Abdullah Kıran
Kürt meselesinin barışçıl yollar ve diyalogla çözümünden yana biri olarak PKK’nin kendisini feshetmesi ve şiddet politikalarından vazgeçmesini sonuna kadar destekliyorum. Dilerim Türkiye’deki devlet aklı, bu muazzam imkândan yararlanmasını bilir, Kürtleri rencide etmeyecek makul bir çözüm paketiyle herkesi rahatlatır. Peki Türkiye böyle bir feraseti gösterebilecek mi? Kürtleri gerçek anlamda eşit statüde vatandaş kategorisinde kabul edip, gerekli yasal düzenlemeleri hayata geçirebilecek midir? Örneğin “Terörsüz Türkiye’de” Kürtler, ana dilde eğitim gibi kollektif bir haktan yarılabilecekler midir?
Aslında Türkiye, etnik bir meselenin nasıl ve ne şekilde bir çözüme kavuşturulacağı konusunda gerekli bilgi ve tecrübeye fazlasıyla sahip bir ülkedir. Sadece Kıbrıs’taki Türk azınlığın haklarını koruma amaçlı tecrübelerine baksa, dünya kadar bir birikime sahip olduğunu görecektir. Kısacası Türkiye kimseden ders almadan, Kürt meselesine makul bir çözüm üretebilir. Asıl mesele Türkiye niyetiyle alakalıdır.
Öcalan Türkiye’nin Elini Güçlendirdi
Görüldüğü kadarıyla Türkiye, Ortadoğu’daki güç dengesini hesaba katarak, bölgedeki olası denge değişikliklerinde dışarda kalmamak adına, öncelikle içeride bir düzenleme yapma ihtiyacı duyuyor. Türkiye’nin en önemli iç meselesinin Kürt sorunu olduğunu herkes biliniyor. Türkiye bir inisiyatif geliştirmeye çalışırken, PKK lideri Abdullah Öcalan, Kürt meselesinin çözüme kavuşturulması yolunda, devletin elini güçlendirecek muazzam bir hamle yaptı. Öcalan, hiçbir siyasi talep ileri sürmeden, çözümü Türkiye’nin devlet aklı ve ferasetine havale etti. Doğrusu bu, eşi ve benzeri olmayan yepyeni bir hamleydi. Bu hamleyi ihanet ve teslimiyet çerçevesinde ele alan Kürtlerin sayısı hiç de az değil ve giderek de artmaktadır. Gerçek şu ki Abdullah Öcalan büyük bir siyasi risk aldı.
Şimdi Türkiye’nin önünde iki yol var. Bunlardan ilki, gerekli yasal ve anayasal düzenlemeleri yaparak, Kürt kimliğini tanıyıp acil adım atmak. İkincisi, zaten Öcalan da hiçbir siyasi talepte bulunmadı diyerek, bazı makyaj düzeltmeler yapmak yoluyla sorunu önemsememek ve tekrar geleceğe havale etmek.
Türkiye ilk seçeneği esas alarak, soruna kardeşlik hukuku çerçevesinde bir çözüm üretip Abdullah Öcalan’ın da boşa çıkmasını engelleyebilir. Peki Türkiye bunu yapar mı? İsterse rahatlıkla yapar. Ancak şimdiye kadar birinci seçeneği hayata geçirme yolunda ağır davrandı.
Öcalan’ın Altında Kalkamayacağı YükÖcalan örgütünü feshetmiş ve PKK silahlarını yakıyorken, Türkiye Öcalan’ın omuzlarına, altından kalkamayacağı bir sorumluluk yükleyerek süreci tehlikeye atıyor. Hemen her gün medya ve siyasilerden gelen açıklamalardan anlaşılıyor ki, Öcalan’ın çağrısı Suriye’deki Kürtlerin de silahlarını bırakarak oradaki rejime teslim olmalarını kapsıyor. Öcalan’ın böyle bir çağrısının olup olmadığını bilmiyorum. Ancak bana öyle geliyor ki eğer devlet, böyle bir yükü de Öcalan’ın omuzlarına yüklerse, Türkiye’deki süreci çok ciddi anlamda tehlikeye sokar.
Suriye’deki Kürtler ve Suriye’de yaşayan diğer dini ve etnik azınlıklar 2011 yılından beri devam eden iç savaştan ağır yaralar aldılar. Yaklaşık 500 bin insan hayatını kaybetti. Esat yönetiminin düşmesinde sonra Suriye’de meşru iktidar olarak tanınan Ahmed el- Şara yönetimi, bugüne kadar iyi bir sınav veremedi. Önce Alevi ve Hristiyanlara yönelik olarak başlatılan sindirme ve katliamlar, son olarak Dürzilere karşı uygulamaya koyuldu. Eğer İsrail, Dürzüler lehine olaya müdahil olup Şam yönetimi ve Dürzilere saldıranları hedef almasaydı, muhtemelen çok büyük bir Dürzü katliamı yaşanacaktı. Gelinen asamda, İsrail’in de desteklediği Dürzüler, kendi güvenliklerini kendilerinin sağlayacağı bir yönetim modelinden aşağısını kabul etmezler. Kısacası bu olup bitenlerden sonra Dürziler, üniter bir Suriye’ye “evet “ demez ve federal bir yönetimden daha aşağı bir çözüme rıza göstermezler.
