Sezin ÖNEY
Bir süredir, Siyaset Bilimi’nde bir çalışma metodu, bir düşünce sistematiği olarak Süreç İzleme (Process Tracing) üzerine çalışıyorum. Metot, düşünme sistemi önemli; Türkiye’de hemen hepimiz siyasi yorumcuyuz malum. Hepimizin öngörüleri var, bazılarımızın öngörülerle beraber bilgileri de. Herkes her şeyi bilemeyeceğine göre, bilgileri olanların, belli konularda uzmanlaşması beklenir. Ve uzmanlık alanları dışında da, sürekli her konuda yorum üretmemeleri…
Ama böyle olmuyor; kamuoyunun ortak alanında sıklıkla boy gösteren birçok yorumcu, her an her konuda sürekli konuşuyor, yazıyor. Müthiş bir enformasyon bombardımanı altındayız Türkiye kamuoyu olarak. Bu “fikir bolluğu” arasında, bazı kalıplar sürekli tekrarlanarak sonunda kendi gerçekliğini oluşturuyor. Hiçbir somut veri tarafından desteklenmemeleri, açıkça gözlenebilecek güvenilir ve başkalarını da ikna edebilecek kanıtlara, başkaları tarafından da tekrarlanabilir deneylerle doğrulanan sebep sonuç ilişkilerine dayanmadıkları halde, popülerleşiveriyor bazı görüşler.
Şimdi, bir süreci izleyelim.
Vaka şu; 7 Haziran seçim günü. Şu veya beklenmedik bir sonuç ortaya çıktı; iki parti sürpriz yaşadı. AKP, oy oranındaki düşüşle beraber, parlamento çoğunluğunu da kaybetti. HDP, aldığı siyasi riskin oylarını katlayan bir kazanımla geri döndüğünü gördü. Bunun ötesinde, 24. Dönem Meclisi muhalefeti partileri, seçim kampanyası boyunca, dinamik bir takım oyunu sergilediler. Elbette, bunu bilinçli ve koordinasyon içinde yapmadılar; ama, farklı takımlar olarak, tek bir takıma karşı oynadılar. Üç takım, bir takımın kalesine gol saydırdı. Bu süreçte, ideolojileri, duruşları çok farklı olan üç muhalefet partisi, aynı konuları gündeme getirdi; iktidar partisini, aynı zayıf noktalarını ortak biçimde hedef alarak vurdu. Bu arada da, AKP de, kendi içindeki takım oyunu uyumunu yitirdi; kendi kalesine kendi de goller attı. 13 yıllık bir egemen parti iktidarından sonra, partilerin pencerelerinden bakarsak, ilk kez bu seçimlerden AKP mağlup ve muhalefet kendilerini “etkili aktörler” konumuna getiren zaferlerle çıktı.
Şimdi; 8 Haziran günü Türkiye’den bu manzaraya şahit olarak ayrılan birinin ve arada da ülke gündemini takip etmeyen birinin Ağustos’ta, bugünlerde dönmüş olduğunu varsayalım. “Ya, ne oldu da, AKP tüm politikayı yönlendiren parti olarak geri döndü, ‘hiçbir şekilde başlayamaz, kimse cesaret edemez’ denen çatışma süreci resmen patlak verdi, muhalefetin tüm aktörleri, iktidarı eleştirmek yerine birbirleriyle uğraşır oldu, seçim kampanyası döneminin iktidara karşı yönelttikleri iddiaların, yapacaklarını vadettiklerin hiçbirini değil yapmak, dile bile getiremez oldu” demez mi?
Ne oldu gerçekten?
İki ayda, algılarımız özenle yeniden biçimlendi. Türkiye medyası, siyaseti, toplumunun, politik kültürün tüm zaafları, takım oyununu yeniden kuran aktörlerce çok ustaca, zekice yönlendirildi.
Ankara’da politikayı oluşturan aktörlerin, bazılarının düşünceleri, yönelimleri hakkında bilgimiz ve izlenimimiz çok. Bazıları hakkında da hiç yok. Örneğin CHP içinde ne olup biterse, hiç filtrelenmemiş biçimde duyuyoruz. CHP’nin içinin akvaryum gibi izlenebilmesinde “kendi medyasının” olmaması ve partideki isimlerin kaynak olarak kullanılmaya hevesi de etkili.
Öte yandan, AKP hakkında, ancak AKP’nin hakkında bilmemizi istediklerini biliyoruz. “İçeriden bilgi” olarak gelenlerse, seçim sonrası, AKP’nin parti içinde artık etkili olmayan isimlerin yorumları oldu. Ama, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ne düşünüyor, ne planlıyor, nasıl bir koordinasyon içindeler hiç bilinemedi.
Sadece AKP’ye yakın medya ve yorumculara bakılarak spekülasyonlarda bulunuldu.
Seçimden bu yana “olan”; AKP’nin takım oyununu yeniden kurmasıdır. Muhalefetin kendisinin yayılmasına önayak olduğu, Cumhurbaşkanı Erdoğan için “kötü polis”, yani “sert ve hükümeti yönlendiren lider” imajı ile Başbakan Davutoğlu için “iyi polis”, yani “uzlaşmacı, kendi politikasını oluşturmaya çalışan lider” ikilemi de, AKP’yi destekleyen bir mekanizmaya dönüşüyor.
Bu muğlâklık, beklentiler yaratıyor; sahnenin ön planında, AKP gerçekten ne düşünüyor, ne hedefliyor soru işaretleri yaratıyor.
Arka planda da, Ankara bir saat gibi tıkır tıkır işliyor; gerçek arka kapı diplomasisi de, seçimler sonrası algıları yeniden kurgulayanlar arasında.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024