Yıldıray OĞUR
Dün, 1850’den beri göçle adaya gelmeye başlamış, 50 bin Müslümanın yaşadığı, dünyanın en bakir doğaya sahip, suç oranlarının en düşük olduğu, en güvenli, en yeşil, en refah ülkesi kabul edilen Yeni Zelanda’nın tarihinin Başbakan Jacinde Ardern’in ifadesiyle “en karanlık günü”ydü.
Ülkenin üçüncü büyük şehri olan ve 150 yıldır bir Müslüman cemaatin var olduğu Christchurch’deki Nur ve Linwood camiilerini Cuma namazı için dolduran 49 Müslüman Yeni Zelandalı, organize ve korkutucu bir terör saldırısında hayatını kaybetti.
Saldırının en korkutucu tarafı saldırganın Playstation oyunu gibi çektiği katliamını Facebook’tan canlı yayınlamasıydı.
Her ne kadar saldırının ardından tartışmalar eski bir Haçlı-İslam eksenine otursa da karşımızda yeni nesil bir kötülük ve terör var.
Aslında, her ne kadar popülist mülteci karşıtı Önce Yeni Zelanda Partisi son seçimlerde yüzde 7 oy alsa ve küçük ortak olarak koalisyona girse de Yeni Zelanda, mülteci karşıtı, ırkçı siyasetlerin etkili olduğu bir ülke değil. Katliamın ardından konuşan Başbakan Ardern’in dediği gibi çeşitlilik üzerine kurulu bir toplumdan bahsediyoruz.
Zaten Avusturalya vatandaşı olan katil de arkasında bıraktığı manifestosunda Yeni Zelanda’yı seçme nedenini “en güvenli ve beklenmedik yerde bile size huzur yok” mesajını vermek olarak açıkladı.
Peki kim bu katil?
28 yaşındaki Brenton Tarrant, kendi tarifiyle “İskoç, İrlanda, İngiliz genleri olan sıradan, beyaz, alt sınıftan bir Avusturalya vatandaşı.”
Üniversiteye gitmemiş, kebapçıda çalışmış, bitconnectten para kazanmış, seyahat etmiş.
Aslında iki yıldır üzerine çalıştığı saldırısını planlamak üzere Yeni Zelanda’ya gelmiş. Sonra saldırıyı burada yapmaya karar vermiş. Önce bir başka camii gözetlemiş, sonra gözüne kestirdiği bu camilerde karar kılmış.
Peki bu saldırının amacı ve motivasyonu ne?
Bu soruların cevabı kendisiyle röportaj yapıyormuş gibi soru cevap formatında yazdığı 74 sayfalık manifestosunda. Aklı internette dolaşan komplolarla karışmış, sosyal nefretine sürekli yeni ideolojiler, kılıflar bulmuş.
Manifestonun kapağında büyük harflerle yazan The Great Replacement (Büyük Yer Değiştirme) Amerika ve Avrupa’daki aşırı sağcılar arasında çok popüler olan bir komplo teorisi.
Bu teoriye göre, Batılı toplumlar artık yeterince üremediği ve yaşlandığı için, küresel elitler, Yahudiler, büyük sermaye çevreleri bir proje olarak doğurgan Müslüman ve Afrikalıları Avrupa’ya ve diğer batı ülkelerine göçmen olarak getiriyor. Böylece Avrupa’nın yerli halkı, kültürü, ırkı yok ediliyor, yerine başka ırklar, kültürler yerleştiriliyor.
Komplo değil geçmemek gerek. Çünkü buna inananlardan biri Macaristan başbakanı Orban. Ona göre göçmenleri Avrupa’ya Soros taşıyor, böyle Avrupa kimliksizleştiriliyor.
Katil Tarrant’a göre bu “Beyaz Soykırımı.” Ve bir an önce harekete geçilmezse, iş işten geçmiş olacak.
Zaten bu yüzden manifestosu şöyle başlıyor: “Doğum oranları, doğum oranları, doğum oranları! Eğer bu yazdıklarından tek bir tanesinin hatırlanmasını isteseydim, o doğum oranları mutlaka değişmeli olurdu.”
Bu saldırının amacını da sürekli nüfusları artan, işgalci dediği göçmenlere “burası bizim vatanımız, asla sizin olmayacak” mesajı vermek, devrimci bir korku atmosferi yaratarak tarihsel momentumu değiştirmek, kavgayı ve kutuplaşmayı artırarak nihilist, hedonist, bireyci Batı toplumlarını sarsmak. Böylece doğurganlığın artacağı günlere kadar zaman kazandırmak.
