Yıldıray OĞUR
22 Temmuz 1962 günkü gazetelerde (yıllar sonra Ogün Samast’la çekilen pozu hatırlatan) bir fotoğraf yayınlandı. Fotoğrafta polisler elinde bir tabanca olan küçük bir çocuğun etrafında gülümsemekteydi. Fotoğrafın altındaki haber şöyleydi:
“Molla Barzani’yi öldürmek için İstanbul’dan Mardin’e giden 13 yaşındaki bir çocuk yakalandı. İstanbul’dan yalnızca Molla Mustafa Barzani'yi öldürmek için geldiğini söyleyen S. U. adında 13 yaşlarında ortaokul ikinci sınıf talebesi bir genç Kırıkkale yapısı bir tabanca ve 40 mermi ile yakalanmış ve nezaret altına alınmıştır. İstanbul’da Galata’da oturduğunu söyleyen S.U. tabanca ve mermilerin emekli subay olan babasına ait olduğunu söylemiştir.”
1962’de, şöhreti İstanbullu bir çocuğu öldürmek için Mardin’e getirdiğinde, 59 yaşındaydı Molla Mustafa Barzani.
Bu 59 yıla sığdırdıklarıyla çoktan bir efsaneye dönmüştü bile.
16 yaşında ağabeylerinin yanında İngilizlere karşı isyana katılmış, 29 yaşında Barzan aşiretinin reisi olmuş, 1943’te Bağdat yönetimine karşı isyanı başlatmış, iki yıl sonra isyan bastırılınca aşiretini alıp İran’a geçmiş, 1946’da Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin kurucuları arasında bulunmuş, sonra İran cumhuriyete son verince adamlarıyla SSCB’ye kaçmış bir efsaneden bahsediyoruz.
1958 yılında Irak’ta kralı deviren Sovyetlere yakın general Abdülkerim Kasım’ın otonomi vaadiyle Irak’a geri dönmüştü. Bu sükûnet 3 yıl sürdü. 1961’de Kasım vaatlerini yerine getirmeyince Barzani yeniden isyanı başlattı.
1958 yılında yazılmış istihbarat raporlarında Türkiye’nin Barzani’yi Sovyetlerin bölgedeki bir kozu olarak gördüğü anlaşılıyor. Tabii Türkiye Kürtleri arasındaki Barzani efsanesi, partisi Kürdistan Demokratik Partisi’nin gizlice Türkiye içindeki örgütlenmesi de bir iç tehditti.
Kürt ağaları, kanaat önderlerini DP iktidarında tutuklatıp, darbeciler eliyle Sivas Kampı’na götüren süreç devlette bu konuda bir devamlılığın işaretiydi.
Devlet Başkanı olarak Cemal Gürsel bir röportajında Barzani için şöyle demişti: “Bu Molla Barzani’nin gayreti değil, birtakım gizli membaların ve emellerin bir tahrikidir. Biz bunun nereden geldiğini ve neyi hedef tuttuğunu gayet iyi biliyoruz. Bu tahrikler devam ederse Şarkta çok ıstırap çekecekler olacaktır. Biz kendi hudutlarımız içinde bu gibi hareketleri yıldırım hızlı ile bertaraf etmek azmindeyiz...” Bu cümleler 13 yaşındaki bir çocuğun Barzani öfkesinin kaynakları hakkında da bir fikir veriyor.
Bütün bunlara rağmen büyük imkânsızlıklarla savaşını sürdüren Molla Barzani için Türkiye bir lojistik merkezi oldu. Yine o günlerde çıkan bir gazete haberinden okuyalım:
“Irak’ın kuzey bölgelerinde yerleşmiş bulunan Molla Mustafa Barzani, süvari birliklerinin at nalı ihtiyacını Siirt’ten temin etmiştir. Bildirildiğine göre A.Ş. isimli bir koyun tüccarı Barzani’nin teklifini kabul ederek Irak’a sattığı koyunlara birer at nalı bağlamış ve böylece külliyetli miktarda nal kaçırılmıştır.”
