Yıldıray OĞUR
Önceki gün Karar, haklı olarak günün en büyük haberini manşetine taşımıştı: “Yargıda İyidil Depremi.”
Yaşanan hukuk depremini kısaca özetlemek gerekirse:
15 Temmuz darbe girişimi sonrası tutuklanan eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (EDOK) Muhabere ve Muharebe Eğitim Destek Komutanı Korgeneral Metin İyidil yargılandığı davada darbe ve FETÖ üyeliğinden ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı.
Karar temyiz için istinaf mahkemesi olan Ankara BAM 20. Ceza Dairesi’ne gitti ve 14 Ocak günü istinaf mahkemesi kararını açıkladı: “İşlediği suçların sabit olmaması nedeniyle” beraatına ve tahliyesine...
İyidil, üç buçuk yıldır kaldığı Sincan Cezaevi’nden tahliye oldu.
Ardından medyada ve sosyal medyada çok yüksek sesle duyulmasa da ortaya çıkan tepkilerin ardından, artık temyiz için top Yargıtay’da olmasına rağmen, istinaf savcısının başvurusu üzerine dosya yine istinaf mahkemesi olan 21. Ceza Dairesi’ne gönderildi.
Mahkeme de kısa süreli bir incelemenin ardından İyidil’in beraat kararının kaldırılmasına ve İyidil’in tekrar tutuklanmasına karar verdi.
Polis İyidil’i tutuklamak için evine gitti ama bulamadı.
İlginç bir şekilde kayınbiraderi olan LİMAK Holding’in sahibi Nihat Özdemir’in oğlunun eşinin anne ve babasının evinde bulundu.
Bunun üzerinde Nihat Özdemir’in oğlu ve gelini de “Sanığı kaçırmaya çalışmaya yardım” suçlamasıyla gözaltına alındılar. İyidil tekrar tutuklandı. Özdemir’in oğlu ve gelini serbest bırakıldı. Bu arada HSK da beraat ve tahliye kararı veren istinaf mahkemesinin üç yargıcı hakkında soruşturma açıp, onları Çorum, Eskişehir ve Konya’ya gönderdi.
Yaşananlar tam anlamıyla bir deprem.
Ortada onlarca cevapsız soru var.
Darbe davasından ağırlaştırılmış müebbet almış bir korgeneral için istinaf mahkemesi nasıl beraat kararı verdi?
Temyiz sırası Yargıtay’dayken nasıl sıradaki istinaf mahkemesinden beraat kararı bozuldu ve yeniden tutuklama kararı çıkarıldı?
İyidil’in kayınbiraderinin gelinin anne ve babasının evinde ne işi vardı? Kaçmaya mı çalışıyordu?
Neden Nihat Özdemir’in oğlu ve gelini gözaltına alınıp, bırakıldı? Bu olan bitenden Nihat Özdemir’in haberi yok muydu?
Eğer beraat kararı veren istinaf mahkemesi üyesi hakimler bir yanlış yaptılarsa neden görevden alınmayıp, başka illere gönderildiler?
Daha akla gelen pek çok soru...
Ama bu davayla ilgili sorulacak sorular, sadece bu birkaç günlük adli depremle sınırlı değil.
Herhalde bu hercümerçte kimsenin aklına gelmeyen ilk soruyla başlayalım.
Neden Metin İyidil ayrı bir darbe davasında yargılanıyordu?
Bu sorunun kastı şu.
Metin İyidil, Kara Kuvvetleri EDOK’a bağlı dört komutanlıktan birinin başında olan bir korgeneraldi. Darbe davalarında sadece iki orgeneralin yargılandığı düşünülürse, darbeden tutuklanmış en yüksek rütbeli komutanlardan biriydi.
İyidil, sıradan bir korgeneral de değildi. 20 yıldır Ankara’da karargah görevindeydi. 2012’de korgeneralliğe getirilmiş önce Kara Kuvvetleri’nde ardından da 2014’e kadar Genelkurmay’da en kritik pozisyonlardan biri olan Personel Daire Başkanı olarak ordudaki terfi ve atamalarda en kritik kararların altında imza atmıştı.
Ama böyle bir isim darbeden sonra tutuklanmış olmasına rağmen ne Genelkurmay Çatı Davası’nda, ne Akıncı davasında, ne Kara Kuvvetleri Komutanlığı darbe davasında, ne de EDOK Komutanlığı darbe davasında sanık oldu.