Katliamla, geçen yıl Nisan ayında İsveç’te illegal bir göçmenin düzenlediği terör saldırısında ölen 11 yaşındaki Ebba Akerlund’un intikamını aldığını da söylüyor.
Manifestoda sık sık herhangi bir örgütün üyesi olmadığını tekrarlıyor ama yazdıklarından Amerikan aşırı sağından, beyaz üstünlükçü fikirlerden çok etkilendiği anlaşılıyor. Zaten gün boyu Amerikan demokrat çevreleri bu tehlikeye dikkat çektiler.
Kendine öncü olarak kabul ettiği kişi Sir Oswald Mosley. Mosley, 30’larda İngiliz İşçi Partisi’nde bakanlık yapmış, sonra adı başbakanlık için geçerken istifa edip İngiliz Faşist Birliği’ni kurmuş, İngiliz faşizminin öncüsü.
Önce komünist, ardından anarşist, sonra liberteryan olduğunu söyleyen katil son olarak kendisini Eko-faşist olarak tanımlıyor.
Zaten manifestosunun kapağındaki logo da eko-faşist olarak bilinen grupların logosu.
Yine kapakta “Yeni topluma doğru” sloganıyla tarif ettiği eko-faşizm “ekolojist, işçi haklarının gözetildiği, neslin korunduğu, serbest piyasanın insafına terk edilmemiş, anti-emperyalist” bir beyaz faşizmi ütopyası.
Tuhaf bir şekilde siyasi ve sosyal değerlerine en yakın bulduğu ülke ise Çin Halk Cumhuriyeti.
Farklı kültürler ve ırklar için bir erime potası olduğu için tehlikeli bulduğu ABD’yi ise “balkanlaştırma” dediği bir iç savaşla ırksal olarak bölmeyi hayal ediyor. Bu eyleminin bunu tetiklemesini umuyor.
Bir lider olarak olmasa da beyaz kimliğin öne çıkmasının sembolü olarak Trump’ı, Brexit’i destekliyor. Radikalleşmesini sağlayan kişi olarak 30 yaşındaki ABD’li siyahi muhafazakar aktivist Candace Owens’ı göstermiş.
Manifestoda dört gruba seslenmiş. Muhafazakarlar, dindarlar, Markistler ve Türkler.
Muhafazakarlara çok kızgın, çünkü ortada muhafaza edilecek “ne ülke, ne ırk, ne din kaldı, artık sizin devriniz bitti” diyor.
Dindarlar ve Papa’ya hiçbirşey yapmadığı içim kızıyor.
Marksistler, anti-faşist gruplara “kafanızı botumla ezmek istiyorum, sokaklarda görüşürüz” diyecek kadar öfkeli.
Ve dün Türkiye’ye gelip kaldığı ortaya çıkan katilin takıntılı olduğu anlaşılan Türkler.
Türkleri, Boğaz’ın doğu tarafında barış içinde yaşayabilirsiniz ama Avrupa tarafında geçerseniz, Constantinople’e gelip minarelerinizi yıkarız, Ayasofya’yı da minarelerden kurtarırız diye tehdit ediyor, “Hala şansınız varken, kendi ülkenize dönün” çağrısı yapıyor.
Üç kişilik de bir ölüm listesi yapmış.
Listenin tepesinde Merkel var. “Anti-beyaz, anti-Alman herşeyin anası” dediği Merkel’e, mülteci politikası için “Avrupa’yı ırksal olarak insanlarından temizleyen kişi” diyor.
Listenin ikinci sırasında “Halkımızın en eski düşmanının lideri, Avrupa’daki en büyük müslüman grubun lideri” dediği Cumhurbaşkanı Erdoğan var.
Listenin üçüncü sırasında ise Pakistan asıllı Londra Belediye başkanı Sadiq Khan. “O koltukta oturması Avrupa’nın işgalinin sembolü” ona göre.
74 sayfalık bildiri faşist, ırkçı bir metin ama Hristiyanlığa bir vurgu yok.
Zaten “Hristiyan mısın” sorusuna verdiği cevap “Bu biraz karışık. Öğrendiğim zaman size de söyleyeceğim.”
“Müslümanlardan nefret ediyor musun” sorusuna ise şöyle demiş “Kendi ülkelerinde yaşayan Müslümanlardan hayır, ama bizim ülkemizi işgal edenlerden, evet.”
