Yıldıray OĞUR
Amerikan halkının en çok izlediği haber kanallarından NBC’deki öğlen haberlerinde, kanalın meşhur anchorlarından Ali Welshi, stüdyodaki ekranın başına geçti ve tane tane seyircilere anlatmaya başladı: “Şimdi size kim olduklarını anlatmak istiyorum.”
Ekranın tepesinde “Kürtler” yazıyordu. Altında ise “Kürtler kimdir?”
Britannica Ansiklopedisi ve New York Times’a dayandırılan müthiş bilgiler şöyle sıralanmıştı:
“Etnik ve linguistik bir grup. 25-30 milyon nüfusları var. 74 bin millik bir alana yayılmış durumdalar.”
On binlerce kilometre öteden manzara işte böyle görünüyor. BBC’de, CNN’de de günlerdir benzer “Kürtler kimdir” haberleri yapılıyor.
O yüzden Batılı gazetecilerin, siyasetçilerin hatta uzmanların “Türkiye’nin Suriyeli Kürtler’e saldırdığı, operasyon düzenlediği” haberlerinin yorumlarının altına, üstüne “Kürtler değil, PKK” diye düzeltmeye çalışmanın, İngilizce hazırlanmış YPG’nin aslında PKK ile aynı şey olduğunu anlatan dokümanları paylaşmanın pratikte pek bir karşılığı yok.
Günlerdir Amerikan televizyonlarında, gazetelerinde “Kürtlere ihanet etti” diye yerden yere vurulan Trump’ın tepkileri bastırmak için “Kürtler bize Normandiya Çıkarması’nda yardım etmedi” demesi de hayatında ilk kez duyduğu Kürtlere Amerika’nın neden ihanet ettiğini anlamaya çalışan sıradan Amerikalılar için bu o kadar aptalca bir bilgi olmayabilir.
Karşımızda sadece kasti çarpıtmalar, düzeltilince değişecek bilgi eksikleri yok. Hepsini algı operasyonları, Türkiye düşmanlığıyla da açıklayamayız. Mesele Türkiye’nin kamu diplomasisini iyi yapamaması, İngilizce olarak her yerde derdimizi anlatamamak de değil.
Çünkü esas sorun algılarda değil, gerçeklerde.
Özellikle de son beş yılda bölgemizde olan bitenlerin dünyada algılanışıyla bizim tarafımızdan algılanışı arasında açılan makasta.
Bir Amerikalı, bir İngiliz, bir Fransız, bir Belçikalı, bir Kanadalı, bir Avusturalyalı için resim çok net.
Son beş yılda bütün bu ülkelerin metrolarında, havaalanlarında, marketlerinde, mizah dergilerinde, cafelerinde, maraton koşularında, konser salonlarında barlarında, maç çıkışlarında, kiliselerinde, sinagoglarında katliamlar yapmış, haritada Suriye’nin yerini dahi göstermeyecek yüzlerce kişiyi öldürmüş, Hristiyanları ve Yahudileri açık hedef olarak gören radikal bir terör örgütü var ortada; IŞİD.
Bu örgüt neredeyse Hollywood yapımı prodüksiyonlarla yıllardır Batılı gazetecilerin, askerlerin kafalarını kesmiş, onları yakmış, bunların görüntülerini frapan prodüksiyonlarla internette yayınlamış, bazı cinayetleri çocuklara işletmiş acımasız bir terör örgütü. Bu örgüte Batılı ülkelerden yüzlerce genç erkek ve kız da gidip katılmış. Bütün bu katılımlar yıllarca gazetelerde, televizyonlarda sosyal bir sorun olarak tartışılmış.
Musul’dan Halep’e kadar bir hilafet devleti kurmuş, uzun sakalları, yüzlerini kapatan kapkara kıyafetleriyle korku salan, çocukları bile canlı bomba olarak kullanabilen bu örgütün karşısında Suriye’de ve Irak’ta varlık gösterebilecek bir güç kalmamış. Hiçbir ülke de askerlerini Suriye’ye indirip, IŞİD’le göğüs göğüse savaştırmak istememiş.
İşte bu noktada Suriye’de bu zor görevi ideolojik olarak da IŞİD’e ters olan, Suriye iç savaşında kendi topraklarını savunmak için silahlanmış Suriyeli Kürtler üstlenmiş.
Radikal bağnaz İslamcı militanlara karşı, başı açık kadın militanları olan Suriyeli Kürtler, ABD ve Avrupa tarafından IŞİD’le savaşması için eğitilmiş, donatılmış, havadan destek verilmiş, onlar da binlerce kayıp vererek, gerçekten de IŞİD’i sahada yenmişler, Rakka’yı ele geçirmişler.
Amerikalı, Avrupalı askerler yerine ölerek, ABD’de ve Avrupa ülkelerinde katliamlar yapmış bir örgütü yok etmişler.
Uzaklardan bakan bir Amerikalı ve Avrupalı için hikaye bu kadar.
