Ahmet AY
Bu yazıya “TECAVÜZCÜYÜZ” deseydim daha çok ilgi çekerdi, lâkin fiilin kendisi o kadar sıkıcı ki yumuşatma gereği duydum ve “mütecaviz” dedim.
Her işimizde “tecavüz”e yeltenmek gibi bir yanlışa düşüyoruz. Sabırsızlığımız dışa tecavüz olarak yansıyor. Bilgisizliğimiz, biliyor gibi görünme isteğimiz, müstağni halimiz bizi “tecavüz”e sürüklüyor.
Nedir, nasıldır, nedendir gibi soruların cevaplarını merak etmediğimiz gibi kullanacağımız yerli-yabancı teknolojinin kullanma kılavuzunu da okumuyoruz. Bu bile bizi “tecavüz”e götürüyor.
Toplu yaşamanın kuralları; neden, hangi tecrübelerden sonra konmuş, ne gibi hayati önemi haizdir bilmiyoruz. Ben merkezli şehir hayatının kaos ve curcunaya sebebiyet verdiğini düşünemiyoruz bile.
Meselâ sabah kalkıp işe gidiyorsunuz, asansör çağıracaksınız. Asansörün MEŞGULışığını gördüğümüz halde, çağır butonuna basıp basıp duruyoruz.
Asansöre tekme atarız!
Asansör; sabah öğrenciler, çalışanlar, kahvaltı için fırından ekmek alanlardan dolayı geç mi geldi? Çağır butonunu dövmeye başlıyoruz, kimileri de işi asansörü tekmelemeye vardırıyor.
Şehirlerarası otobüsle yolculuktaydım, otobüs yepyeni, pırıl pırıldı. Sordum, “bir ay önce işletmeye başladık” dedi muavin. Ama gelin görün ki bu yepyeni otobüsteki TV'ler çalışmıyor. Neden? dedim, “Abi ilk iki haftasında Televizyonları açamayan yolcular bunların üçte ikisini bu hale getirdi” cevabını duydum.
Kavşakta acayip durum!
Trafikteyiz, sola-sağa-düz istikamet olmak üzere üç şeritli şehir içi yol. Kavşakta kırmızı ışıktan sonra sola döneceğiz, lakin sol şeritte birkaç araç var. Orta yani düz istikamette devam edilecek şeritte de bir kaç araç duruyor. Sırf birkaç aracın arkasında durmamak için sola döneceğimiz halde en sağdaki şeridin trafik akışı devam etmesine rağmen gidip o şeritte sola devam için yeşil ışığın yanmasını bekliyoruz.
Ben söylemiyorum, hadi siz de susun, peki ama bu hak ve hukuka, trafiğe, araçlara, kurallara “tecavüz” değil de nedir?
Kanal arama uğraşı!
Evdesiniz, bir şeyler izlemek istersiniz değil mi? Kumanda elinizde, kanal arıyorsunuz, tam 16 (yazıyla onaltı) kez kayıtlı 70 (yine yazıyla yetmiş) kanalı baştan sona, sondan başa taramak “tecavüz” değil de nedir?
Üst kattaki hanım bütün uyarılara rağmen ekmek sofrasını alt kattaki komşuların balkonunun üstüne silkeliyor. Ekmek kırıntıları, yumurta kabukları, zeytin çekirdekleri komşuların balkonlarına döken üst kattaki komşu alt kattaki komşunun hukukuna “tecavüz” etmiyor mu? İşin daha vahimi, üst kattaki komşusunun bu uygulamasından müşteki olan alttaki komşu(lar) da aynı tecavüzü kendi katının altındaki komşularına reva görmesidir.
Bir ortamdasınız, sohbet ya da bir tartışmadasınız, siz muhatabınızın sözünü dinler sözüne ara verince ya da bitirince siz de karşınızdakine meramınızı aktarmak için söze başlarsınız. Sözünüzün ilk saniyelerinde birileri sözünüzü bitirmenize bir türlü izin vermiyor ise bu söyleme hakkına “tecavüz”dür. Ya da sohbette aynı anda iki-üç kişi konuşuyorsa siz aynı anda hepsini dinleyebilir misiniz? Bunun nasıl bir “tecavüz” olduğunu söylemem gerekiyor mu?
Basın ve/ya medyada doğru olmayan ya da başkalarının hakkını ihlal edici bir haber, görüntü söz konusu oluyorsa bu kişilik haklarına “tecavüz”ün alasıdır.
En ileri teknoloji, meselâ akıllı ve çok fonksiyonlu bir telefon aldınız, lakin telefonla konuşma dışında hiçbir özelliğini öğrenme gereği duymuyorsanız ve o muhteşem özellikleri kullanmayı bilmiyorsanız, öğrenmek de istemiyorsanız, binlerce lira verip o tür telefon kullanma e(k)meğe “tecavüz” değil mi?
Bu tür “tecavüz”lerle ile ilgili yüzlerce makale yazılsa yeridir. Bu anlayış(sızlığ)ın giderilmediği toplumlarda ihmal, eğitimsizlik, tedbirsizlik ve dolayısıyla canlara mal olan musibetler eksik olmaz.
Gereğini yapma durumu
Bizi böyle “mütecaviz”liğe sürükleyen pek çok şeyin eğitim olmadan doğru ve/ya yanlışlığını ayırt edecek kabiliyetimiz vardır, geriye gereğini yapmak kalır, onun için de “akletmek” kalır, empati kalır.
Hemen hemen her konuda eğitimin tek başına yeterli olmadığını biliyoruz, lakin eğitim olmadan diğer unsurların yeterli gelmediğini de biliyoruz. O zaman eğitim, bilinçlenme, sorumluluklarımızın farkına varma alanında seferberlik “şart”ını acil başlatmamız gerekir. İşte o zaman kazandığımız bilinç kendi zaaflarımızla terbiye edilmekten kurtuluruz, yoksa kendi kendimizi kemirmeye devam ederiz.
Unutmayalım, “…Bir toplum(u oluşturan bireyler ve dolayısıyla o toplum) üzerinde bulunduğu hali(ni) değiştirmedikçe Allah onların halini değiştirmez…”
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019