Sinan ÇİFTYÜREK
Güney Kürdistan’da bir süreden beri Başkanlık krizi yaşanıyor. Bir tarafta, “başkan yine halk tarafından seçilsin” ve “mevcut kritik koşullarda Barzani’nin görev süresi iki yıl daha uzatılsın” diyenler; diğer taraf ise “başkan parlamentoda seçilmeli ve yetkileri kısıtlanmalı” diyenler! Tartışmalar bunun etrafında kilitlenirken Başkan Barzani’nin parlamento kararıyla iki yıl uzatılan görev süresi de 20 Ağustos’ta doldu. Böylece yasal görev süresi dolan başkanın fiilen görevde kalması gibi tartışmalı bir durum oluştu ki bu tartışmalı durum daha fazla devam ederse, ülke çıkarlarının yanı sıra Başkan Barzani’nin de ulusal şahsiyetine zarar verecektir.
Bilindiği gibi Mesut Barzani ilk olarak Haziran 2005’te Kürdistan Parlamentosu tarafından Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı seçilmişti. Ardında başkanlık seçim tarzına ilişkin yapılan tartışmalarla gündeme gelen yasa değişikliği sonucu artık başkan parlamento tarafından değil doğrudan halk tarafından seçilecekti.
2009’da Kürdistan başkanlığı için yapılan seçimlerde Barzani %69.6 oyla doğrudan halk tarafından seçilmişti. Belirlenen yasa gereği bir siyasetçi en fazla üst üste iki dönem başkanlık yapabilir ve görev süresi her dönem dört yıl ile sınırlıydı. Dolaysıyla 2009 yılında ikinci kez başkan seçilen Barzani’nin görev süresi normalde 2013 yılında dolmuştu.
Kürdistan’ın merkezinde bulunduğu Ortadoğu savaş koşullarında, politik şahsiyetini dikkate alan Kürdistan Parlamentosu, 2013 yılında Barzani’nin görev süresi dolduğu halde 20 Ağustos 2015’e kadar iki yıl uzatmıştı ki o süre de dün itibarıyla doldu! Şimdi KDP ve kendisini destekleyen partiler Başkan Barzani’nin görev süresini ikinci kez iki yıl daha uzatmasını istiyor. YNK, Goran, İslami Topluluklar Partisi (Komel) ve İslami Birlik Partisi (Yekgirtu) ise hem görev süresinin ikinci kez uzatılmasını hem de başkanın seçilme yönteminin değiştirilmesini isteyerek “başkanı halk değil parlamento seçmeli” diye öneriyor.
Kriz sürerken, YNK, Goran, Komel Parlamentoya 23 Haziran’da yasa teklifi sunarak başkanın parlamento tarafından seçilmesi yönünde değişikliği amaçlarken, PKD Parlamentoya katılmayarak yasanın çıkmasını engellemişti.
Kısacası Güneyli siyasal partilerin aralarında yaşanan siyasal krizin temelinde, acil olarak Barzani’nin görev süresinin ikinci kez iki yıllığına uzatılıp uzatılmaması var ama esas olarak başkanın hangi yöntemle seçileceği öne çıkıyor. Gelen son bilgiler, YNK ve birlikte hareket ettiği partiler, “eğer Barzani liderliğindeki PDK, başkanlık yasasında değişiklik yapılarak başkanın parlamento tarafından seçilmesine evet” derse Barzani’nin görev süresinin iki yıl daha uzatılmasını onaylayabilirlermiş!
Nereden çıktı bu kriz ya da yaşanan krizin temelinde neler/kimler bulunuyor?
Birincisi; şunun altını çizmekte yarar vardır: Görülüyor ki başkanlık krizinde her iki taraf da siyasal tutum ve önerilerini ülkenin çıkarları ve ulusal siyaset ekseninde değil parti çıkarları ve hatta belli bir şahsiyet (Barzani) üzerinden geliştiriyorlar. Bir taraf, “Barzani olmadan olmaz” diyerek meseleyi kişiselleştiriyor diğer taraf ise sırf Barzani’nin başkanlığını engellemek için yasa önererek yine meseleyi kişiselleştiriyor.
