Sezin ÖNEY
Birkaç yıldır, Kıbrıs ile yakından ilgileniyorum. Friedrich Ebert Vakfı’nın bir araya getirdiği, Türkiyeli, Yunanlı ve Kıbrıs’ın iki tarafından gazetecilerin olduğu, düzenli biçimde görüşen bir ağın parçası haline geldim. Bu iki tesadüf sayesinde, daha önce, profesyonel düzeyde ilgi alanlarımdan biri olmayan Kıbrıs Meselesi’ne de balıklama dalmış oldum. Her zaman değil ama bazen bir konuya “yabancı” olmak, meselenin dışında yer alıp da sonradan içine adım atmak, algılarınızın daha açık olmasına; dolayısıyla da olası sürprizlerin ipuçlarına karşı da daha duyarlı olmanıza neden oluyor. Kıbrıs Meselesi’nin içinde yer alan ve bu konuyla yakından ilgilenen herkes, “çözümsüzlüğe” o kadar alışmış ki, denk geldiğim bakış açıları hep negatifti. Bense, Kıbrıs Sorunu ile yakından tanıştığım dönemin hemen ardına denk gelen, “çözüm süreci” konusunda hep iyimser oldum.
Evet, Kuzey Kıbrıs ile Güney Kıbrıs arasında 180 km uzunluğunda bir hat boyu uzanan kopukluk, Ada’da kendini o kadar “fiziksel” biçimde dışarı vuruyor ki, “birleşmiş bir Kıbrıs’ı” hayal etmek dahi zor.
Özellikle, ikiye bölünmüş başkent, Lefkoşa/Lefkosia/ Λευκωσία/Nicosia , tam içinden geçen kontrol noktalarıyla “ayrı gayrılığın” sembolü gibi. İki arada kalan Ledra/Lidras/Lokmacı Caddesi’nin bir kısmının bulunduğu, Birleşmiş Milletler kontrolündeki barikatlı bölgede, “savaşın”, çatışmalı geçmişin soluğunu insanın ensesinde hissettiriyor.
İki tarafta da, benim gibi 1974 Savaşı dönemini yaşamamış nesilden olanların sayısı giderek artıyor; yani iki tarafın Kıbrıslıları da artık, giderek “bölünmüşlükten başka bir hayatın deneyimine” sahip olmayanlar. Güney Kıbrıs’tan aktarılan deneyim ve araştırmalara göre, “beraber yaşamayı” hiç tanımamış olan nesiller, “ayrılığın” da doğal olduğunu düşünüyorlar. Kuzey Kıbrıs tarafından bakınca ise, yeni nesillerde, Türkiye bağımlı, uluslararası alanda tanınmayan bir “ülkede” yaşamanın getirdiği umutsuzluk var. Nisan 2004’te, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın adı verdiği, gerçekleşmesi için bütün karizmasını ortaya koyduğu ve Güney Kıbrıs’ın referandumda reddiyle Titanik gibi batan “çözüm süreci”nin hayaleti, hayal kırıklığı da hala Ada’nın üzerinde kara bulut gibi.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, ben bu seferki çözüm sürecinden umutlu oldum; çünkü tüm tarafların çözüme yönelik siyasi iradesi birleşeceğini öngördüm. Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’in siyasi iradeleri çözümün tam arkasında. Yunanistan’da sol Syriza hükümeti iktidarda ve Başbakan Aleksis Çipras, çözüme haleflerine göre çok daha esnek yaklaşabiliyor. Ama bence, daha da ilginç şekilde, Ankara, çözümü destekledi, destekleyecek de…
Baştan beri, Kıbrıs’ın iki tarafı ve Yunanistan’dan olan gazeteci dostlarımın, Ankara’nın sergileyeceği tutum konusunda hep kötümser olduğunu gözledim. Benim iyimser olduğum nokta da, tam burada başlıyordu. Benim iddiam, Ankara’nın, bu kez çözümden yana olacağı idi. Neden mi?
Bir kere, Kıbrıs Sorunu’nun çözümünü desteklemenin ekonomik ve dış politika getirileri var. Son dönemde, İsrail ile yakınlaşmanın da arka planında Kıbrıs’ın kader ve coğrafi düğümü olduğu yeni enerji koridorlarının ekonomik getirileri büyük olacak. Kaldı ki, Kürt Sorunu’nda “savaşmayı” seçen bir Ankara’nın, Kıbrıs’taki tutumunu örnek göstererek, uluslararası camiaya, “Bakın, aslında barış karşıtı değilim” deme şansı yükseliyor. Birleşik bir Kıbrıs’tan çıkacak çok “rant” var; veya diplomatik dille “kazan-kazan formulü işliyor” mu demeliyim.
Çözümün yaklaştığının bir kanıtı da, Türkiye semalarından “günübirlik hapis” ile gelip geçiveren Asil Nadir. Neden bu işadamı “şimdi” serbest kalıverdi? Kuzey Kıbrıs Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın da Nadir’i karşılayanlar arasında yer aldığını da düşününce, Ankara gerçekten çözümü destekliyor diyebiliriz herhalde.
1- Lefkoşa kentinin sırasıyla Türkçesi, Latin harfleri ve Yunanca alfabe ile yazılmış Rumcası, uluslararası adları.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024