Yıldıray OĞUR
Dua, Göktaşı, Ateş, Serhat, Kılıç. Kama...
Bunlar iki yıldır Türkiye ile ABD arasında gerilime neden olan Rahip Brunson davasının gizli tanıklarının adları.
İki yıl önce ilk tutuklandığında “FETÖ’cü Papaz” olarak başlayan kariyerini daha sonra “Casus Papaz” olarak sürdüren Andrew Craig Brunson, onca iddia ve iki yıl tutuklu yargılandıktan sonra sadece “terör örgütüne yardım”dan, hem de en alt limitten aldığı ceza sonrası ABD’ye giderken yeniden “Amerikalı Pastör” oluverdi.
Ama bu hikayenin ana kahramanları bugünlerde söylendiği gibi gizli tanıklar değil.
Aslında bunların hiçbiri yaşanmayabilirdi.
Eğer Brunson ailesi, içinde olmakla suçlanacakları 15 Temmuz darbesinden sonra tatilde oldukları ABD’den tekrar 23 yıldır yaşadıkları İzmir’e dönmeselerdi bunların hiçbiri yaşanmayabilirdi.
Ya da Brunson, 7 ekim 2016 günü evlerinin kapısına bırakılan karakola çağrı notunu görüp, eşiyle birlikte ellerini kollarını sallayarak, daha sonra içeriği aleyhine delil olarak kullanılacak cep telefonu ve sırt çantasındaki flash diskle gittiği karakolda, sınır dışı edilme kararını öğrendiğinde, itiraz hakkından vazgeçtiğine dair bir belge imzalasaydı, ilk kalkan ABD uçağına binip ülkesine gitmeleri önünde de hiçbir engel yoktu.
Ama misyoner karı-koca, zor olanı seçip hapishaneden kötü şartları olan Harmandalı Geri Gönderme Merkezi’nde beklemeyi göze alarak 15 gün içinde karara itiraz haklarını kullanmayı yani Türkiye’de kalmayı tercih ettiler.
O ana kadar haklarında herhangi bir soruşturma, karar, suçlama da yoktu. Sadece Ankara’dan gelen sakıncalı olduklarına dair bir yazı vardı.
Zaten bu rahatlık yüzünden 12 gün sonra 19 Ekim günü aslında her şeyi birlikte yaptıkları eşi Norine Brunson, Türkiye’de ayrılmamak şartıyla bırakılmıştı.
İşte bu noktadan sonra bir akıl devreye girdi. Ve her gün onlarcası olan rutin bir sınır dışı edilme kararı bir anda ülkenin dış politikasını etkileyecek bir soruşturmaya dönüşmeye başladı.
Brunson, sınırdışı kararına itirazının sonucunu Harmandalı Geri Döndürme Merkezi’nde beklerken, üç hafta sonra 31 Ekim 2016 günü, davadaki en kritik iddiaların üzerine kurulacağı gizli tanık Dua savcılığa gelerek sekiz sayfalık ilk ifadesini verdi.
Peki üç hafta sonra bir anda nereden çıktı bu gizli tanık?
İddianamedeki şu cümleden bu gizli tanığın daha önce de polise ya da savcılığa gelip elindeki bilgi ve belgeleri vermek istemiş, muhtemelen misyonerlikle ilgili soruşturmalardan tanınan biri olduğu anlaşılıyordu:
“Adı geçenin yabancı bir din adamı olması dikkate alınarak, hakkındaki iddiaların adli yönden incelenmesi amacıyla, Cumhuriyet Başsavcılığımıza bu konularda daha önceden bilgisi ve bir takım delillere sahip olduğunu söyleyerek müracaat eden ve ibraz ettiği bilgi ve belgelerin incelenmesini isteyen “Dua” kod isimli gizli tanığın konuya ilişkin ifadeleri alınmıştır.”
