Ahmet TAŞGETİREN
Nefes alış veriş gibi bir ilişki. Hayat gibi bir ilişki. Evet, ruh gibi bir ilişki. İslam’la ilişkimiz.
Günlere, aylara bağlı olarak var olan ya da devreden çıkan değil.
Her anımız İslâm’lı olacak veya olmayacak, hepsi ona göre kayda girecek.
Belli zamanlar, diyelim Kadir gecesi diriliği, diyelim Ramazan diriliği, diyelim namaz vakti diriliği, hac diriliği, bunlar ana yolculuğu besleyen özel damarlar, ama insanın İslam’la ilişkisi, bir kere o alanın içine girdikten sonra, her âna anlam katan bir aidiyet hali. Tatili de yok. Yani “Biraz yorulduk, İslam’la ilişkimize ara verelim, dinlenelim” hali söz konusu değil. Nefes alıp vermeye tatil yapıyor muyuz?
Tüm bunları söylemenin bir anlamı var.
Namazda olma, sokakta olmama hali yaşanıyor zaman zaman.
Kandil günlerinde -gecelerinde olma, ertesi gün başkalaşma hali yaşanıyor.
Ramazan’da derlenme toparlanma, Bayramla birlikte ipin ucunu kaçırma hali.
Hac’da Arafat’ta “Huzur hali” yaşama, dönüş uçağına bindikten sonra iklime yabancılaşma hali.
Neden oluyor bu?
İslam’la ilişkinin gerçek niteliği kaybedildiği için.
“İslam bizim neyimiz olur?” sorusunun cevabını belki baştan iyi kavramadığımız, sonra da cevap diye bir hassasiyetimiz kalmadığı için.
“İslam’ın kapsama alanı nedir?” gibi bir soru, hayatın akışı içinde farkında olmadan yaşatılan yeni bilinç yüklemeleri sebebiyle gündemimizden çıktığı için.
Daha da temelden baktığımızda, varoluşumuzla ilgili zihni koordinatlarımız yeterince yerli yerine oturmadığı için. Hayatı ve ölümü anlamlandıramadığımız, Yaratan ile ilişkimizin niteliğini idrak düzeyinde yaşamadığımız için.
İslam’la ilişkimiz bütün bunların içinden doğuyor.
Hayata “Göz kaş işaretlerimizin bile yazıldığı” bilgisinden yola çıkarak bakabilsek, bir insana yaptığımız iyiliği başa kakmanın o iyiliği yok ettiği bilinciyle yüklenmiş olsak, malımızın içindeki fukara hakkını vermediğimiz zaman onun hesabının verileceği bir gün olduğunu unutmasak, bir insanın incitilmesinin bizim İslam’la ilişkimizde bir kırılma anlamına geldiğini bilsek, bu tür “insanlık aşınmaları” devam ede ede bizim Müslümanlığımızda bir azalma, aşınma, yaralanma, belki pörsüme meydana geldiğini bilsek, bilsek ki “Allah’ın sınırları”nı aştığımızda bir elimizi, bir ayağımızı ateşin içine sokuyoruz…
Evet bunları bilsek ne olur?
Bilsek ki bir gün bize bu hayatı emanet eden Kudret’in Huzur’unda toplanacağız, “Likaullah – Allah ile buluşma” anı olacak.
Mesela bunu bir nefes alış-verişinde “Duraklama” gibi yaşasak ne yapardık?
Allah Teâlâ sonsuz rahmeti sebebiyle yoldan çıkmalarımızdan dolayı nefeslerimizi duraklatmıyor, bizi insan kılmış ve insan diye onurlandırmış (Kur’an diliyle “mükerrem” varlık) bizi, fırsat tanımış, süre vermiş…. Ta ki Huzur’a temiz varabilelim.
Ama bizim de idrak etmemiz lazım İslam’la ilişkimizi nefes alışverişi gibi her an diri tutmaya.
Annenin bebeğin altını değiştirirken iğrenmemesi, hastabakıcının bir hastanın altını alırken iğrenmemesi, bir doktorun kendi canını tehlikeye atma pahasına kendisine canını emanet eden insana şifa bulmaya çalışması, bir gencin aracından inip yola giren kaplumbağayı kenara alması, sokak kedisinin önüne bir lokma et koymak…. Adil yargılama yapmak… Ülkeyi adaletle yönetmek…
Mikrodan makroya, iğneden ipliğe her şey…
Bunları tersinden de yapmak mümkün.
Herkesin hayat defterine aynı şey yazılır mı?
İslam farkı budur. İslam’la sahici, içi dolu ilişki budur.
Bugünlerde, Ramazan’la yaşadığımız “İslam’lı günler”de bu idraki – bilinci edinmiş olarak geleceğe yürüme çabasına ihtiyaç var.
Bize “Helal şeyleri bile yeme” dendi, yemedik, şimdi de “Yetim malı yeme, kul hakkı yeme, kimseye hakaret etme, eşini dövme, sövme, çocuklarını Müslümanca yetiştir, kimseye zulmetme, adil ol, işçilerine yediklerinden yedir, faize buluşma…” deniyor. Hayatın en ince detaylarında insanca yaşamanın çerçevesi sunuluyor.
İslâm bu.
Kim ne derse desin, yeryüzü sınavını bu boyutta görmediğimiz zaman İslam’la ilişkimizi netleştirmiş olmayız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025