Sezin ÖNEY
Büyük bir plan varmış meğer: Türkiye siyasetini yeniden dizayn etme planı.
Bu amacı güden tek bir taraf da yok: Siyaseti, normal işleyişine bırakmak yerine, dışarıdan müdahalelerle durumu kendi tasavvuruna göre yeniden şekillendirmek isteyen farklı farklı iktidar odakları var Türkiye’de.
Geçmişte, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden taraflar bu niyetteydi: Bakınız darbeler ve darbe girişimleri tarihimiz... Eskiden de sivil siyasette ortakları vardı hep elbette; bugün değişen tek şey, sivil siyasetteki ortakların çok daha fazla güçlenmesi. Ama yapısal durum aynı: Aktörler arasında kartlar yeniden dağıtıldı ve sivil ortakların eli güçlendi, güçleniyor o kadar... Belli aralıklarla siyasetin akışının değiştirilmesi için müdahale edilmesi pratiği ise aynen sürüyor.
Diğer bir deyişle:
Siyasete demokrasi dışı müdahale ile kırılma yaşatılmasının, artık Türkiye politika tarihinin “yol akışının doğal bir parçası”; siyaset biliminde, “path dependence”ın (izlek/patika bağımlılığının) bir parçası haline geldiği açık. 2016 Darbe Girişimi de, aynı izlek bağımlılığının bir parçasıydı. Şimdi de, siyaset akışına bırakılmıyor, benzer bir politikanın temsiliyet gücüne-popüler deyişiyle, “halkın iradesine” müdahale yapılıyor. Müdahaleyi gerçekleştiren taraflar ve destekleyenler, Türkiye tarihi boyunca hep değişmiş olabilir: Aktörleri (ve aktrisleri) çıkarın, hep aynı denklemin ve senaryonun farklı variyasyonlarının oynandığını göreceksiniz.
Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi ile başlayan “yeniden dizayn” süreci oldukça hızlı bir giriş yaptı: Hemen ardından HDP’nin kapatılmasına yönelik dava şimşek hızıyla sahaya sürüldü. Sırada, MHP’ye yeniden lider seçilen Devlet Bahçeli’nin de Kongre’de çağrısını yaptığı üzere, bir dizi yasal düzenleme var: Milletvekili dokunulmazlıklarından seçim yasasına, siyasetin tüm belirleyici yasal kurallarının değiştirilmesi söz konusu. Yeni Anayasa da, yasal dönüşüm sürecini “taçlandıran” zirve noktası olabilir.
Şimdilik, “siyaseti yeniden dizayn” döneminin açıkça önümüze serilen kısmına bakalım. HDP iddianamesinde yok yok: hakikaten de, HDP’nin Ankara’da temsiliyet görevini üstlenmiş gelmiş siyasetçilerinin tümünü politikanın dışına atmayı amaçlayan bir dava söz konusu.
HDP’nin kapatılmasının somut bir gerçeklik kazandığını bana asıl düşündüren ise, öncelikli biçimde “para konuşması” oldu. HDP’nin tüm maddi varlığının sıfırlanması öngörülüyor: Hazine yardımının geri alınmasından, kurumsal olarak partinin üzerine ne varsa el konulmasına, maddi bu kadar teferruatın vurgulanması, hedefin kapatma olduğuna işaret ediyor.
Her zaman söylediğim gibi, Türkiye’de asıl politika, paranın olduğu yerlerde dönüyor: İrili ufaklı ihale masaları, tapu daireleri gibi yerlerde. Bizim “siyasi gündem” diye konuştuğumuz birçok konu ise, “para odaklı” olmadığından, aslında Ankara’da veya Türkiye’nin kendisindeki gerçek politik gündemde bir izdüşümü yok. HDP’nin kapatma iddianamesinde de, para konuşuluyorsa, karar alınmıştır zaten.
HDP’nin kapatılması, elbette uzatılmış ve epey ağdalı bir süreç olarak karşımıza çıkacak. CHP ve hatta İYİ Parti’den isimlere de “dokunulması” kaçınılmaz gibi gözüküyor. Bugün HDP’ye olmaya başlayan, aslında siyasette kim kalacak, kim elenecek sürecinin tetiklenmesi. Kimin kalıp gideceğinin kararını aldığını düşünenler, kendi kazdığı kuyuya düşebilir tabii. Ama kısa vadede bu süreç, şunlara sebep olabilir:
Merkez Bankası’nın faiz arttırımı, Türkiye’de iç siyaset fırtınasının eli kulağındayken, ekonomiyi büyük ölçüde dış piyasaların dalgalanmalarına kapattı. Dış piyasalarda da, 2021’in en azından ilk yarısında ve büyük ihtimal tamamında, Merkez Bankası’nın ekonomi kaptanlığında kalması bekleniyor. 2022’de ise, Türkiye’nin gene kredi musluklarını açması, seçim ekonomisine geçmesi öngörüsü hakim. 2022 sonu ve 2023’teki olası seçime kadar bir şekilde ekonominin döndürülüp, “sonrası tufan” denmesi olası.
Avrupa Birliği’nin 25-26 Mart Liderler Zirvesi’nden Türkiye’ye yaptırım çıkması ihtimali şimdilik savuşturuldu. Yunanistan ile süren istikşafi veya son adıyla “istişare” görüşmeleri, AB’nin sarı ışıkta beklemesine yol açtı. AB, şimdilik rutin kınamalar dışında, Türkiye iç siyasetinde olan bitene göz yumacak gibi gözüküyor.
