Yıldıray OĞUR
Havaalanı’nda bavulunu beklerken bavulların döndüğü bantın kenarına oturmuş gazetesini okuyan yalnız bir adam. Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığının açıklanmasından sonra New York’tan İstanbul’a dönen Orhan Pamuk’a ertesi gün Hürriyet gazetesi bu fotoğrafla hoş geldin demişti.
Nobelli ilk Türkiyeli Pamuk’u havaalanında yayıncısı ve gazeteciler dışında kimse karşılamaya gelmediği gibi bir de havaalanının 1 saatlik bavul bekletme eziyetiyle karşılaşmıştı.
8-9 yıl öncesi Orhan Pamuk için ekstra ağır havası düşünüldüğünde bunun kasten yapılmış bir eziyet olma ihtimali bile akla geliyor.
Nobelli yazarını protesto edip kutlamayan Cumhurbaşkanı’ndan, Hürriyet’in başını çektiği linç medyasına, “o sözleri söyledi diye verdiler yoksa Yaşar Kemal’in hakkıydı” diye dövünen entelektüellerinden, mahkemesini basıp arabasını yumruklayan, yumurtalayan ‘sivil toplum’una kadar kimse rahat bırakmayınca Orhan Pamuk da daha fazla dayanamayıp ABD’ye kaçmıştı.
Sekiz yıl sonra Hürriyet gazetesinde Pamuk’u İstanbul sokaklarında, hatta Beyşehir’de bir kahvehanede not alırken gösteren fotoğrafları görünce aştığımız o günler geliyor akla.
“Düşünce özgürlüğünün yerlerde süründüğü” günlerdi.
8 yıl sonra Pamuk, aynı cümleyi yeni kitabı Kafamda Bir Tuhaflık’ın tanıtımı için sekiz yıl önce onun düşünce özgürlüğünü yerlerde sürükleten mecralarının başında gelen Hürriyet’e verdiği bir röportajda bugünkü Türkiye için kullandı.
Röportajın bir yerinde Nobelli bir edebiyatçıya şöyle bir siyasi komiservari sorgu sorusu sorulduğunu görünce insan bir an için hak veriyor Pamuk’a:
“Kitap pek çok toplumsal olaya değiniyor. 6-7 Eylül, askeri darbeler, Madımak... Ama Gezi yok. Hikâyenin önüne geçmesinden mi çekindiniz?
Pamuk: Böyle bir soru bekliyordum.”
“Buradan hesaba çekileceğimi bekliyordum” diyor yani. Ne de olsa “Gezi’ye sessiz kaldı” diye linç edilmişliği var. “Tabii Esad gitsin, muhalifler silahlandırılsın” diyen bir bildiriye imza attığı için linç edilmesinden sonraki tabii.
“Gezi’yi benim için saygın ve cazip kılan, laik orta sınıfların sokağa çıkıp..” diye başlayan cevabı sırasında, herhalde aklından mahkemesinin önünde “sokağa çıkan” Bedri Baykam’ın Yurtsever Hareketi’nin Rockçısından tiyatrocusuna, prodüktöründen, yazarına hepsi sonra sıkı Gezici olan laik orta sınıfı gelmiş olmalı ki “Gezi’de hayatının anlamını buldum”a kadar çıkan çıtanın epey altında övgülerle sürdürmüş cümleyi…
Röportajdaki sorgu sual Erdoğan’ın Nobel ödülü için söylediği cümleler hakkında ne düşündüğü sorusuyla devam etmiş. “Bence Sayın Başbakan benim Nobel aldığımı duymuş olmalı! Çünkü kendisi telefon edip beni çok nazik şekilde tebrik etmişti o zaman. Başbakan diyorum, Cumhurbaşkanı! (Gülüyor)” Sanki bu cevap sadece Erdoğan’a değil, düşünce özgürlüğü yerlerde sürünürken Başbakan Erdoğan’dan gelen tebrik telefonunun yeniden hatırlatılması gereken epey insan var. Mesela Orhan Pamuk’un kendisi…
(Bu arada Pamuk’un atıf yaptığı Türkiye’de düşünce özgürlüğü Kuveyt’ten kötü gösteren Freedom House raporunu da, aynı kanaate varmasında etkili olduğu anlaşılan “arkadaşların”dan birinin yazma ihtimali çok yüksek. Referanslarını biraz çeşitlendirmekte fayda var.)