O yüzden bu hikayede kendileri yerine, düşmanlarını yenmiş bu silahlı gücün adının ne olduğuyla, hangi terör örgütünün uzantısı olduğuyla ilgilenmiyor, onlara Suriyeli Kürtler diyorlar. O yüzden Türkiye’nin onlara karşı bir askeri operasyon yapmasına da tepki gösteriyorlar, Trump’ı da bu yüzden ihanet etmekle suçluyorlar.
Ama onların bencilce ilgilenmediği, görmediği kısım Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor. Çünkü Suriye iç savaşında Suriyeli Kürtleri örgütleyen, silahlandıran, onlardan bir ordu oluşturan ve yöneten esas örgüt PKK.
100 yıllık Kürt meselesinin sonuçlarından biri olan, 40 yıldır Türkiye’nin savaştığı, binlerce insanın ölümüne neden olmuş bir terör örgütü. YPG’nin kadın militanları Batılı moda dergilerinin kapaklarını süslerken, PKK’lı kadın canlı bombalar Kızılay’da otobüs duraklarında katliam yapıyordu.
60 yıllık NATO üyesi Türkiye, müttefiklerinin kendisinin düşman olarak kabul ettiği bir örgütle Suriye’de IŞİD’e karşı ittifak yapmasını, bu terör örgütünün yönettiği sınır boyunda kurulan özerk bir yönetimi istemiyor.
Ama üç yıl boyunca Asya’dan Amerika’ya, Afrika’ya 20 ülkede 70 kanlı terör saldırısı yapmış bir örgütü yenmiş YPG’yi de Türkiye dışında hiç bir ülke terörist olarak görmüyor, böyle adlandırmak istemiyor.
Birbiriyle bir araya getirilmesi çok zor iki farklı algıdan bahsediyoruz.
Ama Türkiye bu pozisyonda yalnız, o yüzden ortam buna çok müsait olmasa da, hamaset dışında söz söylemek riskli olsa da oturup neden yalnız kaldığını konuşmak gerekiyor.
Birincisi evet PYD ve YPG’yi, PKK kurdu ve yönetiyor. Biraz tarihi ve sahayı bilen, gerçekleri eğip bükmek istemeyen herkes bunun farkında.
PKK, 1979’dan beri Suriye’de var. Öcalan 19 yıl Şam’da yaşadı, örgütünü buradan yönetti, PKK Kandil’den önce Beka Vadisi’ndeydi. Suriyeli Kürtler arasında PKK hep popüler bir örgüt oldu. Ama tek örgüt değildi. Barzani’nin KDP’si 50’lerden beri Suriye’de örgütlü. Barzani ayaklanmalarında Suriye’nin Kürt bölgesi de kullanılmıştı. Ama Suriye iç savaşında, savaş konusunda daha tecrübeli olan PKK, Şam rejimiyle de işbirliği kurarak diğer grupları zamanla tasfiye etti, Suriyeli Kürtleri silahlandırarak YPG’yi kurdu.
Bir kısmı çocuk yaşlarında olan on binlerce Suriyeli Kürt, YPG ile 2011’den bu yana Suriye iç savaşında kendi yaşadıkları yerleri diğer silahlı gruplara karşı koruyor.
YPG’nin Kandil’den yönetildiğine kuşku yok. Zaten başında da Öcalan’ın Şam’dayken yanında kalan, evlatlığı, eski PKK Avrupa Sorumlusu Şahin Cilo var. Rojava’da kurulan devletin resmi ideolojisi Apoculuk.
Ama YPG, aynı zamanda Suriye iç savaşında silahlanmış diğer Suriyeli Arapların örgütleri gibi artık Suriyeli Kürtlerin yerel ordusu. On binlerce silahlandırılmış erkek, kadın, gençten bahsediyoruz. O yüzden YPG ile savaşmakla Suriyeli Kürtlerle savaşmak arasında sınırlar belirsizleşiyor. Bir de dağ, tepe olmayan, dümdüz bir araziden bahsediyoruz. O yüzden çatışmalar yerleşim yerlerinde oluyor. Bu da operasyonu siviller açısından riskli hale getiriyor.
Algılar arasında makası açan bir diğer etken Türkiye’nin IŞİD meselesine olan mesafesi. Türkiye, Suriye meselesinde önce Esad’a karşı bir tutum aldı. Açık kapı politikasıyla Türkiye Suriye’ye geçip Esad’a karşı savaşmak isteyenlere bir yol oldu. IŞİD de bu yolu kullandı. IŞİD, Türkiye için en başta bir tehdit oluşturmadı.
Ama sonra Türkiye, IŞİD’in en kanlı katliamlarına sahne oldu. Ankara’da, Diyarbakır’da mitinglerde, Suruç’ta kültür merkezinde, Antep’te düğünde, Sultanahmet’te, Beyoğlu’nda, yılbaşı gecesi Reina’da IŞİD büyük katliamlar yaptı.
