Yıldıray OĞUR
992, 947, 933, 926, 918, 924, 931, 928, 902, 913, 937, 921, 927, 919 963, 967, 982, 996, 987 ,995....
Bu rakamlar 14 Temmuz-3 Ağustos tarihleri arasında Sağlık Bakanı’nın her akşam o yeşil zeminli grafik üzerinden açıkladığı Türkiye’deki günlük yeni koronavirüs vakası sayıları.
Tuhaf bir şekilde, rakamlar haftalarca 900’lü rakamlarda dolaştı ama bir türlü 1000’i aşamadı.
Böylece olunca da şüpheler arttı.
Şüphelenenlerden biri de Türkiye’nin en önde gelen tarihçilerinden Prof. Halil Berktay.
En baştan itibaren dünyada ve Türkiye’deki koronavirüs haberlerini çok yakından takip eden Berktay, Serbestiyet’teki “Salgın İstatistiklerinde Devekuşu Politikası” adlı son yazısında bu rakamları masaya yatırdı.
Rakamlardaki kırılma anı yasakların kalktığı, hayatın neredeyse normale döndüğü 1 Hazirandı:
“Yeni vaka sayısı hemen 3 Haziran’dan; yoğun bakımdaki hasta sayısı 6 Haziran’dan; entübe edilen hasta sayısı 8 Haziran’dan itibaren tekrar yükselmeye başladı. İlk ağızda, özellikle yeni vaka sayısındaki artış çarpıcı bir hal aldı. 4-11 Haziran’da 900’lerde, 12 Haziran – 13 Temmuz arasında ise hep 1000’lerde seyretti. Ancak 14 Temmuz’dan itibaren, yani son iki haftada, tekrar 900’lere dönebildi...
Bu ve benzeri nedenlerle, haftalardır tıp çevrelerinde gerek günlük ve gerekse toplam vaka sayılarının güvenilir olmaktan çıktığı konuşuluyor. 14 Temmuz’dan bu yana günlük vaka sayısının manipüle edilmek suretiyle 900’lerde tutulabildiği imâ ediliyor. Artık yeni vaka sayısının her gün kaç “düşeceği”ni önceden tahmin edebiliyor; 992 – 947 – 933 – 926 – 918 veya 931 – 928 – 902 gibi kısmî diziler üzerinden, bir sonraki basamağın kaç olacağı hakkında bahse girip kazanıyoruz esprileri dolaşıyor...
Bir başka sorun, günlük vaka sayıları ile yoğun bakım ve entübasyon sayıları arasındaki çelişki. Yukarıdaki tabloda, ilk sütunda 14-28 Temmuz arasındaki iki haftanın günlük vaka sayılarını; ikinci sütunda, yoğun bakımdaki hasta sayılarını; üçüncü sütunda, entübasyondaki hasta sayılarını görüyorsunuz. Birinci sütun başka, diğer iki sütun başka bir hikâye anlatıyor. Buna göre, günlük vaka sayıları kötü de olsa 900’lerde salınır ve artmazken (artmaz görünürken), özellikle yoğun bakımdaki hasta sayısı hem daha yüksek, hem de 1204’ten 1280’e düzenli artıyor.
Entübe edilen (yani en ağır durumdaki) hasta sayısı ise ortalama 400 civarında dolanıyor ama 23 Temmuz’dan bu yana birer ikişer de olsa sürekli tırmanma eğilimi gösteriyor. Nasıl oluyor da günlük vaka sayıları hiç olmazsa “kontrol altında” dedirtebilirken, diğer iki gösterge tam tersine işaret ediyor?
Herhalde bu genel manzaradır ki, bazı ünlü profesörleri, yoğun bakımdaki hasta sayısı ile entübasyon altındaki hasta sayısı dışında güveneceğimiz gösterge kalmadı demeye götürüyor. Hal böyleyken, şimdi, yani yukarıdaki tablonun sona erdiği 28 Temmuz sonrasında, neler geldi bu “en güvenilir, tek güvenilir” yoğun bakım ve entübasyon verilerinin başına?”