Türkiye’nin içinde olup bitene dışından büyük bir etki, şu aşamada gelmez. Peki, bir de içeride olup bitebileceklere bakalım: Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu ve Meral Akşener gibi, siyasette ön plana çıkan ve Cumhurbaşkanlığı için ismi geçen siyasetçiler ciddi bir stres testinden geçecek.
Bu isimlerden artı ve eksileriyle sürece en hazırlıklı olan Ekrem İmamoğlu. Kendine göre bir Kürt siyaseti rotası çizdi ve stres testlerinden geçti; kazanacağını kazandı, kaybedeceğini kaybedip sabit bir destek bandı oluşturdu. 8 Mart Kadınlar Günü arifesinde, Meral Akşener ve Pervin Buldan’ı beraber zikrederek attığı tweet de, İmamoğlu’nun kendine göre planlı programlı Kürt siyaseti çizgisinin bir parçasıydı. Kapatma davası gündemi olmasa, İmamoğlu’nun HDP’yi de siyasi perspektifinin içinde tutma çizgisi çeşitli görüşmelerle sürecekti; şimdi de, gecikmelerle olsa da devam eder. Tekrar vurgulayayım; İmamoğlu’nun artı ve eksileriyle, beğenelim beğenmeyelim, bir Kürt politikası ve tasavvuru var. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adı geçmezken de, 2017’de Tahir Elçi’nin Diyarbakır Dört Ayaklı Minare’deki anmasındaydı ve bu ziyaretini de sosyal medyada paylaşmıştı. Keza, ikinci kez Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin hemen ertesinde de, Türkiye geneline ilk adımlarından biri olarak yüksek profilli bir Diyarbakır ziyareti gerçekleştirdi.
Mansur Yavaş, MHP kökenli olması, ülkücü geçmişi ve Ankara’dan “devlet erkanı” çevresinden geldiği algısıyla, stres testlerinden en uzak kalan isim oldu. Polemiklerden tamamen uzak, tüm farklı siyasi görüşlerin birbirine düşmeden üzerinde birleşebileceği bir isim gibi gözükmesi, Yavaş’ın sakin, modern ve işinde gücünde imajını destekledi. Böylelikle Yavaş, siyasetin fırtınalı ortamında “sığınılacak bir liman” algısı yarattı ve diğer tüm liderlerle siyasetçilere fark attı. Ancak, kendisi hiçbir netameli konuya da girmedi; Türkiye’nin keskin siyasi virajlarında konuşmak yerine sustu. Bu durum, şu ana kadar Yavaş’a puan kazandırmış olabilir ama politikada türbülans arttıkça, taraf olmaması imkansızlaşabilir. Ve dahası, tarafsızlık ve sessizlik, kendisine kaybettirmeye başlayabilir. Bu soru tüm siyasetçiler için geçerli aslında: Fırtına patlarken, bir köşede hiç örselenmeden bu dönemi atlatmak mümkün mü? Stres testine tabi kalmadan, siyasetin gaz ve toz bulutu olduğu bir süreci atlatıvermek olası mı? Her türbülans döneminde elini taşın altına koyup da büyük kazananlar varken, kendini korunaklı çatılar altında korumaya çalışanlar ise, konserve tazeliğinde buluverebilirler kendilerini.
İmamoğlu’nun iyi-kötü rotası var; Yavaş, Ankara’ya ve işine odaklanmaya devam etmeye çalışabilir dedik: Bu iki şansa da sahip olmayan ise Meral Akşener. O da, Türkiye gezileri, parti takımını güçlendirmesi, TBMM konuşmaları ve sosyal medya iletişimi gibi konularda çok sıkı, titiz çalışmasının meyvelerini toplayıp, popülaritesini son bir yılda katladı. Ama, acaba Meral Akşener, “doğal sınırlarına” mı ulaştı?
Ayasofya’nın ibadete açılması konusunda, “sıkıysa açsınlar” demişti Akşener; ertesinde gidip namaz kılmak durumunda kaldı. HDP için de, “boş yapacaklarına, kapatsınlar o zaman” dedi; şimdi de, bu gidişle de HDP’nin helvasını yiyecek.
Akşener, Türkiye’nin lideri, tüm Türkiye’nin siyasetçisi olmak istiyorsa, elini korka korka kullanmamak ve iç güdülerine güvenmek; yeni bir siyaset vizyonu geliştirmek zorunda. Misal, “Andımız” polemiği yaşanırken; TBMM’den tribünleri coşturup bir kız çocuğuna Atatürk’lü önlüğü ile “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” diye okutmak, “bu da mı gol değil” hissi yaşatıyor olabilir. Ancak, tam da o gün, Kürtlerin kulaklarının da çok hassas olduğu; Gergerlioğlu üzerinden HDP dokunulmazlıkları ve ertesinde de HDP’nin kapatılmasının tartışıldığı da unutulmamalı. Elbette ki, tüm Kürtler HDP’ye oy vermiyor; ama tam o gün, Türkiye’deki tüm Kürtler “ne oluyoruz, ne olacak” sorusunu kendilerini sorarken, bir kez daha yanlış mesajı almış oldu. Akşener ise, “Andımız” ile sadece zaten kendisine oy veren İYİ Partililer, ittifak içinde olduğu CHP’lilerden de bir kesime oynamış oldu. MHP’de Bahçeli de, Andımız konusunda çok net: Bu durumda Akşener, kritik bir mesaj vermesi gerekirken kimseyi kazanmayıp, bir kesimi de kalıcı olarak kaybetmek için bir adım daha atmış oldu.
Akşener, 1990’ları devletin içinde yaşamış biri olarak, siyasetin yeniden dizayn süreçlerinin İYİ Parti’nin kapısında da durmayacağını gayet iyi biliyordur herhalde...
Yazarlar
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024