Dürzülerin Özerklik İlanı
Zaten bugün, yani 25 Temmuz 2025’te Dürziler özerkliklerini ilan etti. Bir daha Şam yönetimine bağlı silahı güçlerin Dürzü yerleşim yerlerini kontrol etmesi pek mümkün olamayacaktır. Paris’te, ABD gözetiminde İsrail ve Suriye arasında gerçekleşen görüşmelere göre, Colani Hükümeti güçleri dahil olmak üzere, tüm silahlı güçler Suwayda’dan çekilecek, HTŞ hükümeti unsurları Suwayda’ya girmeyecek, Şam’ın güneyindeki Kuneytra ve Daraa silahtan arındırılacak. Dürziler Suwayda’da kendi güvenlik komiteleri tarafından korunacak, hükümet işleri yerel güçler eliyle yürütülecek, Dürzi bölgelerine BM güçleri girebilecek ve ABD anlaşmayı denetleyecektir. Görülüyor ki İsrail, Ürdün ve Mısır sınırlarında olduğu gibi, Suriye sınırında da askeri güçlerin konuşlanmaması yönünde bir anlaşmayı Suriye’ye de kabul ettirmiş bulunmaktadır. Özerklik ilanıyla birlikte, İsrail sınırındaki Suwayda ve diğer Dürzü yerleşimleri resmen Suriye’ye bağlı olsalar bile fiilen daha çok İsrail’in içinde kalacaklardır. Bu arada sadece Suwayda’nın yüzölçümü, Filistin devleti olarak ilan edilmek istenen topraklar kadar büyüktür. Ayrıca Dürziler birkaç yıl içinde, bir referandum yapmak yoluyla İsrail’e katılma kararı alabilirler.
Son birkaç ayda Dürzü, Alevi ve Hristiyan azınlığa yaşatılanlar dikkate alındığında, Kürtlerin silahların bırakarak, merkezi hükümete itaat etmesi gerçekçi bir politika olarak öne çıkmıyor. Seküler bir dünya anlayışına sahip olup içinde Kürt, Arap, Süryani ve Hristiyanların yer aldığı 100- 120 bin civarındaki SDG, El- Kaide ve IŞID geleneğinden gelen 20 bin civarında HTS’ye kayıtsız şartsız entegre olmak istemez. Üstelik her iki güç de uzlaşmaz iki ayrı dünyayı temsil ediyor. Şayet Abdullah Öcalan, Suriye’deki Kürtlere silahlarını bırakarak, var olan rejime entegre olmaları yönünde açık bir çağrıda bulunursa, büyük bir olasılıkla böyle bir çağrı dikkate alınmaz ve Öcalan, kendisine bağlı kitlelere üzerindeki etkisini kaybeder. Doğrusu böyle bir çağrı, Türkiye’deki barış sürecini çöküşe götürebilir ve Öcalan’ı da sürecin bir aktörü olarak devre dışına çıkartabilir. Bana öyle geliyor ki, Türkiye’deki barış sürecinin kaderini, Türkiye’nin kendi sınırları dışındaki Kürtlere yaklaşımı belirleyecektir.
Arap Baharı süreciyle birlikte, Türkiye’nin önüne 1514’teki Osmanlı- Kürt ittifakı şartlarına benzer tarihi bir fırsat geçmişti. Türkiye, Kürtlerle yeni bir toplumsal sözleme yaparak bölgede muazzam bir atılım yapabilirdi. Aslında halen iş işten geçmiş değil. Bunun da en kısa yolu, Kürtlerin kendi sınırları dışındaki kazanımlarını tehdit olarak görmeyip, acilen içeride somut adımlar atmasıdır. Türkiye’nin bunu yapıp yapamayacağını bilemiyoruz, ancak Öcalan’ın son kozunu oynadığını söyleyebiliriz. Kısacası yeni sürecin kaderini Suriye denklemi belirleyecektir.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYastık altında 705 milyar dolar 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci milletin hakemliğinde yürür mü? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİIŞİD tehdidi SDG'yi kıymete bindirir mi? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciGelir bozukluğunda görülmeyen iki ayrıntı 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDindar nesil hikayemiz ya da sosyolojinin yeni haritaları 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı’nı Savunmak, Barışı Savunmaktır... 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKİsrail ve Kürtler: Mümkün mü? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURBizi esas ilgilendiren çarpık ilişkiler… 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünHelsinki Nihai Senedi 50 yaşında… 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları





















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2025
26.11.2024
29.03.2024
18.07.2023
9.06.2023
20.05.2023
13.03.2023
15.11.2022
29.07.2022
7.03.2022