Ahmet TAŞGETİREN
Cumhur İttifakı’na giden yolda Ak Parti ile MHP’yi buluşturan zemin “Ülkenin tehditlerle karşı karşıya olduğu” değerlendirmesidir. “Beka sorunu” birlikte göğüslenecektir. “Beka sorunu”nu oluşturan “dış tehdit” vardır “iç ortaklar” vardır. Muhalefet bazen bu tehdidin iç uzantısı, en azından göz yumanıdır.
Siyasi ittifak, vatandaşı bu eksende iç-dış tehlikelere karşı birlikte hareket etmeye çağırmayı hedefler.
İttifaka zemin hazırlayan yaklaşımın hem Ak Parti içinde hem MHP’de bir toplumsal karşılığı vardır. Bu karşılığın oranı nedir? Belli ki MHP’de daha yüksektir. Bunu Bahçeli’nin ittifaka sahip çıkarkenki heyecan dozunda gözlemlemek mümkün. Grup konuşmasına salonun verdiği coşkulu karşılık da, MHP kitlesinin ittifak konusunda heyecansız olmadığını gösteriyor.
Ak Parti cenahına gelince, orada ittifaka ihtiyaç var. İktidar kaybını büyük risk olarak okuyan bir toplumsal kesim de mevcut. Oradan bakınca ittifak can simidi gibi görünüyor. Bu yüzden de ittifaka götüren değerlendirme ve onun ürettiği dil, satın alınıyor.
Ancak Ak Parti oylarında, ideolojik aidiyet diye tanımlanabilecek bu çevre dışında, hizmeti önemseyerek destek veren toplum kesiminin de önemli yer tuttuğu söylenebilir.
Bunlar geçişli oylardır. ‘Yüzer gezer oy’ tanımlaması da bu toplum kesimleri içindir.
Partiler bu toplum kesiminin farkındadır. Ve siyasi akış içinde bir kere iletişim sağladıkları yüzer-gezer alandaki insanları kalıcı hale getirmek isterler. Yani ‘geçişli’ olmaktan çıkarıp ‘kalıcı’ hale getirme amacındadırlar.
Sorun sadece iktidar partisinin sorunu değildir. Muhalefet için de aynı durum söz konusudur. Mesela CHP’nin bir ideolojik aidiyetli oy tabanı mevcuttur. Ancak bir şekilde ortak paydalar üretip, bu ideolojik tabanın ötesine geçmeye çalışmaktadır. Yani ‘karşı cenah’ ifadesi doğru ise oradan kendi alanına oy çekme arzusu, uzunca bir süreden beri CHP yöneticilerini meşgul etmektedir. Öyle ki bu süreç, parti çevrelerinde ‘eksen kayması’ eleştirilerine yol açmaktadır. Ama açılımın diğer tarafında, ebediyyen kendi kemikleşmiş tabanına mahkum olma durumu vardır. Diyelim CHP yönetimi, alabildiğine bir CHP dili kullansa, evet, kemikleşmiş tabanda heyecan uyandırır ama sonunda ebedi muhalefet zeminine çakılı kalmaktan kurtulamaz.
***
CHP bir dil arıyor.
Peki Ak Parti’nin dil sorunu var mı?
Öncelikle şunu ifade edeyim: Bir dil oluşturma ihtiyacı var.
Sorun kısmı, o ihtiyacın nerede billurlaşacağı ile ilgili.
Seçim, mahalli idareler seçimi.
Bu alan salt hizmet alanı.
Mesela bir süredir bazı eski HDP belediyelerinde kayyım idaresi söz konusu. Kayyımlar ne yapıyor? HDP’nin ideolojik belediyeciliğine karşı hizmet belediyeciliğini örnekliyor ve ‘gönülleri kazanmak’ istiyor. Vatandaş, farkı böylece görsün isteniyor. Peki vatandaş görür mü? Bugün görmez yarın görür. Süreç hep ideolojik çatışma zemininde ilerleseydi hiç göremezdi.
Yerel seçim ufukta göründüğünden beri Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti Genel Başkanı olarak bir, bu seçimleri kazanmak gerektiğinin altını çiziyor, iki, yeni bir yerel yönetim dili oluşturmaya çalışıyor.
Bir oy sıkıntısı var, bu belli. O sıkıntının bir kısmı MHP desteği ile kapatılacak.
İttifak dili, ideolojik bir dil.
Yerel yönetim dilinde ise ‘Gönül belediyeciliği’ yaklaşımı dolaşıyor.
Acaba önümüzdeki süreçte hangi dil öne çıkacak?
Bence burada hangi dil muhalefetin işine yarar, sorusunun cevabının aranmasında yarar var.
Ak Parti’nin ilan ettiği adaylara baktım.
“Hizmet insanı” profilinin öne çıktığı izlenimi edindim.
Diyelim Mehmet Özhaseki, diyelim Binali Yıldırım... Bunlar evet Ak Partili, Ak Parti’de sorumluluk üstlenmiş ama toplumun her kesimi ile ortak payda oluşturabilecek simalar. Geçen seçim İzmir’e Binali Yıldırım konmuştu, bu seçimde Nihat Zeybekci kondu. Bu tercihlerde gözetilen de, iletişim kurulabilir isimler olmaları.
Ak Parti’nin şehirlere hizmet adına söyleyeceği çok şey var. Genel kampanya dilinde zaten başka yere gitmesi söz konusu olmayan tabii taban yerine, tüm toplumu kuşatacak bir dil oluşturulması iç barış açısından da büyük önem taşıyor. İttifak dilinin bir panik dili haline gelmesi, Cumhurun alanını daraltmaktan öte sonuç vermez. Türkiye’yi yöneten kadronun bunu isteyeceğini sanmıyorum.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025