Sezin ÖNEY
İznizle, ben Türkiyemiz’den yelken açıyorum.
Kafaca yani; birazcık da, Türkiye’den demir alıp başka dünyaları yazmanın zamanı geldi.
Tesadüfen Roma’da LUISS Guido Carli School of Government ve yedi İtalyan üniversitesinin oluşturduğu konsorsiyum Nova Universitas’ın, “Avrupa Birliği ve Ulusal Parlamentolar” adlı yaz seminerine gelip, Türkiye’nin fildişi kulesinden aşağı inince de, (artık Türkiye’yi ‘model’ olarak hiyerarşik biçimde üstlere bir yere konumlandırıyoruz ya fikren, farkında olarak veya olmayarak) ‘aşağıda’ koskoca bir dünya olduğunu anımsamış oldum.
Ki, Türkiye dışından da aslında uzak değilim gidiş geliş ve fikir olarak.
“Türkiye’de medya çok içe kapanık, dünyada sadece Türkiye varmış gibi yazılıp çiziliyor” derken eski bir dış haberci olarak; hatta Avrupa Birliği, Avrupa haberlerinin “Türkiye”, “İç Politika”, artık ne derseniz deyin, “içişleri” muamelesi görmesi gerektiğini söyler ve düşünürken, birden ben kendim, sadece Türkiye yazıp düşünen biri haline geldim.
Böyle de efsunlanıyoruz sanırım; Orhan Pamuk’un romanını “gezilebilir/görülebilir” kılan Masumiyet Müzesi’nde sergilenen “Safsa Çiçeği” çizimi aklıma geliyor. “Kendi kendine afyonlu bir iksir salgılayarak uykuya dalan” çiçek...
Bir safsa çiçeği gibi tatlı bir narkoz içinde uyuşarak içe dalıyoruz Türkiye sınırları dahilinde.
“Biz, bize benzeriz”.
Çocukluğumun, dünyadan yalıtılmış Türkiyesi’nden bu yana değişmeyen gerçek bu.
“Mare Nostrum” derken “Cosa Nostra’ya” nasıl düştük sorusu da, Türkiye’ye özgü değil sadece.
Ne demek mi bu soru?
Mare Nostrum, malum Can Yücel’in çok “güzel” şiiridir...
Her ne siyasi görüşten olursanız olun, Mare Nostrum, “Bizim Deniz”, insani bir şiirdir.
Kalbi bir dil oyunudur; çok genç insanların- ki yazarken ağlıyorum- öldürülmesine ağıttır.
Daha onlar hayatı anlayamadan.
Hayat da onları anlayamadan.
Biz, Mare Nostrum şiirinin özünde saklı, vicdan ve insan üzerinden, toplumsal bir dünya tasavvuru yaratmanın daha henüz yeni yeni dalgalarını, çalkantılarını yaşarken, Cosa Nostra zihniyetine teslim olduk.
Cosa Nostra, sadece İtalya’da Sicilya Mafyası’nın, “Bizim işimiz, bizim meselemiz, davamız” gibi kendini adlandırmasına verilen isim değil. Zaten, Sicilya Mafyası da 1980’lerin sonu ve 1990’larda, Gladio adını verdiğimiz paramiliter eli silahlı örgüt ve çevresinde gelişen devlet, iş dünyası, medya gibi geniş çaplı yolsuzluk ağının dağıtılması sürecinde, ciddi darbe almıştı. Tabii, sadece Gladio ile ilgili olarak değil, bu mevzudan ayrı bir dava sürecinde yürüyen yolsuzluk soruşturmaları Mani Pulite (Temiz Eller) de, Sicilya Mafyası’nın gücü baltalanmıştı.
Bugün, Türkiye’de Üçüncü Yargı Paketi ve uzun tutukluluk sürelerini tartışıyoruz ya, aslında İtalya’da da, Temiz Eller döneminden bu yana, zaman zaman alevlenerek süren, bir türlü küllenemeyen “41. Madde” tartışmaları var.
“L’articolo 41-bis della Legge del 26 luglio 1975, n. 354/Legge sull’ordinamento penitenziario”; bu havalı isimli kanun, tutukluluk koşullarını düzenliyor. 1975’te, Anni di Piombo, yani “Kurşun Yılları” esnasında, sol hareketlere atfedilen, sol hareketlerin de gerçekleştirdiği şiddet eylemlerini ‘bastırmakta’ kullanılan bir nevi sıkıyönetim kanunu. Gözaltı sürelerinden, avukatlarla görüşmelere, tecride, insan hakları prensiplerine, uluslararası yasal çerçevelere, normlara, uygulamalara ters düşen ne varsa, bu yasada var diye özet geçelim. Ki, Türkiye’deki sıkıyönetim, darbe mirası düzenlemeler nedeniyle, uzman olmayanlar da aşina bu tarz ceberut, hak ve özgürlükleri hiçe sayan kanunlara.
1992’de, halk kahramanı sayılabilecek ölçüde sevilen soruşturma hâkimi Giovanni Falcone’nin öldürülmesi ertesinde, bu kanunun kapsamı geliştirildi. “41 bis” olarak bu kanunun kapsama alanına, sadece ‘terörizm’ ve ‘toplumsal olaylar’ değil, “güvenlik ve düzenin tesisine ilişkin ciddi kaygılar” da girdi.
Sicilya Mafyası gibi “şiddet endüstrisi” diye anılan “şeytani” bir yapıya karşı, üstelik de, bu yapının, halk tarafından “temizliğin ve dürüstlüğün” simgesi bir “melek” bir hukukçuyu öldürmesi durumunda, “41bis” diye anılan bu eli maşalı kanunun kapsamının genişlemesi ve içeriğinin meşruiyetinin artması “normal” bir gelişme gibi yorumlanabilir.
Zaten 41bis değiştirilirken, gayet de mantıklı açıklamalar getirildi; Mafya üyelerinin “özel” tutukluluk koşullarının olmaması, diğer örgüt üyeleriyle temasa geçerek delil karartmaları gibi durumlara da yol açabilirdi mesela.
41bis, 2002’de “son kullanma tarihi” gelen, geçici bir maddeydi. 1992’de böyle öngörülmüştü. Tabii, 11 Eylül ve “İslamcı terör” de bahane oldu; bir de bakıyoruz ki, 1975’ten beri, İtalya’nın gerçeği. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları (mafya üyelerinin mahkemeye götürdükleri de dâhil) ve insan hakları örgütlerinin çabalarına rağmen hâlâ da öyle...
Mare Nostrum, ‘bizim deniz’, yani benim yorumumla, ortak toplumsal vicdandan, “düşmanına” benzemeye, “Cosa Nostra” ile mücadele ederken, tam da Cosa Nostra’nın kendisi olmanın İtalyanca meali bu.
Yazarlar
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024