Ocak 2017’de kendisine bağlı, Isparta Eğridir’deki Dağ Komando Okulu’ndaki darbe suçlarıyla ilgili hazırlanan iddianamede adının sanık olarak yer aldığı haberi yapıldı ama ardından savcılık tuhaf bir şekilde İyidil’in adının iddianameye yanlışlıkla girdiğini açıkladı.
Halbuki o iddianamede İyidil’in aleyhine ifade veren Isparta Valisi (şimdi Kayseri Valisi) darbe sabahı 06.00 sularında İyidil’in kendisini aradığını, o sırada orada görevli 700 komandonun devlet kurumlarını korumak gerekçesiyle Ankara’ya götürülmesi için izin istediğini, ama durumdan şüphelenip izin vermediğini anlatmıştı. Davanın savcısına göre de ‘o saatte komandoları Ankara’ya taşımaya çalışmak hala ümidini kesmemiş darbecilerin bir girişimiydi.’ Ama İyidil bu davada da sanık olmadı.
Darbeden sonra tutuklanmasına rağmen herhangi bir davada sanık olmayan İyidil hakkındaki iddianame darbeden ancak bir yıl sonra 2017 haziranında yazılabildi.
EDOK komutanlığında görevli altı subayın daha içinde olduğu yedi sanıklı butik bir darbe davasının bir numaralı sanığı oldu Korgeneral İyidil. Ama bütün iddianame neredeyse onun hakkındaydı.
Böylece dosyası diğer büyük darbe davalarından ayrılmış oldu. Yani darbe davaları çuvalı içinden çıkarıldı. Bu aslında beraatle bitebilecek bir yolun da açılması demekti.
İddianamede savcının suçlamaları özetle şöyleydi:
“15/07/2016 günü gerçekleşen Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya yönelik eylemler öncesinde, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensubu asker şahıslarla darbeye hazırlık konusunda düzenli görüşmelerinin olduğu (Polatlı iddianamesi), olay günü de sözde Yurtta Sulh Konseyi Üyesi olan ve sözde atama listelerinde imzası bulunan Mehmet PARTİGÖÇ ile Genelkurmay karargahında görüşmesinin olduğu (Genelkurmay iddianamesi), Isparta Dağ Komanda Okulunda eğitim gören harbiyelilerin darbe kalkışmalarında kullanılabilmesi için Ankara'ya getirilmesi için çaba gösterdiği (Isparta İddianameleri),... darbeye teşebbüs eylemlerinin sonuca ulaşmasını sağlayamadıkları, bunun belirtilerinin olay gecesi ortaya çıkması üzerine ısrarla kendisinin darbe karşıtı olduğunu gösterecek şekilde faaliyetler ve davranışlar sergilemeye çalıştığı, bu kapsamda tv. açıklaması yaptığı saatler, kendisinin zırhlı birliklerde bulunduğunu gösteren kamera görüntülerini temin etmeye çalışması vb. eylemlerle örgütün en başarılı olduğu takiyye uygulamasını gösterdiği, EDOK Karargahında bir problem olmadığını öğrenmesine rağmen, darbenin engellenmesi için görevinin başına geçerek, olay gecesi ülke genelinde çok önemli olayların yaşandığı bağlı birliklerine resmi yollardan yazılı ve sözlü talimatlar verebilecek durumda olmasına rağmen, bir cafede telefon görüşmeleri ile darbe kalkışmasının gidişatını anlamaya çalıştığı.”
İyidil’in darbecileri polise teslim etmek istemediği, darbe bastırılınca darbeye direnmiş gibi rol yaptığını anlatan asker ve sivil tanıkların ifadeleri de iddianameye girmişti.
Fakat iddianamede hukuken bütün iddianamelerde olması gereken ama Türkiye’deki iddianamelerde çok az rastlanan, özellikle darbe davaları iddianamelerinde hiç olmayan bir farklılık vardı. Savcı İyidil’in lehine olan delilleri ve tanık ifadelerini de iddianamesine koymuştu.
İyidil hakkında iddianamede yer alan lehte deliller; darbecilerin atama listesinde Kara Kuvvetleri emrine alınmış görünmesi ve darbe gecesi 01.30’da ( iddianamedeki bir tanığın ifadesiyle yeğeninin girişimiyle) önce NTV’ye ardından iki kanala daha bağlanıp darbeye karşı Cumhurbaşkanı’na destek açıklamaları yapmasıydı.