Halil Berktay’ın rakamlarla ilgili şüphelerini haklı çıkaran açıklamalar geliyor günlerdir.
Sağlık Bakanı’nın açıkladığı rakamlarla, yerelden gelen rakamlar birbirini tutmuyor.
Örneğin 1 Ağustos günü Sağlık Bakanlığı günlük yeni vaka sayısını 997 olarak açıklamıştı.
O rakamların bölgelere göre dağılımına göre o gün Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli, Van, Muş, Bitlis ve Hakkari’yi kapsayan Ortadoğu Anadolu bölgesindeki toplam vaka sayısı 51’di.
Ama aynı gün Malatya Valisi Aydın Baruş şöyle bir açıklama yaptı: “Son 4 gündür günlük 100’lü rakamları aşıyoruz. Toplamda pozitif vaka sayımız 2 binin üzerine çıktı. Şu anda aktif olarak takip edilen bin civarında hastamız var.”
Benzer bir çelişki dün yaşandı. Ankara Tabip Odası (ATO) 'Yeniden Açılma (Normalleşme Haziran-Temmuz 2020) Süreci Değerlendirme ve Anket Analizi' sonuçlarını paylaştı.
ATO'nun paylaştığı verilere göre Ankara’da günlük yeni koronavirüs vaka sayısı bine yaklaşmıştı.
Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 3 Ağustos tarihli istatistikte ise Türkiye’nin tamamında yeni koronavirüs sayısı 997’di. Ankara, Konya ve Aksaray’ın içinde olduğu Batı Anadolu bölgesinde ise sadece 184.
Türkiye’nin farklı illerinde yayınlanan yerel gazeteleri açtığınızda resmi rakamlarla yaşanan rakamlar arasındaki çelişkinin başka örnekleri karşınıza çıkıyor.
Dolu hastaneler, yasaklanan düğün ve taziyeler, koronavirüs kapan milletvekilleri, doktorlar, şehrin ileri gelenleriyle ilgili çok sayıda haber...
Örneğin 29 Temmuz günü Diyarbakır Tabip Odası başkanı düzenlediği basın toplantısında Diyarbakır’daki hastanelerde 100’ü yoğun bakımda 600’ün üzerinde koronavirüs hastası olduğunu, sadece Sivan’ın bir mahallesinde koronavirüsten hayatını kaybeden hasta sayısının 10’u geçtiğini, şehirde son bir haftada her gün 300’ün üzerinde PCR testi pozitif çıkan hasta saptandığını açıklamış.
3 Ağustos günkü Batman yerel gazetelerinde ise bayramın son günü Bölge Devlet Hastanesi’nin bahçesinde koronavirüs testi yaptırmak için saatlerce bekleyen kalabalığın fotoğrafları görülüyor. Toplam vaka sayısının altı bini geçtiği şehirde, bugüne kadar 80 insan koronavirüsten hayatını kaybetmiş. Batman’da koronavirüse yakalananlardan biri de AK Parti’nin şehirdeki tek milletvekili Ziver Özdemir.
Urfa gazetelerini açtığınızda da karşınıza şehirdeki koronavirüs patlamasıyla ilgili haberler çıkıyor. Sayılar artmaya başlayınca, her gün karantinaya alınan hane sayısını açıklayan Urfa İl Hıfzıssıhha Kurulu bu pazartesinden itibaren bu sayıları açıklamayı bırakmış. En son açıkladıkları rakamlara göre Urfa’da günlük olarak karantinaya alınan hane sayısı 300'den fazla. Şehirde taziyeler da yasaklandı. Haberlere göre virüsü kapanlardan biri de AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Akay.
