Yıldıray OĞUR
“Eğer iktidarda olsaydım, o zaman belki halk beni bazı olumsuz şeylerle suçlayabilirdi. Ama ben şu anda muhalefetin başındayım. Halk iktidarının gerçekleşmesi için elinden geleni yapmaya çalışan herkese karşı muhalefetteyim.”
Bir röportajında kendini böyle savunuyordu Muammer Kaddafi.
Onu diğer diktatörlerden ayıran ve belki de daha tehlikeli kılan da zaten bu: Karşımızda sadece eli kanlı bir diktatör değil, amatör bir teorisyen de var. Hem de ileri ve katılımcı bir demokrasi yola çıkmış aydınlanmış bir despot.
Teorinin kutsal kitabı, Kaddafi’nin son konuşmasında elinde sallayıp ölüm fetvaları okuduğu Yeşil Kitap. Mao’nun Küçük Kırmızı Kitabı’na özenilmiş 96 sayfalık bu kitapçık, dört maddelik anayasası dışında ülkenin temel yasası. 1975’te yazımına başlayıp 1979’da tamamladığı, adına enstitüler açılan, okullarda neredeyse ezberletilen, büyük paralar verilerek uluslararası toplantılarla tartıştırılan (Bu toplantılardan Türkiye’de de yapıldı), Yeşil Kitap’ında Kaddafi, kapitalizm ve komünizme alternatif olduğunu iddia ettiği Evrensel Üçüncü Teori’sini anlatıyor.
Kitabın Demokrasi Sorunu’nun çözümü: Halk Otoritesi başlıklı birinci bölümünde liberal demokrasi toptan reddedilerek, bir doğrudan demokrasi modeli öneriliyor. Halk kongrelerinden, halk komitelerine oradan büyük halk kongrelerine giden bu sistem kitaba göre “Dünyadaki demokrasi sorununu ebediyen çözüyor”. Yazdıklarının sonucunu görse Rousseau mezarında ters dönerdi herhalde.
Ekonomi Sorunu’nun Çözümü. Sosyalizm başlıklı ikinci bölümde ise çalışanlara maaş yerine hisse önerilen bir tür sosyalizm anlatıyor. Şimdilik ev hizmetçileri hariç ama.
Kitabın en eğlenceli kısmı ise Evrensel Üçüncü Teori’nin Sosyal Temeli başlıklı son bölüm. Kaddafi burada kadınlardan, boksa, tiyatroya, zencilere kadar her konuda serbest atış yapıyor.
Kötü olan tarafı bu kez ütopya, kâğıt üstünde kalmıyor.
Kaddafi işe, 1977’de Fizan’da topladığı Halk Kongresi’nde Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi’ni ilan ederek başladı. “Cumhuriyetlerin ardından insanlığın ulaştığı son aşama” cemahiriye (halk yönetimi demek) bir tür SSCB’deki devletsiz dönem taklidi. Kaddafi “Cemahiriye Çağı’na eriştiğimizde kitlelerin egemenliği tam olacak. Hükümetlere gereksinimimiz kalmayacak. Bu böyle bir çağdır ki insanı bağlayan bütün zincirler kırılacak, bütün baskılar yıkılacaktır” diyerek anlatıyor ütopyasını. (Bugünü mü kastediyor acaba?)
Ütopyasını gerçekleştirmek için halkı çalıştıkları kurumlara ortak ediyor, 1979’da dünyadaki Libyalıları tüm elçilikleri işgal etmeye çağırıp, büyükelçiliklerin adını “Halk Büroları” olarak değiştiriyor, 42 yıl içinde birkaç kez de devleti ortadan kaldırdığını açıklıyor.. Tabii ütopyaya uymayan en yakın adamları dâhil binlerce kişiyi ya öldürüyor ya da sürgüne gönderiyor..