Krize neden olan meselenin ülke çıkarları ekseninden uzak parti çıkarlarına endeksli ele alındığının birden fazla verisi var. “İlla da Barzani başkan kalsın” diyenler kadar; “Başkanın (Barzani’nin) yetkileri kısıtlansın” ve önemlisi kişiye özgü engel çıkarmak türünden başkan parlamento içerisinde seçilsin ısrarında olanların da hem parti çıkarlarını gözettikleri hem de bölgesel aktörlerin hesaplarının gölgesi altında hareket ettikleri görülüyor. Başkanlık seçiminin öncelikle bu durumdan arındırılarak ele alınması gerekiyor.
İkincisi; “İran bu krizin ya da tartışmanın neresindedir” sorusu Kürtler açısından haklı bir yanıt bekliyor. İran’ın genelde Güney Kürdistan içersinde özelde de YNK içerisindeki eli nedeniyle bu partilerin “Barzani’ye hayır” tutumlarında, İran’ın Barzani karşıtlığının ciddi rolü olduğu, genelde siyasetin ortak kaygısını oluşturuyor. Bir süre önce İran Devrim Muhafızları Kudüs Komutanı Kasım Süleymani’nin, Goran ve YNK yetkilileriyle görüştükten sonra, “istikrarın devamı için Barzani’nin göreve devam etmesini” önerdiği iddialarını, İran’ın pragmatist, derin ve çapraz siyaset tarzını az çok bilenler Süleymani’nin bu önermesini tam “tersinden okumak yarar var” diyebilirler, demelidirler de.
“Bağımsız Kürdistan kurulmamalı yok eğer bağımsız Kürdistan illa kurulacaksa da biri Erbil diğeri Süleymaniye olmak üzere iki bağımsız Kürdistan kurulmalıdır” diyen İran’ın her türlü önerisinin altında şeytani bir hesap olabileceğini düşünmek lazım. Kürdistan siyasetinin günümüzde en fazla dikkatle ve derinlikle izleyecekleri düşman güç; hiç tereddütsüz İran devletinin izlediği bölgesel ve Kürdistan siyaseti olmalıdır.
Üçüncüsü; IŞİD tehdidi devam ederken, Şengal başta olmak üzere Kürdistan kentleri işgal altındayken, İran çok sinsi politikalarla Güney hükümetini içten parçalamayı sürdürürken; Türkiye bir yandan Kandil’i bombalarken diğer yandan da Rojava’yı ciddi olarak tehdit ederken, Güney’de partiler arası gerek başkanlık gerekse başka meseleler üzerinde süren siyasal çekişme amiyane tabirle çok ama çok lüks kaçıyor. Çünkü bu mesele etrafında gerçekleşen siyasal saflaşma nedeniyle en hayati ülkesel meselelerde bile partilere özgü siyasal çıkarların derin izleri öne çıkıyor, parlamentonun çalışması olumsuz etkileniyor. Siyasetin de halkın da dikkat ve enerjileri bu kriz nedeniyle boşa harcanıyor.
Sonuç olarak;
I – Bölgenin ve Kürdistan’ın mevcut koşullarında Barzani’nin şahsiyetine ve deneyimine bir süre daha ihtiyaç duyulabilir. Fakat hem iki dönemlik yasal süresini tamamlamış olması ve ayrıca iki yıl daha görevi uzatılarak toplam 10 yıldır başkan olması, hem de bu “ihtiyaç duyma koşullarının” kısa vadede değişmeyecek olması (çünkü Avrasya özelde de Kürdistan’ın tam da merkezinde bulunduğu Afganistan-Mısır-Ukrayna üçgenindeki savaşın daha 15-20 yıl devam edebilir olması) nedeniyle Barzani’nin görev süresini yeniden uzatma ısrarı ve gerçekleşmesi durumunda beklenmedik sorunlara yol açabilir. Ayrıca Başkan Barzani, deneyimine uluslar arası rolüne duyulan ihtiyacı başkanlık koltuğunda olmadan da yerine getirebilir böyle bir durum ülke çıkarlarına daha da yararlı olabilir. Kürdistan Ortadoğu’da burjuva demokrasisi yönünde pratiğiyle öne çıkacaksa bu durum dikkate alınmalıdır. Bu nedenle başkanlık meselesi kişiselleştirilmeden taraflarca ülke çıkarları ekseninde ele alınmalıdır. Barzani’nin görevi illa son kez uzatılacaksa bu da tam bir uzlaşmanın ürünü olmalıdır.