Tabii ki Pamuk’un romanın esas hedef kitlesi olan kentli insanlara ulaşmak için Hürriyet’e röportaj vermesi çok anlaşılır. Röportajın altına sayfalarca yazılmış ihanet, unutmayacağız temalı okur görüşlerine bakılırsa, Pamuk Hürriyet’e daha çok Erdoğan’lı Gezili röportaj vermeli. Yoksa şahsi düşünce özgürlüğü bu fikirlerin ilk iktidarında yine yerlerde sürünebilir.
İnşallah Pamuk bir daha hiçbir zaman New York’a girmek zorunda kalmaz, dünyanın başkenti dediği İstanbul sokaklarında özgürce dolaşıp, romanlarını yazar…
Peki Orhan Pamuk neden ABD’ye gitmek zorunda kalmıştı?
Röportaj kılığındaki siyasi komiser sorgusunun esas bu yazıya ilham olan diyaloğuna göre Pamuk da hâlâ tam olarak bu sorunun cevabını bilmiyor:
“Soru: Yolsuzluklara nasıl bakıyorsunuz?
Pamuk: 17 Aralık’tan sonra YouTube’da ve başka yerlerde gördüklerim beni rahatsız etti.”
İyi bir okuru olarak biraz yardımcı olabilirsem ne kadar mutlu olurum…
Orhan Pamuk’un Türkiye’den uzaklaşmak zorunda kalmasının nedenlerinin başında mahkemeler, linç atmosferi ama en başta Ergenekon’un suikast planı gelmiş olmalı.
Ergenekon’un Orhan Pamuk’a suikast planı yaptığını Türkiye, Ergenekon soruşturmasının 2008’in Ocak ayındaki dalgasından sonra öğrendi.
Pamuk ise daha sonra verdiği bir röportajda kendisinden bundan çok daha önce suikast planından haberi olduğunu açıkladı: “Ergenekon olayı çıkmadan 8 ay önce Ergenekoncuların beni öldüreceği ile ilgili bilgiler bana ulaştırıldı. Benimle ilgili öldürme planlarını gördüm, telefon konuşmalarını dinledim”
İddianameye göre suikast planlarının arkasında Kuvvayi Milliye Derneği başkanı olan emekli albay Fikri Karadağ (şu meşhur yemin törenini yapan dernek) ve onun suikast timi (Muhammed Yüce, Selim Akkurt, Ayhan Çelik ve Coşkun Çalık) vardı.
Suikast planlarından bahsediyoruz çünkü savcıya göre Ergenekon’un hedefindeki isimler; Fehmi Koru, Osman Baydemir, Ahmet Türk, Sabahat Tuncel ve Orhan Pamuk’tu.
Peki, kimdi bu suikast timi? Karadağ’dan bahsetmiştik.
Muhammed Yüce, ordudan ayrılmış bir uzman çavuştu, sonra güvenlik şirketinde çalışmış, sonra da Kuvvayi Milliye Derneği Bursa şubesinde gönüllü olmuş. Onun Erzurumlu hemşehrisi Selim Akkurt ise 18 yaşında Erzurum’da kanlısını öldürüp İstanbul’a kaçmış, 23 yaşında İstanbul’da da bir cinayete daha karışmış ama yakalanamamış bir kaçaktı ve işçi olarak çalışıyor. Diğer ikisi ise daha daha düşük profilli rolleri olan Erzurumlu akrabalarıydı.
İddianameye Muhammed Yüce ile Fikri Karadağ arasında 1 Ocak 2007’den itibaren görüşmeler başlamıştı. Şöyle görüşmeler: Yüce: DTP’yi bombalayacağım. Karadağ: Yok, sakın yapma.
Tapelere göre Yüce sürekli Karadağ’a, şunu indirelim, şunu vuralım diye tekliflerde bulunuyor. Karadağ da “çıkar bunları aklından, biz yapacağımız yaptık” türü engelleyici cevaplar veriyordu.
Esas konuşmalar ise Muhammed Yüce ve Selim Akkurt arasındaydı. İkili tuhaf bir şekilde “acaba kimi vursak” diye telefonda isimler vererek defalarca konuşmuşlardı.
50 sayfanın üstünde tutan bu tapelerden 15 Eylül 2007’deki konuşma mesela şöyle:
Yüce: Albayla da görüştüm ben yine az önce.
Akkurt: Ne diyor o a.k.