Yeşil Kitap bugünleri de düşünmüş: Kaddafi, son konuşmasında eline alıp okuduğu bölümde “Toplum yasasından saparsa nasıl düzeltilir” sorusuna cevap vermiş. “Var olan anti-demokratik duruma karşı dahi olsa, şiddet de, değişimi güç kullanarak etkilemek de anti-demokratiktir. Sistem diktatörlüğe döndü diye ayaklanırsanız, sonunda o ayaklanmayı yönetenlerin diktatörlüğü kurulur” diye o günden uyarmış Libyalıları.
Ama Libyalıların artık Yeşil Kitap’a karnı tok...
Kaddafi’nin bu ileri demokrasi ütopyası, halkın disütopyası çünkü.
Bugün demokrasi, özgürlük, seçim isteyen Libyalıların ateşe verdiği şehir tabelalarında Yeşil Kitap’tan apartma “Halk kongreleri olmadan demokrasi olmaz”, “Hürriyet ihtiyaçta saklıdır”, “Parlamentolar demokrasinin bir aldatmacasıdır” sloganları yazıyor.
Bu kez bir teori çöktükçe gerçeğe dönüşüyor...
Yeşil Kitap’tan seçmeler
SEÇİM: Siyasi mücadelede toplam oyların yüzde 51’ini kazanan bir adayın bu kazancı hattı zatında sahte bir demokrasinin görünümüdür, dikta aracıdır. Çünkü geride kalan seçmenlerin yüzde 49’u seçmedikleri bir iktidar aracına zorla tabi olmuşlardır. İşte diktatörlük budur.
PARLAMENTO: Parlamento rejimi halka uzun kuyruklar halinde durup oy sandıklarına oy pusulalarını atmaktan, bu sahte demokrasi görünümünden başka bir şey bırakmamıştır.
PARTİ: Parti modern diktatörlüğün yönetim aracıdır. Parti bir azınlığın çoğunluğa tahakkümüdür.
REFERANDUM: Bu susturma diktatoryanın en sert ve en ağır sistemidir. Evet diyen de hayır diyen de bu iki sözcükle kendi düşüncelerini açıklamış olmazlar.
ANAYASA: Bir komisyonun veya bir konseyin bir toplum için yasak koyması yanlıştır demokratik değildir.
BASIN: Bir birey herhangi bir basın aracına sahip olamaz. Basın toplumun kendini ifade aracıdır. Ancak halk komiteleri tarafından yayımlanan yayın organına demokratik denir.
KADIN-ERKEK: Kadın dişidir erkek erildir. Jinekologlara göre kadın her ay regl olur yani her ay hastalanır. Erkek ise her ay böyle bir rahatsızlık yaşamaz.
ZENCİLER: Aile planlanması bilmeyen zenciler sürekli olarak bir tembellik ortamında çoğalmaktadırlar. Sarılar ve beyazlardan sonra artık siyah ırkın egemen olma zamanı gelmiştir.
DİLLER: İnsanlık ortak bir dili olmadığı için geri durumdadır.
MODA: İnsan topluluklarından birisi hüzün halinde beyaz diğeri siyah giyiniyorsa her topluluğun duyguları giydikleri renge göre değişecektir. Bu duygular insan vücudunda bulunan hücre ve atomların ve onları hareketleri üzerinde etkisi bulunacaktır.
SPOR: Boks ve güreş bütün türleriyle beşeriyetin vahşi davranışlardan hâlâ kurtulamadığının delilidir.
STADYUM: Stadyumların tribünlerini dolduran ve oyunları seyrederken gülüp alkış tutan, sporu bizzat icra etmekten aciz kalmış, stadyumun tembellik içerisinde sıralanmış halk toplulukları kahramanları seyreden binlerce aptallar gibidir.
TİYATRO: Hayatı kendileri oluşturanların tiyatro ve seyirlik oyunların sahnelerinde hayatın nasıl yürütüldüğünü görmeye ihtiyaçları yoktur. Bu yüzden bedeviler tiyatro ve seyirlik oyunlara ihtiyaç duymaz.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBeslenmenin farklı yollarından kaçış yok 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBüyük Buhran… 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEİslâmcıların iki yüzü, Türkçülerin devleti ve Kürt sorununun çözümü 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025