60’lı yılların gazetelerinde rutin haberlerden biri olmuştu bu. Yakalanan silah kaçakçıları, sıtma ilaçlarını Barzani aşiretine verirken tutuklanan memurlar…
Bu lojistik destek Irak’taki General Kasım iktidarını da zamanla rahatsız etti. Kriz Irak ordusunun Kürt isyancıları kovalarken Türkiye sınırları içindeki Kürt köylerini uçaklarla bombalamasıyla tırmandı. Rubaruk Karakolu’nda iki askerin Irak uçaklarından açılan ateşle ölmesi ise bardağı taşıran son damla oldu. Havalanan Türk jetleri sınırı geçen iki Irak jetini vurdu.
Bağdat’ta Türkiye Büyükelçiliği önünde toplanan “Fellah Dernekleri”nin “Sömürgeci Türkiye” sloganlarıyla düzenlediği protesto gösterileri devletin resmî politikasının devamıydı. Devlet Başkanı Kasım, şu epey tanıdık gelecek ithamlarla Türkiye’yi sert sözlerle eleştirmişti:
“Şekavet lideri Irak’ta artık yalnız kalmıştır. Ancak hudutlarımızın ötesinde ve haricinde kendilerini sömürgecilere satmış olanlar tarafından yardım görmektedir. Bunlar komşu devlet iltica etmekte ve oradan mal ve malzeme toplamaktadır. Türk milletini hükümetine engel olmaya çağırıyorum.”
Türkiye’nin cevabı da sert oldu: “Mağlubiyetini örtbas edip halkına yaranmak için bu olayları o tertipledi.”
Bu sırada Molla Mustafa Barzani Türkiye’ye üç mektup yazdı. Cumhuriyet gazetesinden okuyalım: “Asi Kürt lideri Molla Mustafa Barzani Çukurca Kaymakamlığı vasıtasıyla Türkiye’ye üç 'dostluk mesajı' göndermiştir. Barzani’yi muhatap kabul etmeyen Türk ilgili makamları bu mesajlara cevap vermeye lüzum görmemişlerdir.”
Türkiye, Barzani’ye karşı politikasını sertleştirmişti. Barzani’ye yardım götürenler yakalanıyor, aralarında Şerafettin Elçi, Musa Anter, Said Kızıltoprak’ın da olduğu gizli Kürdistan Demokrat Partisi ileri gelenleri yargılanıyor, Barzani için vergi topladıkları iddiasıyla bölgedeki bazı AP’li siyasetçiler tutuklanıyordu.
Molla Mustafa Barzani’nin ikinci mektup girişimi ise 1968 yılında oldu. Kendisiyle röportaja gelen gazeteci Hulusi Turgut’a şöyle diyerek teslim etti mektupları: “Biz, sizin kardeşiniz ve dindaşınız olan mazlum bir milletiz. Büyük Türk hükümeti, bizden niçin lütfunu esirgiyor? Biz, Osmanlı’nın çocuklarıyız. Kader bizi, Türk kardeşlerimizden ayırdı. Şimdi biz, bu topraklarda özgürlük mücadelesi veriyoruz. Bizi sindirmek isteyen Irak ordularına karşı kendimizi savunuyoruz.”
Mektuplardan biri Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a, diğeri Başbakan Süleyman Demirel’e yazılmıştı Mektuplarda Barzani Ankara’dan yardım istiyordu:
“Halkımız, feci hayat şartları altında ve en ufak varlığı dahi tehdit edilmektedir. Bu durumda, siz ekselanslarından, hükümetinizden ve Türk halkından, Müslüman Kürt kardeşlerine yardım etmelerini istemekten başka çare bulamadık. Türklerle Kürtler, tarih boyu beraber yaşamışlar, İslam dini ile birbirlerine bağlanmışlar ve son olarak ortak tarihleri ve ortak amaçlarıyla, yaygın düşmanlarına karşı kanlarını birleştirmeleri, beraberliklerinin sembolü olmuştur. Bütün bunların yanı sıra Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra yaşadığımız toprakların Bağdat hükümeti tarafından alınışına, Türkiye Cumhuriyeti en iyi tanıktır. Ümit ederiz ki, Müslüman ve barışsever Türk kardeşlerimizin, Kürt kardeşlerinizin zulüm altında tutulmasına ve imha edilmesine karşı olan İslam dini prensipleriniz, bizimle savaşan Irak'a karşı bir baskı olarak kullanılabilsin.”
Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay mektubu açmadan iade etti. Demirel’in ne yaptığı ise bilinmiyor.
Mektuplardan, başka ülkelerin liderlerine de yazılmıştı. 1970’te yeniden Irak’la anlaşan Barzani, Sovyetlerle-Bağdat’ın yakınlaşmasıyla anlaşmanın gerekleri yapılmayınca birkaç yıl sonra ABD’yle yakınlaşıp yeniden silahlı mücadeleyi başlattı, İran-Irak yakınlaşmasından sonra İran’dan da destek kesilince ömrünün son günlerini geçireceği Washington’a gitti. Cenazesi önce İran’a gömüldü, yıllar sonra da kendi topraklarına getirildi.
Eski Türkiye, Kürt komşularından gelen nazik mektupları bile açmaya tenezzül etmeyen bir Türkiye’ydi. Yeni Türkiye ise sınırlarını Kürtlere açan bir Türkiye.
Daha fazlasını da yapması beklenen… Kaç yüzyılın hatırı var. 160 bin insanı misafir etmekten fazlasını beklemek hakları.
Molla Mustafa Barzani’ninki kadar bu coğrafyanın dilinden olmasa da, taş gibi bir örgüt jargonuyla, taşlarla, savaş tehditleri, her biri balon çıkan yalan haberlerle gelse de Suriye Kürtlerinden gelen de bir yardım çağrısı…
Kıbrıs’taki, Bulgaristan’daki, Kerkük’teki, Karabağ’daki Türkler için Türkiye’de atan nabzın, Kobane’deki Kürtler için de Türkiye’de de atmasını bekleyen Kürtlere kim ne diyebilir?
46 yıl önce gelen bir mektuba gecikmeli de olsa cevap verme zamanı…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Mami, IKE ve Hüseyin-2
1.11.2025 - Mami, IKE ve Hüseyin-1
29.10.2025 - PKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi?
27.10.2025 - Neşe’nin kapsayıcılık sorunu…
21.10.2025 - Neyse ki Meclis zabıtları asla kaybolmuyor
18.10.2025 - Öcalan o kanalları ilk kez izledi ve…
13.10.2025 - Hatay’ı haritasına ilk kim koymuştu?
11.10.2025 - Çözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor
8.10.2025 - Sumud tecrübesi bize neler söylüyor?
6.10.2025 - Çözüm sürecinin bir yılı: Uzanan bir elden, resepsiyona…
4.10.2025
Yazarlar
-
Fehmi KORUTrump büyük bir yenilgiye uğradı 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanÇarpık duruma sevinmek, siyasetçiden hukuk dilenmek… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Türk – Türk ayrışması” 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları









































































































Hrac Madooglu
icinde yasadigimiz zamanda, bireysel dindarlarin sayisi marjinal olmakla birlikte, giderek artmaktadir. iletisim cagina girdigimiz bu devirde toplumsal dindarligin uzun sure devam edebilmesi mumkun degildir artik. Cunku toplumsal dindarlik, dini sorgulamayi yasaklamak yolu ile varligini surdurmustur. Bugunlerde, dindar ulkelerde internetin kisitlanmaya, yasaklanmaya calisilmasinin en onemli nedeni budur. Toplum icinde dini sorgulayamayan, karsit gorusler hakkinda bilgi edinme ozgurlugunden yoksun insanlar, bir odada bilgisayarla basbasa kalinca bu ozgurluge kavusma ve bilgi edinme imkanina sahip olmaktadir. Onun icin de tek tip musluman-hristiyan-musevi yerine, kutsal kitaplara bagli olmayan bireysel dindarlarin birkac nesil sonra cogunluk olmasi buyuk ihtimaldir.