Yıldıray OĞUR
|
|||
![]() Norveç Kraliyet Akademisi bu yıl Nobel Barış Ödülü’nü üç kadına verdi. Liberya’nın Harvardlı bir ekonomist olan ilk kadın Cumhurbaşkanı Ellen Johnson-Sirleaf, yine Liberya’da iç savaşa karşı seks grevi kampanyasıyla tanınan barış aktivisti Leymah Gbowee ve Yemen’de diktatör Salih’e karşı eylemlerde hep en önde yürüyen gazeteci Tevekkül Karman. Yemen’deki “Zincirsiz Kadın Gazeteciler” adlı sivil toplum örgütünün başkanı, üç çocuk annesi, 32 yaşındaki gazeteci Tevekkül Karman, Yemen gibi ataerkillik bir toplumda diktatör Salih’i sallıyor. Peki ya Nobel Barış Ödüllü insanlar listesine adını yazdırmış bu güçlü kadın Türkiye’de yaşasaydı; Genel seçimlerde büyük partilerin hiçbiri onu milletvekilliğine aday göstermez, aday olup seçimleri kazansa bile Meclis genel kurul salonuna sokulmaz, içeri girse de muhtemelen yine birileri salon kapaklarına vurarak, “dışarı dışarı” diye bağırırdı. Şayet bir ziyaret için Türkiye’ye gelse ve GATA’da yatmakta olan Libyalı, Somalili yaralıları ziyaret etmek istese içeri girmesine izin verilmezdi. Yemen’de devrim olduğunda, yeni iktidar onu Ankara Büyükelçiliği’ne atasa, Ankara’daki askerî resepsiyonlara davet edilmezdi. Hele başörtüsü yasağı kalktı haberlerine inanıp Türkiye’de bir üniversitede master yapmaya karar verirse başına gelmeyen kalmazdı: ODTÜ’nün sadece dış kapısından içeri girebilir, Sosyoloji’de ya da Siyaset Bilimi’nde adı “Çokkültürlülük ve demokrasi” , “İnsan Hakları ve Barış” olan derslere girdiğinde ise o dersin hocaları tarafından ya dışarı çıkarılır ya da hakkında tutanak tutulurdu. Ankara Üniversitesi’nin Hukuk, Siyasal Bilgiler, Dil Tarih Coğrafya fakültelerine adım bile atamaz, şayet Hacettepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi bölüm başkanıyla karşılaşırsa “Mikrop gibi ürüyorsunuz”gibi hakaretler de işitebilirdi. Hadi diyelim okuldan mezun oldu. Nobel Barış Ödüllü kadının karar verirken tarafsız davranamayacağı iddia edilerek hâkim, savcı ya da avukat olmasına izin verilmezdi. Nobel Barış Ödüllü Karman’ın çocuklarına kötü rol model olacağı gerekçesiyle öğretmen olmasına da izin verilmeyecekti. TRT’ye Nobel Barış Ödülleri konulu bir belgesel hazırlayıp ekrana çıkması, Kültür Bakanlığı’nda, Türkiye’nin tanıtımı dairesinde çalışması ise tasavvur dahi edilemezdi. Gazeteci Karman olarak Yemen’i terk edip Türkiye’de gazetelerde çalışmak istese muhafazakâr birkaç gazete dışında iş bulamayacak, bu gazetelerde de ancak belli bir pozisyona kadar yükselebilecekti. Elindeki Nobel Barış Ödülü, demokrasi, insan hakları, çokkültürlülük gibi konularda dünyanın her yerinden fon alan sivil toplum örgütlerinde profesyonel olarak çalışmak için başvurmaya cesaret etmesine bile yetmezdi. En kötüsü de Yemen’de diktatör Salih’e karşı bile mücadele edecek bir yol bulabilmiş bu genç kadın, Türkiye’de karşılaşacağı tüm bu haksız muameleler karşısında nereye ve kime başvurabileceğini bile bilemeyecekti. Yasağa karşı sesini çıkardığında “Tamam çözeceğiz, sabret, daha zamanı gelmedi” diye geri püskürtülecek, sokağa çıktığında arkasında bir avuç insan bulacaktı. Nobelli kadının hakları için liberaller, en fazla hizmet alan hizmet veren ayrımı kadar demokratlıklarını esnetebilecek, otobüslerde Kemalist amcalar ve teyzeler tarafından sözlü tacize uğrayacak, feministler diktatöre meydan okuyan bu Nobel Barış Ödüllü kadının aslında özgür olmadığını, erkek egemen ideolojinin baskısı altından kurtarılması gerektiğini iddia edecekti. Bu kadar zorbalığa karşı kafası kızıp dağa çıksa orada da başörtüsünün yasak olduğu gerçeğiyle karışılacaktı. Yani eğer Tevekkül Karman Türkiye’de yaşasaydı bir Nobel Barış Ödülü’nü daha almayı hak edecek kadar bir mücadele vermek zorunda kalacaktı. Tıpkı yıllardır bu dertleri çeken Türkiye’deki diğer başörtülü kadınlar gibi. Sonuç hep eksik, sonuç hep bitmeyen bir ayrımcılık... İyi ki Norveç Kraliyet Akademisi Türkiye’de değil. Yoksa hakkında laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak suçlamasıyla kapatma davası bile açılabilirdi. Bu arada Türkiye’nin başörtülü kadınları bu yıl da Nobel Tevekkül Ödülü’nü aldı, duydunuz mu? |
Yazarlar
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025