II – Başkanın doğrudan halk tarafından seçilmesini savunan tez doğrudur ama bundan kalkarak “Mesut Barzani sürgit başkan kalsın” denirse yanlıştır. Yani “Mesut Barzani’den başkası devlet başkanı olursa mahvoluruz” yaklaşımı doğru değildir. Bu tür yaklaşımlar daha sonra telafisi zor sonuçlar doğurabiliyorlar. 6-7 milyon insanın yaşadığı Güney Kürdistan’da ülkenin başkanı olacak birden fazla Barzani illaki vardır. Meseleye böyle bakılmasında ülke ve halkın çıkarları açısından birden fazla yarar var.
Aynı şekilde başkanlık seçimi “tekrar doğrudan halk tarafından yapılırsa yine Barzani seçilir” kaygısıyla seçim sistemini değiştirmek yani kişi üzerinden yasa çıkartmaya çalışmak da yanlıştır. Başkanın halk tarafından seçimi 2009 yılında YNK, Goran herkes birlikte kararlaştırmışlardı şimdi geçen sürede ne oldu da YNK ve Goran tam tersi bir önerme de bulunuyorlar? Bu önerme halklı olarak “başkan halk tarafından seçilirse yine Barzani seçilir” kaygısıyla seçimi parlamento içine almak istediklerini akla getirmez mi? Getirir! Yine bu önermesinin altında İran rejiminin parmak izleri aranmaz mı? Mevcut ilişkiler trafiği dikkate alındığında halklı olarak aranır!
III – Partiler mevcut başkanlık krizini uzlaşarak aşamıyorlar mı? Kolayı var; “Başkanlık yasa tasarısı” yani başkanı halk mı doğrudan seçsin yoksa parlamento mu seçsin yasa tasarısı referanduma götürülerek kriz aşılabilir. 22-08-2015
Yazarlar
-
Fehmi KORU‘Keşke’ hissi duyduğum gün… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRKara paranın krallığı kurulmuş... Vay halimize! 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“İlk dört maddeye dokundurtmam”cılar büyük bir tuzağa düşebilirler 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKamusal alanın İslamileştirilmesi 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasGazze’yi şimdi güzel günler mi bekliyor? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokrasi, darbeler ve ekonomik eşitsizlik 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump’ın kararmış vicdanı 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilDin demokrasiyle bağdaşır mı? Dindarlık otoriter olmayı gerektirir mi? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOna ‘karşı reform’ derler Hüseyin Bey 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBOP’tan sonra Trump mutabakatı zamanı 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMacron emeklilik reformunun kıskacında 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZSilahsızlanmanın Hukuku, Kuralı ve Kurumu 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKant’ın problemi: Tanrı’yı akılla bilmek 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTürkiye’de konut sorunu 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar çözüm konusunda neden bu kadar isteksiz? 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSDG düğümü çözülüyor mu? Fırat hattında buzlar kırıldı mı? 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASAL İKTİDARIN HÜZÜNLÜ YOLCULUĞU… 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÖcalan o kanalları ilk kez izledi ve… 13.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖcalan’ın Uyarısı... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemirtaş serbest kalmadan Öcalan’a “umut hakkı yasası” çıkar mı? 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYakabaşı… Köylü dışında herkes suskun! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySanayi verileri alarm veriyor: Almanya serbest düşüşte 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAteşkes gerçekleşti, sıra diğer aşamalarda ama… 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018