Yıldıray OĞUR
Bu Ladino-Türkçe espri Türkiye’deki Yahudilerin “hayatta kalma” düsturlarından biri. Tercümeye gerek yok, “Bizler hükümetin meselelerine karışmayız” demek. Neredeyse “Türkiye’yi Yahudiler yönetiyor” diye hikmetinden sual olunmaz bir özdeyişi olmuş bir topluma bu espriyi anlatmak epey zor olacak.
Yine de denemekte fayda var.
Bu ülkenin muktedirlerinin çizmeleri altında bu kez “memleketteki her şeyi kontrol ettiği” sanılan zengin bir Yahudi’nin ezilme hikayesi belki komploları çökertir, kalpleri yumuşatır, zihinleri açar.
“Dikta rejimine gidildiği yolunda bir kanaate sahip olmadığım gibi böyle bir gayeye hizmet etmek, takdir buyurursunuz ki, benim durumumda olan bir milletvekili için imkansızdır. Çünkü ailesi etrafından 7 kişiyi Auschwitz Nazi imha kamplarında kaybetmiş bir insan için bir diktaya gidişe yardım tasavvur dahi edilemez.”
Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali’nin büyük bir özenle yayımladığı Yassıada zabıtlarının (Bu işin şimdiye kadar yapılmayıp, Celal Bayar’ın torunu olan Emine Hanım’a kalması, akademinin 27 Mayıs’a hala “devrimcik” muamelesi çektiğine en iyi delil herhalde) yeni çıkan son cildi “Anayasa Davası”nda mahkemeye derdini böyle anlatmaya çalışan milletvekilinin adı İsak Altabev.
Asıl adı İzak Etebaki. Gelibolu kökenli seferad bir Yahudi ya da şöyle söyleyelim; Demokrat Parti’nin hala darbeye “ama”lı meşruiyet gerekçesi yapılan “İsterlerse hilafeti bile geri getirecek” diye korkulan Musevi milletvekillerinden biridir.
İstanbul’daki Musevi cemaatinin önde gelen isimlerinden, hali vakti yerinde bir tüccar olan Altabev, Hahambaşılığı’nın sekreteri Yusuf Salman ile birlikte bizzat Hahambaşı’nın önerisiyle 1957 seçimlerinde Demokrat Parti’den Meclis’e girer. Türkiyeli Yahudiler, Varlık Vergisi zulmü, Trakya Pogrom’undan sorumlu tuttukları ve El Sodro(Sağır) adını taktıkları İsmet Paşa’dan onları kurtaran Demokrat Parti’yi 6-7 Eylül olaylarından sonra bile desteklemeye devam etmektedir.
Bu destek yüzünden haklarında, Hürriyet Gazetesi’nde o tarihlerde yazan bir Yılmaz Özdil’in kaleminden “İçimizde gözümüzü oyacak Karga istemiyoruz” diye yazılar çıkmakta, CHP’liler bizzat İsak Altabev’i “Seçimleri kazanırsak size misillemede bulanacağız” diye tehdit etmektedir. Yahudilerin Demokrat Parti’nin seçim zaferlerine “Önümüzdeki dört yıl daha antisemitizme karşı sigortalıyız” diye sevindiği yıllardır.
İsak Altabev, 27 Mayıs olduğunda ayağa kalkamayacak hasta bir halde hastanede yatmaktadır. Darbeciler onu Yassıada’ya götürmek için tam olarak iyileşmesini bile beklemezler. Ama Yassıada’ya getirilen arkadaşı Yusuf Salman onun kadar bile şanslı değildir. Acıya daha fazla dayanamaz. 28 Kasım 1960’da kalp krizi geçirerek hayata veda eder. Yassıada yaslı bir adadır. Anı kitapları adadaki hüzün dolu gecelerden birinde eşini kaybeden bir vekilin koğuşta okuttuğu mevlidde ağlayanlar arasında İsak Altabev’in de olduğunu yazar. Hergün haklarında “düşükler” diye linç haberleri çıkan vekillerin neredeyse aileleri ve birbirlerinden başka dostu kalmamıştır.
İsak Altabev’i, onu Meclis’e gönderen Yahudi cemaati de yalnız bırakmıştır. 27 Mayıs çılgınlığının altında kalmamak için biat kararı veren cemaat adına İstanbul’un darbeci valisi Refik Tulga’yı ziyaret eden Hahambaşı, boynundaki altın ve kutsal takıyı darbecilere hediye ederken, yanındakiler de alyanslarını çıkarıp masanın üzerine bırakırlar. Korku okyanusları aşmıştır. İstanbul’daki cemaat ABD’deki güçlü Yahudi örgütü B’nai B’rith’e de yazı yazıp “Aman İsak Altabev’i kurtarmak için girişimde bulunmayın, ters teper“ diye uyarır. Daha sonra Türkiye’deki Musevi Cemaati’nin başkanlığını yürütecek Bensiyon Pinto cemaat işine girmesine bu sessizliğin neden olduğunu şöyle anlatacaktır: “1960’da ihtilal oldu, o ihtilalde İstanbul milletvekili İsak Altabev’i şehit verdik. Beyin kanamasından öldü ama nasıl, hiç bilmiyoruz, 50 tane şey söylendi. Ben o zamanki cemaatimin bu işe sahip çıkmadığını gördüm ve cemaatin içine dalmaya başladım.”
Zaten mahkeme ne lobi dinler ne Auschwitzli savunma. Altabev, anayasayı ihlal suçundan yargılandığı davada dört sene 2 ay mahkûmiyet alır. Kayseri Cezaevine gönderilir. Hapisteyken beyin kanaması geçirir. Hastaneye kaldırılır. Hastalık ilerleyince şartlı tahliyesine karar verilir. Beyin ameliyatı olması gerekmektedir. İsrail’den ünlü bir beyin cerrahı olan doktor Aşkenazi onu ameliyat etmek için İstanbul’a gelir. Ama artık çok geçtir. İsak Altabev, 6 Mart 1962 günü hayatını kaybeder. Gazetelere verilmiş taziye ilanları ve küçük haberler dışında ondan geriye basit bir biyografisi bile kalmamış. Anlaşılan unutmak herkesin işine ve ezberine iyi gelmiş.
Peki İsak Altabev’ın Yassıada’daki savunmasında bahsettiği Auschwitz kurbanı akrabaları? Onlardan biri olan Rafael Altabev’inki tam bir yağmurdan kaçarken doluya tutulma hikayesi. Kuzen Altabev, Anadolu’da yükselen milliyetçiliği erkenden görüp 1920 yılında şansını denemek için Avrupa’ya göçer. Ama bela peşini bırakmaz. Huzur için seçtiği ülke İtalya’da bir süre sonra Mussolini iktidara gelir. Fransa’ya göç eden Altabev, orada bir kadınla tanışır, evlenir, çocukları olur. Bir süre sonra savaş patlar, Nazi ordusu Paris’e girer. Altabev ailesinin de evi basılır. Bütün aile Auschwitz Kampı’na gönderilir. Bir daha da onlardan kimse haber alamaz.
Auschwitz’den Yassıada’ya...Şimdi anladınız mı Yahudilerin neden “No mos karişeyamos en los meseles del hükümet” dediğini?
Yazarlar
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025