“İslamofobik misin” diye kendine sormuş, cevabı “İslam’dan korkmuyorum yüksek doğurganlık oranları yüzünden diğer insanlar ve inançların yerini alıyorlar.”
Manifestosunu “Valhalla’da görüşeceğiz” diyerek tamamlaması da saldırganın Pagan eğilimlerine işaret ediyor. Valhalla, İskandinav pagan inancında ölen savaşçıların, Tanrı Odin'in de evi olan Asgard'da gideceği görkemli salon.
Bir yerde tapınak şovalyelerinden ruhunu taşıdığını söylese de ekolojik duyarlılıkları olan, kapitalizme, büyük sermayeye karşı, işçilerin haklarını savunan, steril, Batılı, Aryan bir toplum hayal eden seküler bir ırkçı terörist var karşımızda.
Tam da bu yüzden çok daha tehlikeli, tahmin edilmez, herhangi bir ahlaki bağlamı yok, internette benzer aşırı sağ ideolojilerle beslenen başka örneklerle de tekrarlanabilir bir terör saldırısı bu.
Manifestosunda selam gönderdiği Norveç’te yine böyle bir manifestoyla katliam yapan Brevik’ten etkilendiği belli. Silahına kazıdığı isimler arasında daha önce İsveç’te, Kanada’da Müslümanlara ve göçmenlere saldırılar düzenlemiş başka teröristlerin adları var. Yani bu terör saldırısı başka saldırıları tetikleyebilir.
Katliama giderken arabasında Sırp Çetniklerin Karadziç’i övdüğü bir şarkıyı çalmış. Sırp Çetniklere hayranlığının sebebi de Avrupa’yı Müslümanlardan temizlemeye çalışmaları. Müdahale edip bunu durdurduğu için NATO’ya da çok kızgın.
Avrupa’daki “işgalcilerle” savaşına tarihten de örnekler ve kahramanlar bulmuş. Silahına 732 Tours, Endülüs Emevileri'nin Avrupa’daki ilerleyişinin durduğu tarihi, 1683 Viyana, Osmanlı'nın Avrupa'daki ilerleyişinin durduğu tarihi, Birinci Kosova Savaşı’nda Birinci Murat’ı şehit eden Sırp Miloş Obiliç’in, Osmanlı’ya karşı ayaklanan Arnavut Beyi İskender’in, Emevileri yenen Charles Martel’in, Türk esirleri Kıbrıs’ta öldüren Venedikli komutan Bragadin’in adını kazımış.
Bütün bu referanslar, dehşet yaratan terör eylemi ve teröristin kendini koyduğu tarihi bağlam aslında ezeli ve ebedi bir savaşa çağrı.
Bu çağrıya karşılık vermek, 28 yaşındaki bir teröristin tarihsel hesaplaşma davetine icabet etmek, tam da bu katilin manifestosunda bu terör eylemiyle yapmak istediği kutuplaştırmada onun istediği yerde durmak demek.
Batılı şehirlerdeki IŞİD katliamlarından sonra, Trump, Murdoch ve benzer aşırı sağ çevrelerin bizi çok rahatsız eden “İslami terörizm” adlandırmasına karşı nazire yaparak bu saldırıya “Hristiyan terörizmi” demek de aynı tuzağa düşmek, onlarla aynı yerde buluşmak anlamına gelir.
Böylece çok haklı bir itiraz olan “bir dinin adı bir terör eylemiyle anılamaz” ilkesinden de feragat edilmiş olur.
Halbuki, terörle gelen savaşa davete icabet etmemek, bu ırkçı tezlerin üzerine kurulduğu insanlığın asla değişmez aktörler arasında, ezeli ve ebedi bir savaş içinde olduğu varsayımına itiraz etmek, bu terörist saldırıya yüksek sesle karşı çıkan Batılı siyasetçiler, aktörler, entelektüelleri ırkçı, göçmen karşıtı, İslamofobik dalgaya karşı cesaretlendirmek, işbirliğine çağırmak bu katillerin manifestolarını çöpe çevirir. Bu tavır, Batılı ülkelerde yaşamaya devam edecek milyonlarca Müslümanın da hayatını kolaylaştırır.
“Hristiyan terörü” diyerek rövanşı almış olmayız, karşı çıktığımıza benzemiş oluruz. İşte esas o zaman kaybederiz...
Yazarlar
-
İsmet BerkanÇarpık duruma sevinmek, siyasetçiden hukuk dilenmek… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump büyük bir yenilgiye uğradı 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Türk – Türk ayrışması” 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025