Ahmet TAŞGETİREN
Şimdi ortada iki Amerika var.
Bir, “S-400 alırsanız yaptırım uygularız” diyen Amerika, iki, Osaka’da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüştükten sonra Trump’ın “Türkiye’ye adil davranılmadı” sözüne yansıyan Amerika. Trump’ın bu sözünün tam önü arkası şöyle:
“S-400 konusuna bakıyoruz. Farklı çözümler arıyoruz. Patriotları almasına izin vermediler, Obama yönetimi izin vermedi, insanlarla böyle iş yapamazsınız, insanlara Obama yönetiminin yaptığı gibi davranamazsınız. Bu sebeple başka füze almak zorunda kaldılar. Başka biriyle anlaşınca da ‘Tamam size satarız’ dediler. Bence Türkiye’ye adil davranılmadı.”
Bunlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürece yönelik anlatımlarından sonra Trump’ın sözlerine yansımış gözüküyor. Çünkü uzun süredir Türkiye, Amerika’ya “Siz Patriot satmadınız, bizim savunma ihtiyacımız vardı, biz de çaresine baktık, bizi Rusya’ya siz muhtaç ettiniz” şeklinde sitemlerde bulunuyordu.
***
Trump günahı Obama’ya atarak ortaya Türkiye için çıkış yolu beklentisi verecek bir söylem sunuyor.
Bu söylem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Trump’la Osaka buluşması”na yönelik beklentisine uygun. Erdoğan, Trump ile ABD’nin diğer odaklarını ayırmayı tercih etti bugüne kadar ve Trump üzerinden farklı bir sonuç alınabileceğine yönelik umudu saklı tuttu.
Osaka sonucu en azından “söylem planında” bu beklentinin boşa çıkmadığını gösteriyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan Trump’ın sözlerini “Yaptırımlar konusunda Trump bugün de açıklama getirdi, böyle bir şeyin olmayacağını kendisinden dinlemiş olduk” diyerek çerçeveledi.
Ancak birçok konu yanında özellikle Türkiye ile ilişkilerde Trump ile “Öteki Amerika” arasında ciddi farklar bulunduğu ve sürecin Trump tarafından değil “Öteki Amerika” tarafından belirlendiği gibi bir gerçeklik de var.
Coğrafyamızdaki gelişmelere bakıldığında Erdoğan-Trump görüşmesinin ürettiği “söylem”in dışındaki Amerikan politikalarında Trump’la “Öteki Amerika”nın pek fazla ayrışmadığı, hatta Trump’ın bazı konularda (İsrail ile ilişkiler, Kudüs’ün, Golan’ın statüsü, Kaşıkçı cinayeti) çok daha agresif tutum takındığı bir gerçektir.
Kaldı ki Erdoğan-Trump görüşmesinden sonra Beyaz Saray’dan yapılan yazılı açıklama da “Trump’tan daha farklı” bir üslup taşıyor. Şöyle ki: “Başkan, Rusya’dan S-400 alımına ilişkin endişesini dile getirdi ve Türkiye’yi savunma iş birliği konusunda NATO İttifakı’nı geliştirecek biçimde ABD ile çalışmaya teşvik etti.”
Bu ifadeler Washington’un öteki odaklarındaki duruşu yansıtıyor. Kaldı ki ABD ile sorunlu alan sadece S-400 konusu değil. Bizim içinde bulunduğumuz coğrafyaya bakışta çok çok ayrıştık ABD ile. Şu andaki tek “pozitif” nokta, NATO’daki yerimiz. “Türkiye’yi feda edemezler” değerlendirmesi. “Amerika ve Avrupa, Türkiye’siz bir Ortadoğu politikası oluşturamaz” diye bakıyoruz. Rusya ile ilişkileri “Biz Batı’ya mahkum değiliz” mesajını besleyecek bir çizgi olarak gördüğümüz algısı oluşuyor.
Ama Rusya’dan da emin değiliz. Mesela Rus Ria Haber Ajansı’na göre Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ile İsrail’de güvenlik konularının ele alındığı 1.5 saatlik bir görüşme yapıyor. İsrail’de… Amerika-Rusya güvenlik toplantısı…
Mesela Putin, Financial Times’a yaptığı değerlendirmede Suriye’deki varlıklarının gerekçesini anlatırken “Suriye’de çok sayıda militan etkisiz hale getirildi. Rusya veya vize serbestisi olan komşu ülkelere geri dönmeyi planlıyorlardı. İkisi de bizim için eşit derecede tehlikeliydi. Böylece Rusya’nın iç güvenliğini doğrudan güçlendirdik” diyor.
***
Suriye’de ABD ile neredeyiz Rusya ile neredeyiz sorusu, S-400 gerilimi kadar hayati. Uzun süre ABD’de Türkiye Büyükelçiliği yapmış bulunan Şükrü Elekdağ, Sözcü’de, Uğur Dündar’a verdiği mülakatta “Ankara ile PKK ve PYD arasında ABD’nin Suriye özel temsilcisi James Jeffrey aracılığıyla tampon bölge müzakeresi yapıldığı”nı, daha kötüsü “Tampon bölgenin ABD’nin Fırat’ın doğusunda Suriye’nin kuzey bölgesinde kurmak istediği Kürt devletini Türkiye’den korumak amacını güttüğü”nü iddia ediyor. Daha da kötüsü “Jeffrey 8 Haziran’da Washington’da yaptığı açıklamada ‘Türkiye ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında prensipte genel bir anlaşma sağlandığını söyledi” diyor. (Sözcü, 27 haziran 2019)
Bunların tamamı te’yide muhtaç ifadeler. Ama coğrafya her bakımdan sıkıntılı. Libya’dan “düşmanca sesler” yükseliyor, nasıl bir şey?
Bu sıkıntılı yazıyı bitirirken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “S-400 olayı bir taraftan yürürken, ABD’den şu an 100 tane Boeing uçağı alıyoruz” cümlesini de “parasal bir çözüm ihtimali” olarak not etmek lazım.
Yazarlar
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025