Yüce: A.k onun da, "ben şu an tatildeyim" diyor. Komutan diyorum "olursa olsun" diyorum, "Biz her türlü varız, indirilecek adam varsa indirelim, her türlü arkasındayım" dedim. Bu Yeni Şafak gazetesinde Fehmi Koru mu ne var ya, bir tane gazeteci, o kafayı takmış, "tamam" dedim, "o bizde" dedim. "Sen sadece yeri ayarla" dedim, "sen bizi başkasına yönlendir" dedim. "Yani yapacağımız varsa yapalım bize destek olun" dedim. "Sebahat Tuncel'i biz indirelim" dedim. "Senin için indirelim" dedim. "Sen de bize yap" dedim.
Akkurt: Gazeteci kolay ya gazeteci erkek değil mi?
Yüce: Erkek, Fehmi Koru var ya a.k.
Akkurt: Osman Baydemir de o olabilir.
Yüce: Sebahat Tuncel'i dedim, mekân lazım bize, para lazım.
“Kimi vursak da yırtsak” konulu bu konuşmaların bir noktasında ikili eğer Kürt siyasetçilerden birini vururlarsa PKK’nın ailelerinin peşini bırakmayacağına karar verip bu sefer başka bir isme geçiyorlar. İddianameden okuyalım:
Tarih: 29 Eylül 2007.
Yüce:… adam diyecek devletin askeri var polisi var size mi kamış a..na koyam" "He iyice bizi vatan haini ederler de",
Akkurt: "He Ağca gibi oluruz ha",
Yüce: "Başka bişey dediğin Orhan PAMUK'u diyek a..na koyam"
(Selim'in isim söylememesi konusunda uyarıda bulunduğu)
Yüce: "Ogün'ün hesabında trilyon varmış.. Ya işte ben şeyden korkarım işte bu a..na koyduğum Ahmet Mehmet'leri onlardan korkarım çevre var ya"
Selim: "Ya onları da PKK şey yapar….
…
Yüce: "Ya a..na koyam bunlar DİNK'İ HALLETTİLER hiçbir si..m olmadı, ne akrabaları ne çevreleri hepsi kahraman oldu çıktı a..na koyam, Biz ona diyek ki gelin biz Orhan'ı dökek",
Selim: "Yo Orhan'ın da şu an hiç sesi soluğu çıkmıyor a..na koydum adam oldu biliyor musun şu an….”
Telefon tapesi olarak Orhan Pamuk kısmı bu kadar.
Esad planlar ise yine tuhaf bir şekilde smslerde doğrudan anlatılmış.
Bu konuşmadan bir gün sonra Muhammet Yüce herhalde bir günde karar verip planlayıp, akrabası Coşkun Çalık’a şu smsi atmış:
“Hala oğlu, gazeteci Orhan Pamuk'u halledeceğiz, ben, sen, Halil (Selim Akkurt), Fuci (Ayhan Çelik) var, toplam 2 trilyon alacağız var mısın? Kurban Bayramı'ndan sonra hazır ol.”
Suikast planlarını yazmak için smsden daha güvenli bir mecra herhalde yok ki devam etmiş smsler: İki gün sonra (2 Ekim):
Yüce: Gazeteci Orhan Pamuk var, onu halledeceğiz, 2 trilyon alacağız, hazırlıkları yapacağız, Hrant Dink'i vuranlarla Halil (Selim Akkurt) görüşmüş, Sedat Peker, Alaattin Çakıcı arkamızdalar. Emniyet Müdürü ve savcıyla da bu hafta görüşeceğiz. Ben sen, Halil (Selim Akkurt), Fuci (Ayhan Çelik) hazırlıklı ol.
Çalık: Her türlü hazırım hala oğlu, yeter ki haber verin.
Yüce o gece başka smslerle gün ve saat vererek ayrıntılarıyla suikasti yazmış. Bir tanesi şöyle:
“Allah izin ederse, Orhan Pamuk'un Kurban Bayramı'ndan sonra İstanbul'da konferansı varmış. Gece 02.00 gibi toplantı çıkışı halledecez. İlk başta 2 trilyon alacağız, iş bittikten sonra da 5 trilyon, bir tane villa, bir tane de benzin istasyonu alacaz, bunlar İstanbul'da, ama sonuçta kesin yakalanacağız bunu bil, Hrant Dink'i vuranlar gibi tüm Türkiye bizim peşimizde olacak haberin olsun.”
Bu Telefon ve smslerden bir ay sonra 17 Kasım 2007’de Selim Akkurt 10 yıl önce Erzurum’da işlediği cinayetten dolayı tutuklanıp, Erzurum’a götürülmüş. 22 Ocak 2008’deki Ergenekon dalgasında ise Fikri Karadağ ve Muhammed Yüce tutuklanıyor.
