Ümit KARDAŞ
1980 askerî darbesinin sonrasında Kürt aktivistlerden yurtdışına kaçmayı başaramayanlar ve PKK örgütü üyesi olduğu iddia edilenler yakalanıp, insanlık dışı işkencelerden geçirilecekleri gözaltı merkezlerine ve Diyarbakır Askerî Cezaevi’ne gönderildiler. Böylece Diyarbakır Cezaevi Kürt siyasal hareketinin ve direnişinin adeta merkezi hâlini aldı. 1980 yılı aralık ayında cezaevindeki PKK üyeleri ve sempatizanlardan bir grup açlık grevine başladı. Mazlum Doğan 21 Mart 1982’de intihar etti. 18 Mayıs 1982’de dört PKK üyesi kendi bedenlerini ateşe verdiler. 14 Temmuz 1982’de başlamış olan ölüm orucu PKK’nın dört üst düzey yöneticisi olan Kemal Pir, Mehmet Hayri Durmuş,Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’in peş peşe ölümleriyle sonuçlandı.
PKK üyeleri, sıkıyönetim mahkemelerindeki savunmalarında Kürtlerin bağımsız bir ulus olarak varlıklarını, tarihsel ve kimliksel niteliklerini savundular. Bu direnişler ve savunmalar Kürtlerin gözünde PKK’nın güvenilirliğini artırdı. PKK’nın Diyarbakır Askerî Cezaevi’ndeki direnişi kendisine bir direniş miti kurmasına da imkân sağladı. PKK, 1980 boyunca aşamalı olarak Avrupa’nın önemli şehirlerinde kültürel ve sosyal örgütlenmelere gitti. Lübnan, Suriye ve Avrupa’daki örgütlenmeler vasıtasıyla Kürt halkında taban bulmaya başladı ve gerilla savaşı başlatabilmek için gerekli olan örgütsel ve mali desteği de sağlamış oldu.
15 Ağustos 1984’te Türk güvenlik güçlerine yapılan iki saldırıyla gerilla savaşına start verildi. PKK’nın silahlı güçleri Kürdistan Kurtuluş Güçleri (HRK) ismi altında örgütlendi. Bu örgütlenme 1986’da Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu (ARGK) adı altında yeniden şekillendi. Bölgede 1987 yılında Olağanüstü Hal ilan edildi ve OHAL Bölge Valiliği kuruldu. 1985’te kurulan “koruculuk sistemi” ise devlet yanlısı bir Kürt milis grubu meydana çıkardı. 1984-1992 yılları arasındaki dönemde, çatışma ve insan kaybı en yüksek noktasına ulaştı.
1990’lı yılların başında PKK’nın gücü artarken gerilla savaşı da geniş bir bölgeye yayılmış bulunuyordu. PKK siyasal şiddetinin temel hedefi devletin güvenlik güçleri ve köy koruyucularıydı. PKK şiddeti yöntem olarak kullanırken diğer taraftan yarattığı medya ve enformasyon ağıyla çok sayıda Kürt’e de ulaşmayı başarmıştı. Böylece PKK, ülke sınırları dışındakilerle birlikte sayıları birkaç milyona ulaşan destekçi ve sempatizan kitlesine sahip bir harekete dönüştü.
PKK, başlangıçta öne sürdüğü Marksist-Leninist temele dayalı bağımsız, birleşik Kürdistan hedefinin gerçekçi olmadığını kabul ederek doğrudan çatışmadan siyasi bir mücadeleye evrilme yönünde söylemini değiştirdi. Bu strateji bağlamında Halkın Emek Partisi (HEP) 7 Haziran 1990’da SHP’den ayrılan 10 milletvekili tarafından kuruldu. HEP’in siyasal süreç içinde resmî kurumlarla ilişkiye geçmesi, siyasal uzlaşma ve diyalog sürecini savunması önemli bir gelişmeydi. Ancak Türkiye’nin tamamını temsil eden bir parti olma iddiası gerçekleşmedi ve hep bir Kürt partisi olarak algılandı. Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın faili meçhul bir cinayete kurban giderken, HEP’in siyasal alandaki girişimleri, bürokrasi, medya ve yargıda tepkiyle karşılandı. HEP’in talepleri PKK ile bağlantılı olarak terörizme destek şeklinde değerlendirildi. Nitekim PKK, 1993 yılı mart ayında tek taraflı ateşkes ilan etti ise de, Parti, 14 Temmuz 1993’te Anayasa Mahkemesi’nce kapatıldı.
HEP kapatılmadan, 7 Mayıs 1993’te Demokrasi Partisi (DEP) kuruldu. Yeni partinin hazırladığı barış deklarasyonu demokratik çözüm önerilerini sıralıyordu. Talepler Kürt kimliğinin tanınmasından, Kürtçenin eğitim dili olmasına, Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılmasından, köy koruculuğu sistemine son verilmesine, yıkılan köylerin yeniden kurulmasından, yerel ekonominin güçlendirilmesine kadar birçok öneriyi kapsıyordu. Ancak DEP’in PKK ile olan bağlantısı, sözkonusu talepleri bastırmak için gerekçe olarak kullanıldı. 1991-1994 yılları arasında HEP ve DEP üyesi 50’den fazla kişi öldürüldü. Partili çok sayıda kişi işkence gördü, haklarında dava açıldı. 22 Şubat 1994’te Başbakan Tansu Çiller, DEP milletvekili Hatip Dicle’yi “hain” olarak niteledi.
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
Yazarlar
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025