Fakat ne tuhaf ki gizli tanık Dua’nın sekiz sayfalık bu ilk ifadesinde Brunson’ın adı geçmiyordu. İfade, LDS (The Church of Jesus Christ of Latter-day Saints) Kilisesi ya da bilinen adıyla Mormonların, özellikle de Amerikan üslerinde çalışan asker ve sivil Amerikalı Mormonların 2005-2011 tarihleri arasında Türkiye’deki faaliyetleri hakkındaydı.
İfadelerinden, gizli tanığın Mormon Kilisesi’nin içine girmiş, husumet yaşayıp onlardan ayrılmış, onlarla ilgili arşiv oluşturmuş biri olduğu anlaşılıyordu.
Fakat işin tuhafı Mormonların, Brunson’un mensubu olduğu Evnajelik kiliseyle hiçbir ilgisi yoktu. Hatta bazı Evanjelikler, kendi İncilleri olan Mormonları Hıristiyan olarak bile görmemekteydi.
Yani bu sekiz sayfalık, eski bilgiler ve olayların geçtiği ifadeden hareketle Brunson’a yönelik bir suçlamada bulunulamazdı.
Ama her şeyin bir çaresi vardı. Sekiz sayfalık ifade vermiş gizli tanık, dokuz gün sonra 9 Kasım 2016 günü bir kere daha savcılığa geldi ve ikinci bir ifade daha verdi. Dokuz gün sonra birden bire Brunson’la ilgili de bir şey hatırlayıvermişti.
Şöyle dedi:
“Lozan Antlaşması’na göre Türkiye'de kilise açılması yasaktır. Bu nedenle daha sonradan FETÖ/PDY örgüt üyesi olduğunu öğrendiğim, fotoğraflarını görürsem teşhis edebileceğim Ramazan isimli bir avukat bunlarla toplantı yaptı ve onlara bu yasağı aşmanın yolunun dernekleşmek olduğunu söyledi. Bunlar da çözümün FETÖ'nün elemanları tarafından sağlanacağını düşünerek, kendi aralarında "bizim işimizi bunlar çözer" şeklinde konuşuyorlardı.”
Savcılıkta Ramazan’ı teşhis etmesi için ona fotoğraflar gösterildi. O da fotoğraflardan Ramazan’ı teşhis etti. Avukat Ramazan FETÖ’nün Ege Bölgesi imamı Bekir Baz çıkıverdi.
Lozan anlaşmasına göre yeni kilise açmak yasaktı ama AB reformlarıyla 2006’da kilise açılmasına izin verilmişti. İfadede bahsedilen görüşmenin tarihi de yeri de belirsizdi.
Fakat bu ifade üzerine Brunson, aynı gün önce Emniyet’e, adından savcılığa götürüldü, mahkemeye çıkarıldı ve FETÖ üyeliğinden tutuklandı.
Bundan sonra adı “FETÖ’cü Papaz”a çıktı.
Ama henüz “Casus Papaz” denmiyordu. Çünkü ortada bir casusluk iddiası henüz yoktu.
23 yıl ailesiyle Türkiye’de yaşamış, şehir merkezindeki kilisesinde faaliyet yürütmüş, 2011’de kendisine El Kaideci diyen bir kişinin “misyoner hainler” diye kendisine saldırması dışında adı hiçbir olaya karışmamış, herhangi bir istihbarat kurumu tarafından hakkında işlem yapılmamış, sakıncalı bulunmayıp her yıl oturma izni yenilenmiş bir Amerikalı rahibin aslında casus olduğunu devlet yine gizli tanık Dua’nın ifadesinden öğrenmişti.
Ama yeni ifadesinden. Ya da ifadelerinden birinden. Çünkü 15 aylık soruşturma sırasında gizli tanık Dua tam 10 kez savcılığa gelip ifade vermişti. Neredeyse her ay yeni bir ifade.
Ve bu ifadelere dayanarak, Rahip Brunson FETÖ’den tutuklanmasından dokuz ay sonra, tekrar savcılığa götürüldü, mahkemeye çıkarıldı ve 24 Ağustos 2017’de bu kez “askeri casusluk ve darbe” suçundan bir kere daha tutuklandı.
