallar için İslamiyet” kitaplarıydı.
“SAMİMİ” OLANA DEĞER VERİLSE...
Amberin Zamanve Ceyda Karan’a karşı bir linç kampanyasına tanık olmazdık. Amberin ve Ceyda, iki kadın gazeteci olarak, doğru bildiklerini, düşündüklerini dile getirdikleri için hiçbir erkek meslektaşlarının maruz kalmadığı, kalmayacağı derecede ağır hakaretlere uğradılar. Yalnız erkekler de, “suçlu” değil; bu coğrafyada, kadınlar da, en az erkekler kadar saldırgan ve şiddet düşkünü olabiliyor. Kadınlar da, hemcinslerine, “namus”, “kadınlık” üzerinden hakaret edebiliyorlar. Çünkü, egemen düzeni, aynı zamanda “nüfuzdan” ve “güçten istifade edilen” bir asalaklık düzeni.
Amberin ve Ceyda da, gerçekten bağımsız, yalnız başlarına, kimseye dayanmadan güçlü durdukları için özellikle hedefler... Hem kadın, hem erkeklerin hedefindeler... Onur ve gurur kavramlarını kendi hayatında yaşayamayanların, nefret objeleri olarak saldırıya uğruyorlar; çünkü o insanlara, kendi eksikliklerini ve düşkünlüklerini gösteren bir ayna tutuyorlar. O aynadan yansıyan çirkinliği de, maddiyatın hiçbir boyası, yalan dolanlar üzerine kurulu düzenlerin maskeleri de gizleyemiyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Olağanüstü koşullardan çıkış
3.02.2025 - Lucifer etkisi: Can ve cam kırıkları
29.01.2025 - Çanlar kimin için çalıyor?
17.01.2025 - ABD seçimleri: Neden böyle oldu?
7.11.2024 - Şahinlerin barışı
6.11.2024 - Bu 'süreç' neyin süreci?
24.10.2024 - Dönüm noktası bir ziyaret
27.06.2024 - Meksika’nın ilk kadın başkanı çetelere karşı
7.06.2024 - Siyasi cinayetler: Slovakya’dan Türkiye’ye
26.05.2024 - Etki Ajanlığı Yasaları: Ne, nerede, nasıl?
20.05.2024
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Batinin Rusyanin dislerini sokme plani gercektir Sayin yazar. ABD ve AB icin en buyuk dusman Rusyadir. Oyle olmasa idi Rusyayi ABye ve Natoya alirlardi. Ukraynayi ABye alip Rusyaya darbe vurmak istediler. Bunu yaparken Rusyanin buna seyirci kalmayacagini ve Ukraynada ic savas cikacagini biliyorlardi. Simdi de ambargo koydular ve Rusyanin ekonomisini cokertmeye calisiyorlar. Rusya, hakli olarak kendisini kusatilmis hissediyor. Silahlanmaya hiz verecektir. Zaten binlerce nukleer baslikli fuzesi var. Butun bunlar ABD ile Rusya arasinda yeni bir soguk savasin basladigina isarettir.