Gaziantep yerel medyasında ise bir vatandaş tarafından 25 Aralık Devlet Hastanesi’nde çekilen görüntüler gösteriliyor. Görüntülerde, Covid-19 şüphesiyle başvuru yapan vatandaşlar iki sıra halinde tek bir memurun görevlendirildiği çadırın önünde sıra beklerken görülüyor. Sadece Nizip’te kaymakamlığın yaptığı açıklamaya göre 639 kişinin yaşadığı 159 hanede karantina uygulaması sürüyor.
Peki, resmi rakamlara göre bütün bu illerin olduğu Güneydoğu Anadolu bölgesinde günlük vaka sayısı kaç?
3 Ağustos itibarıyla sadece 261.
Yine Van’da resmi rakamlara göre günlük hasta sayısı 13. Yerel medyaya göre bu sayı en az 30.
Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Gümüşhane’nin içinde olduğu Doğu Karadeniz bölgesinde Sağlık Bakanlığı’nın resmi açıklamasına göre 3 Ağustos günü yeni vaka sayısı 29.
Ama aynı gün için bu rakam sadece Rize’de, yerel medyaya göre 50’in üzerindeydi. Yine haberlere göre Rize’deki pandemi hastanelerinde doluluk yüzünden ek servisler açıldı.
Adana’daki yerel medyaya göre de hastaneler dolmuş durumda. Gerçek vaka sayıları açıklanan vaka sayılarının 5 katı.
Samsun, Trabzon, Erzurum, Konya, Kayseri, Sakarya yerel medyalarını açtığınızda da resmi rakamlarla uyuşmayan salgında patlama haberleri karşınıza çıkıyor.
Nihayet çelişkiler ve şüpheler artınca dün akşam Sağlık Bakanı yeni rakamları açıkladı ve haftalardır bir türlü 1000’i geçemeyen yeni vaka sayısı 995’den bir anda 1083’e çıktı.
Bakan mesajında “YENİ HASTA SAYISINDAKİ YÜKSELME CİDDİ. İki gün arasındaki fark, yakın zamanda ilk kez bu kadar belirgin. Bayram ve tatildeki temas ortamının ağır sonuçlara yol açmasını önlemeliyiz” dedi.
Peki nasıl oldu da herkesin güvendiği bakanlığın rakamları bir anda şüpheli hale geldi?
Buradaki kırılma yasakların kaldırıldığı 1 haziran tarihi.
Türkiye, o tarihte pek çok başka ülke gibi ekonomi ile koronavirüs arasında bir denge tutturmak zorunda kaldı, ekonominin motorunu canlandırmak ve turizm mevsimini kaçırmamak için de yasakları azalttı. Ama bu sinyalleri toplum yanlış anladı ve günlük hayatına kaldığı yerden devam etti.
Ama esas rakamları şüpheli hale getiren bakanlığın 1 Haziran’dan itibaren değişen politikaları oldu.
Hastalığın tedavisinde bir yöntem değişikliğine gidilmedi. Hala tedavinin merkezinde, zannedildiği kadar etkili olmadığı üzerine çıkan makalelere rağmen hidroksiklorokin ve favipiravir ilaçları var.
Fakat PCR testlerinin yapılışında yeni standartlar geliştirildi.
Daha önce pozitif çıkan vakayla yakın temasta olan herkes test ediliyordu. Bakanlığın haklı olarak gururla anlattığı seyyar filyasyon ekipleri şüpheli, pozitif vakalarla yakın temasta olduğunu söyleyen herkesten örnek alıyordu.
Bu kaldırıldı. Artık sadece koronavirüs vakalarıyla temas edenlerden hastalığın semptomlarını gösterenlere test yapılıyor. Semptom göstermeyenler test yapılmıyor. Bakanlık buna uyulması için hastaneleri birkaç kez uyardı.
Yani artık tarama amaçlı test yapılmıyor. Filyasyon sürüyor ama sadece semptom gösterenlere test yapılıyor.