Ama iddianamede çok daha ilginç lehte bir delil daha vardı. Bu bir tanık ifadesi. İddianameye göre 16 Şubat 2017 günü yani İyidil darbeden tutuklanmış ama hakkında henüz herhangi bir dava açılmamışken ve Isparta’daki darbe davası dosyasına da adı daha yeni ‘yanlışlıkla’ girip çıkmışken, savcılığın herhangi bir talebi olmamasına rağmen, kendi isteğiyle gidip İyidil lehine savcıya ifade veren tanık eski askeri savcı Ahmet Zeki Üçok.
İfadesi şöyle:
“29.04.2014 tarihinde MİT'e gönderdiğim listelerin yapmış olduğum çalışmanın ayrıntılı ve titiz bir çalışmanın sonucu ortaya çıktığı dikkate alınarak kurum tarafından yapılan çalışmalara gerekçe yapıldığını geçtiğimiz günlerde öğrendim. Hazırlamış olduğum listelerde bulunan iki ismin eksik bilgiye dayanarak bu listelerde yer aldığını darbe sonrası yaptığım çalışmalar neticesinde tespit ettim... Ben Metin İYİDİL'in 15 Temmuz darbe karşıtı tutumunu ve edindiğim yeni bilgileri bir araya getirdiğimde Metin İYİDİL'in FETÖ ile ilgisinin olmadığı, darbeye katılmadığı kanaatini edindim. Bu süreçte Metin İYİDİL'in tutuklu olduğunu öğrendiğimde başvurarak kendisi hakkında sonradan öğrendiğim ve yukarıda ayrıntısını anlattığım şeylerle ilgili bilgi vermek istedim."
Üçok’un bu ifadeyi kendi rızasıyla gidip vermesi kadar, ifadesinde yer alan bir bilgi de çok kritik:
“29.04.2014 tarihinde MİT'e gönderdiğim listelerin yapmış olduğum çalışmanın ayrıntılı ve titiz bir çalışmanın sonucu ortaya çıktığı dikkate alınarak kurum tarafından yapılan çalışmalara gerekçe yapıldığını geçtiğimiz günlerde öğrendim.”
Bu cümleden MİT’in ordudaki o günkü adıyla “paralel” komutanlarla ilgili bir çalışma yaptığını ve bu listede İyidil’in de olduğu öğreniyoruz.
Aslında böyle bir çalışma olduğu 2014 Yüksek Askeri Şura toplantısı öncesi gazetelerde yer almıştı.
O günlerde Karar yazarı Mehmet Ocaktan’ın yönettiği Akşam gazetesi “Karargahta 40 Paralel Paşa” manşetiyle çıkmış. Ama haber aynı gün için Genelkurmay, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı tarafından üç ayrı tekziple yalanlanmıştı.
Yine o günlerde Vatan gazetesinde yazan Hüseyin Yayman “TSK içinde paralel emir komuta tasfiye edilecek” başlıklı yazısında “Hâlihazırda TSK içinde orgeneral düzeyinde Gülenci komutanların olmadığı ancak korgeneral, tüm ve tuğgeneral düzeyinde isimlerin olduğu, bunların Genelkurmay Başkanı tarafından yakinen bilindiği ifade ediliyor” demişti.
Benzer paralel tasfiye haberleri 2015 YAŞ’ı öncesinde de çıktı.
Bizzat dönemin Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, 2015 Mayıs’ında 1000 isim için ellerine ihbar geldiğini söylemişti.
Ama bunlar sadece teyit edilmemiş haberlerdi.
Metin İyidil iddianamesinde ise MİT’in 2015 YAŞ’ı öncesinde ordudaki üst düzey FETÖ’cü komutanların adını bildirdiğinin delili yer almıştı.
İddianameden okuyalım:
“Adli Emanetin 2017/3576 sırasında kayıtlı Mehmet PARTİGÖÇ'ün kasasında bulunan belgeler arasında yer alan 9 numaralı belgede şüpheli Metin İYİDİL ile ilgili yapılan araştırma neticesinin bulunduğu belirtilerek dosyamızda değerlendirilmesi için gönderildiği, dosyaya alınan belgenin T.C. Başbakanlık MİT. Müsteşarlığından 23/06/2015 tarihinde Genelkurmay Başkanlığına gönderilen Çok Gizli Kişiye Özel ibareli 004141 nolu yazı ekinde şüpheli Metin İYİDİL hakkında Paralel Devlet Yapılanması (PDY-PÖ) mensubu olduğuna dair iddiaların bulunduğu yönünde bilgi mevcut olduğunun belirtildiği görülmüştür”
Yani MİT 2015 yılı YAŞ’ından önce Metin İyidil’in adını o zaman ki adıyla “paralel devlet yapılanması mensubu olduğuna dair iddialar var” diye Genelkurmay’a ve tabii bağlı olduğu Başbakanlığa ve tabii Cumhurbaşkanlığı’na bildirmişti.
