Sezin ÖNEY
Bu toprakların entrikalar dolu mitolojik hikâyeleri meşhur; kapalı kapılar ardında dönen dolaplara coğrafya olarak çok aşinayız.
Yunan mitolojinin efsanevi karakterlerindenCassandra, Troya Savaşı’nın felaketini seziyordu.
Geleceği öngörebilmek de, bu mitolojik karakterin hem kaderi, hem de yaşamını gölgeleyen kederi de olmuştu.
Cassandra’ya geleceği görebilme yeteneği armağan edilmişti. Ancak Cassandra, kehanet yeteneğine bir de lanet eklemişti; kimse, gelecekle ilgili öngörülerine inanmayacaktı. Dahası, Cassandra’nın kendisi de, geleceği değiştirecek hiçbir şey yapamayacaktı.
Bugünlerde, Newroz’un kutlandığı zamanlarda, daha önceki yıllarda, Kürt Sorunu’nda “mutlu son” için çabalar üzerine yazmak isterdim. Toplum olarak, ne Kürt Sorunu, ne de başka bir demokrasi açığı meselesini yaşayacağımız zamanlardan bahsetmek…
Bu anlarda tonlarca odunla Newroz Ateşi, Diyarbakır/ Amed’de harlanırken, benim gibi, uzaklardan yazan birinin, toplumsal barış veya Kürt Sorunu ile ne düşündüğünün hiçbir önemi yok.
Ben veya Kürt Sorunu hakkında kafa yormuş, daha da fenası kimse yazmazken yazmış, kimse savunmazken savunmuşların da ehemmiyeti sıfırlandı. Barış veya Kürt Sorunu’nda düşünülmeyeni düşünecek, söylenmeyeni söyleyebilecek; güçlü aktörlerin, kimi zamanda birbiriyle çatışan veya çelişen söylemleri dışında bir fikri savunabilecek kişilerin, kamuoyu önünde söz söylemesine izin verilmiyor.
Giderek hepimiz artan biçimde, güçlü aktörlerce ağızlarımıza verilen repliklerle, aynı fikirler ve hattâ bazen de, aynı cümleleri tekrarlıyoruz. Liderlerin sundukları ötesinde fikir, slogan, gelecek tasavvuru üretemiyoruz.
Bu ortamdan da, çatışmasızlık çıkar çıkmasına… Ama barış çıkmaz.
Giderek artan bir toplumsal kutuplaşma ile birbirinden nefret eden, bu kesimlerin birbirlerine karşı bastıramadıkları öfke duygularını, en tepeden dengelermiş gibi görünen ve bunu da, bir yandan “kardeşlik söylemi”, bir yandan da baskıyla ve şiddetle gerçekleştiren bir iktidar çıkar bu ortamdan…
Zaten de öyle oluyor; sadece kendi çevremize bakarak, kendi tribünlerimizdeki dalgalanmalara odaklanarak, seçimlerde ne olacağını öngöremeyiz.
Matematiksel hesaplardan, gerçekten güvenilir kamuoyu yoklamalarına, Ankara’da iktidar çevrelerinde gözlemlenebilen güvene, bu seçimlerden beklenen şimdiden belli bir sonuç var; ben bunu seziyor ve izliyorum.
O sonuç da, AKP’nin hiç güç kaybetmediği, tam tersine HDP’nin baraj altı kalmasıyla, daha da güçlendiği bir senaryonun ipuçlarını veriyor.
Bakkal hesabı ile “Cumhurbaşkanlığı seçimleri oy oranı, artı yurtdışı oylar artı Selahattin Demirtaş sempatisi”, yüzde 15’lere varan oy oranlarının gerçekliği olduğunu, ben sayılar üzerinden göremiyorum.
Ama kesinlikle kaybetmeyeceğine emin ve buna göre programlanmış bir devlet yapısını gözlerim önümde, açık seçik görüyorum.
Elbette, Slovenya’da Miro Cerar adlı işadamının partisinin, kurulduktan sadece bir ay içinde iktidara gelmesi gibi örnekler var; ama bu gibi, büyük oy kaymaları, tam demokrasinin hâkim olduğu ortamlar dışında mümkün oluyor.
Rusya’dan Irak’a, Suriye’ye İran’a, “seçimlerin yapıldığı” bir coğrafyadayız; o zaman bu ülkeler neden demokrasi değiller?
Bugünlerde, iktidarın en tepesinin konuşmalarını dinlerseniz, AKP’nin “çerçevelediği biçimiyle gerçeklerin”, “yaratılan gerçekliğin”, kendi içinde bir tutarlılık çizgisi tutturduğu ve “bu gerçeğe açık kulakların” algısında yeniden tutmaya başlayan bir mayası olduğuna şahit olursunuz.
Yeni bir gerçeklik kurgulanıyor ve bu gerçekliğin “gerçek” olmasına lüzum da yok.
Kurulan gerçekliğe inanan, liderine kulak veren, hayatını ekranlardan bazı bazı yansıyan baskı olaylarından uzak geçiren, yaşadığı sıkıntıların sorumluluğunu başkalarına atfeden (atfetmesi sağlanan) için sorun yok. Düzeni bozmaya gerek de…
Cassandra olduğum iddiasında değilim, ama bir siyaset bilimci olarak; Erdoğan’ın hayatının seçimlerine gittiğini ve şansa bırakmayacağı zafer ertesi, başkanlık sistemini yüzde 50’yi aşan destekle geçirebileceğini öngörüyorum.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024