Bu şu demek; bugün sokakta semptom göstermeyen bir virüs taşıyıcısına rastlama olasılığı, Nisan Mayıs aylarında rastlama olasılığından çok daha yüksek. Pozitif olup semptomu olmayanlar halkın arasında geziyor.
Bu test yöntemi değişikliği resmi vaka sayısını düşürürken, resmi olmayan vaka sayısını artırdı.
Peki testleri azaltmak üzere kurulu bu politika değişikliğine rağmen test sayıları hala nasıl 30- 40 binlerde olabiliyor?
Test sayılarını artıran da iki faktör var.
Birincisi; 1 Haziran’dan itibaren normal çalışma düzenine geçilirken bazı firmaların çalışanlarına toplu halde yaptırdığı testler ve bazı yurtdışı uçuşları için istenen testler.
Ama esas faktör, başka hastalıklar için hastanelerde yatacak ya da ameliyat olacaklara PCR testi yapılmaya başlanması . Bu yapılan testler içerisindeki en büyük oranı oluşturdu. Daha sonra bakanlık buradaki test sayısı da artınca, bazı büyük ameliyatlarla bu testleri sınırladı.
Bakanlığın değişen politikalarından biri de özel ve vakıf üniversitesi hastaneleriyle ilgili uygulamalar.
Bakanlık daha önce pandemi hastaları için hastanelere ek SGK katkısı getirmiş, bunun sonucunda da özel hastaneler için pandemi hastaları cazip hale gelmişti, böylece devlet hastanelerindeki yük azalmıştı.
Ama Temmuz başında bu ek ödemeler kaldırıldı. Vakıf üniversitesi hastanelerinden de hastalarını belirlenen devletin pandemi hastanelerine yönlendirmeleri istendi.
Koronavirüs vakaları ve bunun istatistiği devletin hastanelerine geçti.
Böyle olunca da hem devlet hastanelerindeki doluluk oranları arttı hem de vaka rakamlarının kontrolü tümüyle devlete geçti.
Ortaya da bir şeffaflık ve güven sorunu çıktı.
En başından itibaren devlet ile vatandaş arasında kurulan güven ilişkisinin zedelenmesi ve şeffaflığın ihlal edilmesi bir kısır döngü yaratttı.
Devlet ekonomiyi ve turizmi canlandırmak için PCR testi yapılmasını zorlaştırarak rakamları düşürmeye çalıştı, rakamların düştüğünü gören insanlarda pandeminin azaldığı hissi oluştu, tedbirler azaldı, pandemi sürecinde devletin kontrolünde Ayasofya açılışı gibi büyük kitlesel olaylar yaşandı.
Tedbirler azaldıkça, vaka sayıları arttı. Hastanelerde artık gözle görünen doluluk oranları, uyarı için yerel yöneticilerin yaptıkları açıklamalar ile resmi rakamlar arasındaki fark artık saklanamaz hale gelince de vatandaşların resmi rakamlara güvenirliği azaldı.
O halde vatandaşların yeniden tedbirleri sıkı tutmasının yolu da açık; yeniden rakamlara güvenilmesi, yani devletin şeffaflığa geri dönmesi...
Dün akşam 995’den bir anda 1083’e yükselen rakamlar umarız bu yönde atılmış bir adımdır...
Yazarlar
-
Taha AkyolSuriye’de haberler kötü 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanHukuk devletinden uzaklaşmak boşuna değildi, tam da bugünler içindi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERGeri Çağırma Hakkı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURErbil’deki tartışma: Zor yakalanan mı zor olan mı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVer elini kayyumokrasi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPiyasaları kim hazırladı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı, Özgürlük ve Demokratik Gelecek: Toplumun Vicdanına, İktidara ve Halklara Çağrı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUMerkeziyetçilik bütün kötülüklerin anasıdır! 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNYıkıcı korku değil kurucu cesaret 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.09.2025
30.08.2025
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025