Yıldıray OĞUR
Andıç olayından aylar sonraydı. 32. Gün, ODTÜ’den canlı yayın yapacaktı. Ben o sırada ODTÜ’de öğrenciydim. Öğrenci Kulübü olarak 32. Gün ekibine yayın için yardımcı oluyorduk. (Bunu tam olarak niye ve hangi amaçla yaptığımızı hatırlamıyorum. Galiba motivasyonumuz çocukluğumuzun “milli TRT”sinde Barış Manço ile birlikte dünyayla tek bağımız olan, yayınlandığı gün kimselere randevu vermediğimiz Mehmet Ali Birand’ın 32. Gün’ünün cazibesiydi) Program öncesi Mehmet Ali Birand’ın yanına gittim ve canlı yayın sırasında söz alarak andıcı eleştiren bir soru sormak istediğimi söyledim. “Aman sakın, gerek yok” derken ki yüzündeki gülümsemeyle karışık endişeli ifadeyi hatırlıyorum.
Ben o soruyu sormak için o canlı yayın sırasında herhalde iki saat boyunca elimi kaldırdım ama ne soracağımı bilen Birand bana söz vermedi. Dünyanın bütün liderleriyle karşılıklı ayak ayak üstüne atıp, istediği her şeyi soran Birand’ın yüzündeki o endişeydi 28 Şubat.
Ya da Başbakan Erbakan’ın gelmekte olan 28 Şubat’ı engellemek Temmuz 1996’da Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’yı bütün teamüllere aykırı olarak kapıya kadar geçirirken yüzünde beliren o endişeli mütebessim ifade.
Benim için 28 Şubat, o günlerde öğrenci olduğum ODTÜ’deki Kemalist profesörlerin kendilerinden geçerek okudukları 10. Yıl marşları, Beethoven’ın Dokuzuncu Senfonisi’ni dinleyerek çağdaşlık mesajı vereceğini zanneden Ankara burjuvazisinin Türk Metal İş’in bitmemiş salonunun çamurlu yollarına saplanan jipleri, Mercedesleri, (Dün gece Esenboğa Havalimanı’nda Başbakan’a sürpriz doğum günü partisi için beş saat bekleyen beş bin kişi arasında bu tiplerden bazılarının olması muhtemeldir), Demirel’in o klasik müzik konserini hınca hınç dolduran kitleyi gösterip “İşte çağdaş Türkiye bu” deyişindeki taşralı kompleksi, 1998’de Kızılay Meydanı’ndaki 75. yıl kutlamasında Tamer Levent’in bugün ancak Yalan Dünya’da parodi olabilecek bir tonlamayla attığı çağdaşlık-sanat nutku, Mediha Şen Sancakoğlu’nun “meşaleyiz sönemeyiz başka rejim denemeyiz” gibi kült sözlere sahip “Aydın Bir Türk Kadınıyım” şarkısı, ille de rakı içmek isteyen paşalar, Güven Erkaya’nın korkutucu kibirli bakışları, şimdi ırkçı bir dergide yazan ama o günlerde Anayasa Mahkemesi’nin emanet edildiği Yekta Güngör Özden’in Atatürk için söylediği “Nereden baksa güzel, nereye baksa güzel” sözleri, Ertuğrul Özkök’ün yarı tehditkâr “sıra silahsız güçlerde” yazıları, Genelkurmay’daki brifinglerde ayakta kalınca koridorlarda oturan kelli felli Yargıtay üyelerinin kolejli heyecanı, Sincan’daki tankların sabahki geçişi çekemeyen Hürriyet için yeniden yürütülmesi, 28 Şubat’ın genç sivili Ahmet Hakanlı Haber Saatinde çalan Pink Floyd, Tansu Çiller’i ve Hasan Celal Güzel’i ülkenin en cesur ve demokrat siyasetçisi haline getiren çölleşme, hakkı teslim edilmemiş bir demokrasi kahramanı olan Kadir Sarmusak’ın keli, Erol Özkasnak’ın bir geceyarısı dayanamayıp Ceviz Kabuğu’na bağlanarak “28 Şubat postmodern darbeydi, evet” derkenki loser sesi, Çevik Bir cumhurbaşkanlığına adaylığını açıklarken salonu dolduran gazeteci büyüklerinin şen suratları, Ayşenur Arslan’lı, Ali Kırca’lı içinde bolca şeriat, irtica, aydınlık, çağdaş geçen ATV haberleri izlerken içimde oluşan büyük nefret, bütün bunların daha sonra Mekkeli bir fen öğretmeni olduğu ortaya çıkan kefiyeli bir adamla tokalaşıp Mekke ile Rize’yi kardeş şehir ilan etmiş Şevki Yılmaz, basiretsizlik abidesi, acemi iğneci Bekir Yıldız, o zamanlar mehdi olduğunu bilemediğimiz Hasan Mezarcı için yaşandığını düşünüp duyduğum isyan, Mesut Yılmaz’ın 23 Nisan çocuğu gibi başbakan olma heyecanı, darbe olacak diye lojmanını bırakıp ev bakan Refahlı milletvekilleri, Ali Bayramoğlu, Gülay Göktürk yazıları okurken duyduğum büyük ferahlık, en iyisi Yeni Yüzyıl gazetesinin bile çağdaşlık tıraşlarına dayanamayıp Yeni Şafak ’ı keşfim, STK ile beşli çete arasındaki farka uyanmam, “çağdaşlık”la demokrasi arasındaki tüm ipleri koparmamdı 28 Şubat.
Ama en çok da izlerken başörtülü annemle birbirimize bakıp sinirden ağladığımız Merve Kavakçı’nın Meclis’ten atılışı.
15 yıl içinde aldığımız sivil mesafeyi Mehmet Ali Birand’ın muhteşem 28 Şubat Belgeseli’ni izlerken kolundaki turuncu saatten daha iyi ne açıklayabilir. 15 yıl sonra artık daha renkli bir Türkiye var. 28 Şubat’ın paşaları ne yaparız da bu dindarların önünü keseriz sorusu üzerinde uzun mesailer harcadı. 2020 yılında imam hatipli sayısı şu kadar olacak gibi hesaplar bile yaptılar. Ama istediklerinin tam tersi oldu. 28 Şubat sayesinde Refah Partisi’nden bir AKP çıktı, merkez sağ tarihin çöplüğüne gitti, liberaller ve dindarlar arasında güçlü bir entelektüel blok oluştu, dindar ailelerin çocukları yurtdışında okudu, Türkiye’deki muhafazakârlar örgütlendi, siyaseti öğrendi, sivil toplumu keşfetti, medyaya girdi.
Yani 28 Şubat aslında dindarlar için bir aydınlanma devrini başlattı. Ne diyelim, bu mahkemede işine yaramayacak ama teşekkürler Çevik Bir...
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025