Yani YAŞ’a girilirken bu bilgi devlette vardı.
İddianamede yer alan Partigöç’ün kasasından çıkan ikinci bir belge bu resmi tamamlıyor. Yine iddianameden okuyalım:
“Mehmet PARTİGÖÇ'ün kasasında bulunan belgeler arasında şüpheli Metin İYİDİL'in kendi imzasını taşıyan 13 Temmuz 2015 tarihli emeklilik dilekçesi suretinin dosyamızda değerlendirilmek üzere gönderildiği görülmüştür”
YAŞ’ta atama bekleyen İyidil, hakkında 23 Haziran 2015 günü MİT’ten Genelkurmay’a gönderilen istihbarat raporundan sonra ve bu raporla ihraç edilebileceği YAŞ toplantısından önce emeklilik dilekçesini yazmıştı.
Açık ki biri gizli tutulması beklenen bu bilgiyi ona vermişti, o da emeklilikle ihraçtan kurtulmak için tedbir almıştı.
Fakat bütün bu hazırlıklara hiç gerek kalmadı.
Çünkü MİT’in hakkındaki paralel devlet yapılanması mensubu bilgi notuna ve emeklilik dilekçesine rağmen Metin İyidil, 2015 YAŞ’ında 4. Kolordu Komutanlığı’ndan EDOK Muharebe ve Muharebe Destek Komutanlığı’na atandı.
Hem MİT’in hakkında “paralel” dediği bilgi notu hem de emeklilik dilekçesi ise nasıl olduysa darbenin beyin takımından Genelkurmay Personel Daire Başkanı Mehmet Partigöç’ün kasasına girmişti.
Soru şu: Peki nasıl olmuştu da hakkında 2015 tarihinde MİT’in “paralelci” diye bilgi verdiği bir komutan YAŞ’ta ihraç edilmek bir yana, bir üst komutanlığa atanabilmişti?
Hangi referanslar, MİT’in YAŞ’ın sivil üyelerinin de önünde olduğu açık olan istihbaratını geçersiz kılmıştı?
(Ek bir bilgi; 2014 YAŞ’ında tuğgeneral ve tuğamiralliğe terfi edilmiş olanların % 76’sı, 2015 YAŞ’ında terfi ettirilmişlerin % 78’I 15 temmuz darbes girişiminin ardından darbeci/FETÖ’cü çıkmıştı.)
İşte Metin İyidil’le ilgili son birkaç gündür yaşanan tuhaflıkları ancak devrilen domino taşlarını takip ederek anlayabilmek mümkün.
Tabii ki suçlu olup olmadığının kararını mahkemeler verecek. İktidara yakın ünlü bir işadamının kayınbiraderi olması onunla ilgili şüphelere neden olduğu gibi aleyhine bir delile de dönüşmemeli. Müebbetten beraate sonra tekrar müebbete dönen kararlar serisi zaten hukuki olarak yeterince güvenilmez.
İşin ilginç tarafı hukuken bu kadar hassas olmayan ve bazı darbe davalarında erler, askeri lise öğrencileri tahliye edildiğinde, hatta darbeyle ilgisiz bazı gazeteciler hakkında tahliye kararları verildiğinde ortalığı birbirine katan, “darbecileri bırakıyorlar, yakında bizi alırlar” diye tantana yapanlar, darbe girişimi sırasında aktif olarak görevde olan bir korgeneralin bu dikkat çekici beraat ve tahliyesi karşısında pek fazla gürültü çıkarmadılar.
Televizyonda söylenmiş ve çarpıtılmış bir kaç cümle yüzünden darbede görev almış bir korgeneral kadar ceza verilmiş Ahmet Altan hakkında, üstelik beraat de değil 10 yıl hapis cezasının ardından verilen tahliye kararı için günlerce kampanya yapanlar da bu ağır topa girmediler.
Tam olarak ne olduğundan, bu kez dengelerin nasıl kurulduğundan kimsenin emin olamadığı zamanlara has bir garantici tavır bu.
Toplumun kimin kimle oynadığını bilmese de bir tenis maçı izler gibi izlediği son bir kaç gündür Ankara’da Metin İyidil davasıyla ilgili tam olarak ne yaşandığını bilmiyoruz. 2015 YAŞ’ından önce ne yaşandığını bilmediğimiz gibi.
Zaten merak edenlerin sayısı da fazla değil.
Ama en azından bir kere daha merakla izlediğimizi kayıtlara geçirmiş olalım.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025