O tutuklamalardan sonra Pamuk’a suikast planının tapeleri günlerce manşetlerden inmedi.
Aylar sonra suikastın tetikçisi olduğu söylenen Selim Akkurt iddianame çıkınca avukatları aracılığıyla bir açıklama yapar ve iddiaları yalanlayarak şöyle der: “Ben bu durumu 6 ay tek kaldığım cezaevinden davanın görüleceği Silivri Cezaevi'ne sevkimin yapılmasından sonra, 9 Ekim 2008 günü, Ergenekon iddianamesinden öğrendim”
Akkurt iki yıl boyunca mahkemedeki verdiği ifadeler pek dikkat çekmemiş olacak ki gazetelerde pek yer almamış. En ilginci 2009’da çıkan şu haber: “Tahliye olmam için ne söylememi bekliyorsunuz? diye soran Akkurt, itirafçı olması için cezaevinde kendisine baskı yapıldığını iddia etti.”
27 Ocak 2010 tarihli Ergenekon duruşmasında söyledikleri ise geniş haber olmuş. Şöyle demiş Selim Akkurt:
İtirafçı olmadan Ergenekon'dan çıkılmıyor. Ben de itirafçı olmaya karar verdim. Ben kaçak yaşadığım yıllarda, yıllarca polisin bilgisi dahilinde gezdim, dolaştım. Polis bana ne görev verdiyse onu yaptım. Kuvayı Milliye ve Fikri Karadağ ile onların teşvikiyle bağlantı kurdum.
Mahkeme Başkanı Köksal Şengün: ''Kim onlar?''
Akkurt: İsmail Erçelik, Mutlu Ekizoğlu, Ali Fuat Yılmazer denen ... beni aldattı. Bana dediler ki, 'biz PKK, DHKP/C ve Hizbullah'a operasyon yapacağız. Ancak onlar TSK'ya operasyon yaptı. Turan Çolakkadı ile de Celalettin Cerrah ve Zekeriya Öz oradayken görüştüm. Bunların da bilgisi var her şeyden. Fehmi Koru ve Osman Baydemir'e suikast yapacak gibi telefonda konuşmamı istediler. Muhammet Yüce ile suikast yapacaklarmış gibi telefonda konuştum.”
Ve bu ifadeden 3 gün sonra önce Muhammed Yüce, dört ay sonra da Selim Akkurt Ergenekon davasından tahliye edildiler.
Ne tuhaf di mi? 6 kişiye suikast planıyla yargılanan iki tetikçi suç şüphesinde değişim falan denerek bırakıldı. Fikri Karadağ ise dört yıl sonraki AYM kararını bekledi. Zamanlaması sahiden manidar.
Akkurt, cinayetten hükümlü olduğu için cezaevinde yatmaya devam etti.
Pamuk suikastı tetikçisi olarak yargılanan Selim Akkurt, geçen hafta Erzurum Cezaevi’nden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na el yazısı ile bir mektup göndererek şöyle dedi: “5 yıl önce Ergenekon duruşmasında bu örgütü deşifre etmeye çalıştım ama sesimi duyuramadım. Savcı Zekeriya Öz, polis müdürleri Ali Fuat Yılmazer, Mutlu Ekizoğlu ve İsmail Erçelik'in talimatları ile hareket ettim. Kendimi ihbar ediyorum. Fethullah Gülen terör örgütü üyesi olmaktan hakkımda işlem yapmanızı talep ediyorum."
Tam da Orhan Pamuk’un yeni kitabının çıktığı günlerde…
Yıllarca Orhan Pamuk’a Ergenekon’un suikast planı diye bilip, üzerine yazılar yazdığımız, Ergenekon davası hakkında belki yurt dışında en çok atıf yapılan hikayenin küçük bir özeti böyle işte.
Şimdilik diyelim. Belki bir gün bu amatör hikaye Orhan Pamuk’un elinde yazacağı ilk polisiye romana bile dönüşebilir. Kafamda bir tuhaflık-2 mesela. Biz okurları için ne büyük bir hediye olurdu bu…
Romanın ilk cümlesi de benden “17 Aralık’tan sonra gördüklerim beni rahatsız etti.”
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSiyasetin altın kuralını unutanlara hatırlatırım 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Öcalan misyonu” 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları














































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025