Ama bu katliamlar Türkiye’nin, Batılı ülkeler gibi Suriye’de kendisine esas birinci tehdit olarak IŞİD’i görmesine yetmedi. Türkiye için Esad ve PKK uzun süre daha öncelikli tehdit olarak kaldı. Bu yüzden Ankara, IŞİD’e karşı kurulan koalisyona girmekte direndi, Obama’nın kimyasal saldırıya rağmen Suriye’ye askeri müdahalede bulunmayacağını deklere etmesinden sonra, IŞİD’e karşı Türk ordusunu sahaya sürme tekliflerine de haklı olarak karşı çıktı. Bu da Türkiye’nin IŞİD’e karşı pozisyonunu flulaştırdı, Batılı ülkeler içinse Suriye’de esas mesela IŞİD haline geldi.
Türkiye’nin Kürtlerle olan ilişkilerinde yaşanan kırılmalar Türkiye’ye karşı algıları değiştiren bir diğer etken.
En büyüm kırılma 2014’de IŞİD Kobani’ye saldırdığında yaşanmıştı. Türkiye, sınıra doğru kaçan Kürtlere kapıları bir kaç saat açmadı bu saldırıya karşı herhangi bir adım da atmadı ama ABD, uçak ve füzelerle gelip IŞİD mevzilerini vurdu. Bu Kürtler ile Türkiye arasında bir kırılma yarattı. Sadece dışarıdaki değil, Türkiye cumhuriyeti vatandaşı Kürtler de, komşu Kürtlere yardımda geciken kendi devletlerini sorguladı, bu Kürt milliyetçiliğini yükseltti 6-8 Ekim’de kanlı sokak olayları oldu.
Kürtlerle ilişkiler bağlamında bugün operasyonun yapıldığı konjonktür de Türkiye’ye yönelik bakışı doğrudan etkiliyor. İçeride çözüm süreci yok artık, HDP’nin genel başkanı ve milletvekilleri hapiste, daha bir kaç ay önce seçilmiş belediye başkanlarına yönelik kayyımlar atandı. 2017’de referanduma karşı Ankara’nın aldığı sert tavır yüzünden Irak Kürdistan yönetimiyle de Türkiye’nin ilişkileri bozuk. Türkiye’de terör olaylarında bir azalma var, 2015’deki gibi hendek terörü, sivil katliamları yaşanmıyor, Suriye’den kaynaklı somut bir terör tehdidi de bulunmuyordu. Bütün bunlar üst üste gelince Suriye’ye müdahalenin sadece PKK’ya YPG’ye karşı olduğunu Türkiye’de ve Türkiye dışında yaşayan Kürtlere anlatmak kolay değil. Bu operasyonun 2014’deki gibi bir kırılmaya neden olması, Kürt milliyetçiliğini yükseltecek bir etki yapması mümkün.
Üstelik Türkiye, 90’lardan bu yana Irak’a ve son yıllarda Suriye’ye yönelik, teröre karşı onlarca kez sınır ötesi operasyonlar düzenlemiş bir ülke. Ama bu operasyon neredeyse ordumuz Misak-i Milli topraklarına dönüyor havasında, mehter marşları, camilerden okunan selalar eşliğinde yapıldı. Dışişleri Bakanı bile üniformalı poz verip, üst düzey siyasetçiler olan bitene savaş dedi, operasyonu eleştirilenler, muhalif haberler yapanlar hemen gözaltına alındı.
Zaten Türkiye’de demokraside, medya özgürlüğünde, hukuk alanında yaşanan gerilemeler Türkiye’nin sözünün değerini ve inandırıcılığın azaltmış durumda. Bir de buna hem ABD’de hem de Batılı ülkelerde bir nefret objesine haline gelen Trump’ın desteği de eklenince, ona karşı olan çevrelerin de okları Türkiye’ye dönmüş oldu.
Ve ortaya bu manzara çıktı. Türkiye haklı bir mücadelede, yalnız kaldı.
Ama bu haksız algıyı değiştirmenin tek bir yolu var, algıyı yaratan resmin gerçeğini değiştirmeye çalışmak...
Belki işe “Türkler ve Kürtler doğal düşman, 200 yıldır savaşıyor” diyen cahil Trump’a kızdığımız kadar, bu sözleri onun ağzına verdiğimiz için kendimize de kızarak başlayabiliriz.
Neden bu coğrafyada sorunlarımızı çözmeyi başaramadık da binlerce kilometre ötedeki bir ülke aramıza böyle girebildi, bugün neden sınırın iki tarafında birbiriyle akraba olan ailelerin yaşandığı komşu Nusaybin ve Kamışlı’da insanlar ölüyor.
Belki bu heyheyli günlerde değil, ama daha serinkanlı bir zamanda bu sorular üzerine düşünmeye başlamak, algılara karşı Don Kişot gibi mücadele etmekten daha fazla işe yarayacaktır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025