Yıldıray OĞUR
Dün Fırat Haber Ajansı’nın sitesindeki şu manşeti görenlerin yüzünde mutlaka bir tebessüm oluşmuştur: Hükümet esir askerler için neden suskun?
Haberin alt başlıklarından biri yarınki Sözcü gazetesine de manşet olabilir: Askerine sahip çıkmayan devlet.
Sadece başlık mı? İşini bilen bir Sözcü editörü aşağıdaki haberden esir, HPG, gerilla kelimelerini ayıklayıp, bunu okuyan emekli Kemalist teyzeleri öfkeden deliye çevirecek bir AKP’yi köşeye sıkıştırma manşetine çevirebilir:
“HPG gerillaları 9 temmuz günü Diyarbakır’ın Lice ilçesi kırsalında ‘JİTEM üyeleri’ oldukları belirtilen bir astsubay, bir uzman çavuş ve askeriyede çalışan bir sağlık personelini esir aldı. Türk ordusu, HPG gerillalarının ikisi asker üç kişiyi esir aldığı alanda operasyonları yoğunlaştırırken, hükümet ve Türk medyası olaya ‘yabancı’ kalmaya devam ediyor. Dört gün geçti, hükümetten tek bir açıklama gelmedi.”
Yani “Hey oradakiler, iki askeriniz ve bir doktorunuz kaçırdık, bir şey yapsanıza” diyor bir ses. Bununla yetinmeyip zıplıyor, ellerini kollarını sallıyor, hatta dikkat çekmek için hükümeti askerine sahip çıkmamakla bile suçluyor. Allahtan işin ucu kaçıp “Sizi gidi vatan haini, satılmış PKK’lılar”a kadar varmıyor.
Haklılar, PKK’nın yol kesip dağa adam kaldırması geçen hafta medyada Hilâl Cebeci’nin bir fotoğraf makinesi, bir bilgisayar, bir modem ve bir bikini ile çıkardığı ses kadar ses çıkarmadı.
Sırrı Süreyya’nın bir bilgisayar, bir modem, bir safari şapkası ile çıkardığı, Altan Tan’ın bir ses kayıt cihazına ettiği laflarla, bir televizyonun öğlen bültenine Meclis bahçesinden katılıp konuşan Selahattin Demirtaş’ın bir 3G canlı yayınıyla, Öcalan’ın Marmara’nın ortasındaki bir adada üç silahsız genç avukatıyla çıkardığı ses kadar da ses çıkaramadı.
Evet, bu memlekette bir zamanlar dağa adam kaldırmanın epeyce gürültü kopardığı, siyaseten büyük sonuçlar doğurduğu görülmüştü.
2. Meşruiyet’in ilan edildiği 23 Temmuz Devrimi, Resneli Niyazi’nin 22 temmuz gecesi 2000, hadi analoji için kolaylık olsun, gerillasıyla, Manastır’a inip Tatar Osman Paşa’yı dağa kaldırmasıyla başlamıştı.
Ama PKK’lılara kötü bir haberim var: Bu tam 103 yıl önceydi.
103 yıl sonra hâlâ dağa adam kaldırarak bize PKK’nın hâlâ dağda olduğunu hatırlatmaya çalışıyorsanız, biraz 103 yıl sonraki Türkiye’den bahsedeyim size.
Türkiye son 30 yıldır bilmediği kadar iyi biliyor PKK’nın dağda olduğunu. Hatta Kandil Dağı Türkiye’deki dağlardan bile meşhur artık. Kandil’e hangi mevsimde, nasıl gidilir, yolda kime ne söylenir, ne yenir, ne içilir konusunda neredeyse yaz tatilini orada geçirmeyi düşünecek bir turiste yetecek kadar pratik bilgi sahibiyiz artık.
Geçen iki yılda Murat Karayılan, Türkiye medyasına Devlet Bahçeli’den daha çok röportaj verdi. Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’den daha çok tanındığı ise kesin.
Türkiye artık sadece PKK’lıların dağda olduğunu bilmiyor. Artık onların bir yolu bulunup düz ovaya indirilmesi gerektiğine de inanıyor. Hatta bunun için Türk burjuvazisi istedi, ülkenin en seçkin gazetecilerinden biri, Cumhurbaşkanı’ndan, MİT Müsteşarı’na Karayılan’dan Balıkçı’ya kadar meselenin tüm aktörleriyle konuşup “Dağdan İniş” başlıklı bir rapor bile hazırladı.
PKK’ya Kürt İsyanı demeyi öneren rapora, batı cephesinde neredeyse Kılıç Ali’nin oğlu, “ya çok mu açıldık acaba” diye korkuya kapılan emekli mücadeleciler ile Emniyetçilerin “kaos planları”yla arada bir güvenlik sendromu yarattığı isimler dışında olumsuz bir tepki gelmedi.
Batı cephesinde rapora Altemur Kılıç bile, PKK liderlerinden Mustafa Karasu kadar kızmadı yani. PKK’nın sol ideologlarından Karasu rapor hakkında o kadar sert şeyler yazdı ki neredeyse esir askerlerden birinin itirafıyla Cengiz Çandar’ı devlet ajanı diye andıçlayıp, ANF’ye “Alçakları Tanıyalım” manşeti attırmadığı kaldı.
Hâlbuki batı cephesinde “Alçakları Tanıyalım” yazılarıyla meşhur Oktay Ekşi’nin bile tutuklu BDP’li milletvekillerinin Meclis’e gelmesini savunduğu bir yer artık 103 yıl sonraki Türkiye.
Başbakan’ın tüm televizyonlardan canlı yayınlanan Bütçe konuşmasında MHP’lilerin gözünün içine baka baka “Türkiyeli demekten de rahatsız değilim. Evet, ben bu vatanın evladıyım ve evet Türkiyeliyim. Millet kavramını da lütfen Atatürk’e sorun. Atatürk’ün millet tanımını alalım, onunla yola devam edelim” dediği bir Türkiye bu.
Öcalan’ın devletle görüşmeleri artık aleni yürüttüğü, bütün gazetelerin eğer dünyanın en çok bozulan kosteri o gün çalışmışsa her cuma saat 15:00’te Öcalan’ın haftalık görüşmesini okuduğu, CHP’nin genel başkan yardımcısının Sezgin Tanrıkulu olduğu yeni bir Türkiye’de dağa kaldırdınız o iki asker ve doktoru.
Elinizde yüzlerce belediye, her biri 10 milletvekili gücünde, her akşam televizyonlarda, her sabah gazetelerde olan, hapistekilerinin bile Meclis’teki pek çok milletvekilinden daha çok tanındığı 36 milletvekili, aralarında İstanbul’daki sol aydın çevrenin, beyaz yakalıların da olduğu (tabii ayık ve safari şapkası takmayanlarının) 2,5 milyon seçmen olan bir siyasi güç iken iki asker ve bir doktoru dağa kaldırdınız.
Yine mavi leğeninizi son model çamaşır makinenizin üzerine atarak gömleklerinizi çitilemeyi tercih ettiniz. Hem de Öcalan “barış konseylerinden” bahsederken...
Böyle giderse o sorunun size sorulması yakındır: PKK bugün artık ne işe yarar?
Yazarlar
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSiyasetin altın kuralını unutanlara hatırlatırım 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Öcalan misyonu” 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025