Bu süre zarfında casuslukla ilgili soruşturmaları yürütmesi gereken MİT tarafından sorgulandığı ya da onlardan belge istendiğiyle ilgili soruşturma kayıtlarına hiçbir bilgi girmedi.
Peki, gizli tanık Dua, savcılığa Brunson’un casusluktan tutuklanmasına ve adının hala “Casus Papaz” diye anılmasına sebep olan ne demişti?
Aslında yeni hiç bir şey. Daha önce verdiği ifadede anlattığı Mormon Kilisesi ile ilgili bilgi ve belgeleri, bir anda Brunson’a bağlamıştı.
Brunson’un hala daha pek çok kişinin şüphe etmediği hatta şüphe edenlerden şüphe edilen casusluğunu savcılık gizli tanığın anlattıklarından hareketle iki delil üzerine oturttu.
Delillerden biri iddianamede “tamamıyla casusluk faaliyeti” denen, 2004 tarihli Akdeniz Bölgesi’ndeki benzin istasyonları üzerine bir saha raporu.
Gizli tanık bu raporu ve raporu hazırlayan iki Mormon Kilisesi üyesiyle ilgili bilgileri savcıya anlatmıştı. Sonra da bu iki kişinin “Brunson’un kilisesine giderek onunla gizli bir şekilde görüştüğünü ve şüpheliden bir takım haritalar ve bilgiler aldığını” ifadesine ekledi.
Bu kişileri Brunson’un tanıdığı ya da görüştüğüyle ilgili elde başka hiçbir delil yoktu.
Savcının casusluk faaliyeti dediği raporla ilgili de mahkemeye daha sonra bir yazı geldi. Manchester merkezli, özellikle petrol sektöründe yaptığı piyasa araştırmalarıyla bilinen Kalibrate şirketinin Küresel Araştırma Yöneticisi Ian Garland imzalı yazıda, bu raporun şirketleri tarafından 2004 yılında Türkiye’de benzin istasyonu yatırımları yapacak bir şirketin talebi üzerine bir saha araştırması olarak hazırlandığı, kendisi de bir Mormon olan Garland’ın raporu hazırlamak üzere Türkiye’deki iki Mormon’la çalıştığı anlatılıyordu. Yani aslında ortada gizli bir belge ya da casusluk yoktu. Brunson’un ise bu olan bitenlerle hiçbir ilgisi yoktu.
Brunson’un casusluğuna gösterilen ikinci delilse, yine gizli tanık Dua’nın hakkında iddialarda bulunduğu ve savcılığa belgeler verdiği Türkiye’deki Amerikan üslerinde görev yapmış Mormon bir asker olan Kenneth C. Abney ile ilgili iddialar. Ve Brunson’un onunla “yakın irtibat halinde olduğu, Kenneth C. Abney ile birlikte faaliyet icra ettikleri yönünde kuvvetli deliller.” Bu kuvvetli delillerin kaynağı yine gizli tanığın “irtibatlıydılar” iddiasıydı.
Yani ortada yine bir casusluk ya da Brunson’la ilgili bir belge yok. Gizli tanığın hakkında bilgi ve belge verdiği bir kişiyle irtibatı olmak Brunson’u da casus yapmıştı.
71 yaşında halen ABD’de yaşayan Abney, mahkemeye çağrılmadı, tanıklığına dahi başvurulmadı. Daha sonra Bloomberg’e konuştu ve Brunson’un adını 2016 yılında tutuklandıktan sonra duyduğunu, Türkiye’deyken tanımadığını ve görüşmediklerini söyledi.
Ama kolluk ve savcılık gizli tanığın iki cümlesinden başka aralarında bir irtibat olduğuna dair delil olmayan Brunson’la Abney’i birbiriyle irtibatlı göstermek için dahiyane bir fikir buldu; HTS kayıtlarından tanışıklık çıkardı.
Her ikisinin cep telefonu numaraları, 2010 ile 2012 arasında üç kez İzmir Alsancak’taki baz istasyonlarından sinyal vermişti. Yani iki yıl boyunca Alsancak’ta dolaşmış herkes arasında rahatça kurulabilecek bir irtibat ikisinin birbirini tanıdığına delil yapılmıştı.
Hazır böyle bir delil yaratma makinesi bulunmuşken aynı irtibat yine tanıştıklarına ve konuştuklarına dair gizli tanık ifadesinden başka bir delil gösterilemeyen Brunson ve FETÖ İzmir imamı arasında da kuruldu.
Onlarında telefon numaralarından 2011 ila 2015 arasında dört yıl boyunca hatlarının Konak, Çankaya ve Alsancak'ta 293 kez birbirlerine yakın bazlardan sinyal verdiği tespit edilmişti.
Milyonlarca insanın yaşadığı, gezdiği semtlerde onbinlerce insanın telefonları arasında bulunabilecek bu rakam gazetelerde “293 kez görüştüler” diye yazıldı.
Bu delillerle casusluk, darbe, FETÖ suçlamalarının zemini oluşturulduktan sonra yeni gizli tanıklarla da PKK bağlantısıyla ilgili suçlamalar yapıldı.
İzmir’de 25 cemaatli bir kilisesi olan bir papaz, PKK’yı Hristiyanlaştırıp, Hıristiyan bir Kürdistan kurmaya çalışmakla, ülkeyi böylece parçaladıktan sonra da geri kalan kısmını FETÖ’ye vermek istemekle suçlandı. Gizli tanıklar, üzerinde haç olan PKK bayraklı pasta kesmekten, kilisedeki sıraların üzerine Türkler oturamaz yazıları koyulduğuna kadar deli saçması iddiaları sıraladılar. Cinayetten, dolandırıcılıktan hapiste yatan mahkumların savcılığa gönderdiği Brunson’u Gezi ayaklanmasını çıkarmak, Birinci Lig’i karıştırmaya çalışmakla suçlayan ifadeleri iddianameye eklendi.
Sonucun belli olduğu son duruşma öncesi bile savcılık soruşturmaya yeni gizli tanıklar eklemeye devam etti.
Ama sonuçta bunca çabadan, tanıklıktan, iddiadan geriye terör örgütüne üye olmadan yardım ettiği suçlamasından verilen üç yıl hapis cezası, Türkiye’nin ABD’den gördüğü pek de hoş olmayan muamele ve ekonomideki zorluklardan başka bir şey kalmadı.
Peki bunun sorumlusu kim?
Bu sorunun muhatabı hala Brunson’un neyle suçlandığıyla ilgilenmeden, yalan yanlış bilgilerle televizyonlarda, sosyal medyada ahkam kesenler değil.
Onların kafası net. Sorulara ihtiyaçları yok. Çok zorlanırlarsa “sen de ne kadar çok savunuyorsun” deyip cahilliklerini küstahlığa da çevirebiliyorlar.
Ama eğer Ankara’da gerçekten sorumluluk duygusuyla Türkiye’nin başına bunu kimin bela ettiğini merak edenler varsa bu sorunun cevabının aranacağı yer nereye çekersen oraya giden gizli tanıklar değil.
Bu soruşturmanın her yerinde adaletle bağdaşmayan bir kötü niyet, önyargı ve beceriksizlik var. Bunun motivasyonunu bulmak, bundan ders çıkarmak devletin görevi. Büyükada’dan çıkarılmayan ders, Brunson davasından da çıkarılmazsa, bu kötü adalet pratikleri Türkiye’nin başına yeni sorunlar açmaya devam edecek.
Bir ülkenin dış politika tercihlerinin, ekonomisinin önyargılı ve kötü niyetli adli soruşturmalarla bu denli etkilenmesi ciddi bir güvenlik sorunudur.
Ve bu sorun 25 cemaatli, üç çocuk babası Amerikalı bir misyoner rahibin yaratabileceğinden çok daha ciddi bir sorundur...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025