Ali AYDIN
Tarih’in çarkı büyük bir gürültüyle yeniden dönüyor.
Statik, stabil kısa aralıklar devamlılıktan ziyade istisna zamanlara karşılık geliyor.
Uluslararası düzen arayışları kısmi mutabakatların haricinde dinamik, belirsiz, kaotik bir kapıya çıkıyor.
Vestfalya’dan bu yana aşağı yukarı manzara bu!
ABD’nin eski dışişleri bakanlarından Henry Kissinger, Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından Amerika’nın ‘yeni dünya düzeni’ ilanını Tarih’in zeki bir öğrencisi olmanın avantajıyla biraz da istihza ile şöyle yorumlamıştı: “Hem Bush hem de Clinton, yeni dünya düzeninden, sanki sokağın köşesinden hemen gidilip alınabilecek bir şey gibi söz ediyorlardı. Gerçekte, söz konusu düzen, halen doğumdan önceki cenin gibidir ve nihai şekli, gelecek yüzyıldan önce görülecek gibi de değildir.”
Kuşkusuz Kissinger’in kendinden bu kadar emin bir şekilde böyle bir tespit yapmasına imkân veren bir hafıza vardı ortada. Kissinger o hafızanın hasılasını önüne koyarak konuşuyordu: “Vestfalya Barışı’ndan doğan düzen elli yıl yaşadı; Viyana Kongresi’nin yarattığı uluslararası sistem ancak yüz yıl kendini koruyabildi; Soğuk Savaş’la belirlenen düzen kırk yıl sonra bitti”
Son üç yüz yıldır uluslararası sistem düzen arayışları ve alt üst oluşlarla harmanlanırken biz, adeta Tarih’e maruz kaldık. Belki son kertede reva görülene rıza göstermedik; lakin Tarih yapıcı bir özne olmaktan çıkarıldık. Son iki yüz yılda ise varlık/yokluk sarkacına mahkûm edildik.
Şimdi, uluslararası sistem yapısal bir krizin tam ortasında ve biz ülke olarak yeni bir imtihanın içindeyiz. Tarih’in seyrine hiçbir güç ipotek koyamaz. Kissinger’in istihzası da onun bir hatırlatması esasında. Bugünden yarına değil bugünden gelecek yüzyıla yönelen bir akışın içinde kürek sallıyoruz. Yarın kelimesi bile ne kadar ucu açık kullanılırsa kullanılsın bugünden şekillenmekte olanın nihai noktasını anlatmak için çok yakın.
Hâl böyleyken Türkiye’nin kenarda, köşede bekleme lüksü yok.
Tarih’in kırılma anları var.
Bu anlar, yalnızca derin trajedilere, dramatik gelişmelere gebe değil. Aynı zamanda azın çok olana, zayıfın güçlüye öngörülemez sürprizine de gebe.
Tüm bir sistemin yapısal krizi derinleşirken sistemi oluşturan unsurlar niteliklerini değiştirirken müstakbel olana yüzümüzü döndüğümüz açık. Bunu görememek sadece basiret yoksunluğu değil kendi kültürüne ve tarihine bigâne kalmanın dramatik sonuçlarıyla ilgili.
Küresel ve bölgesel hesapların çekişme ve çatışmaların alanı haline gelen Suriye’ye Türkiye’nin göz ucuyla bile bakmasının içerde ve dışarıda yarattığı rahatsızlık da ibretlik doğrusu. Bu ülkeyi yönetmeye talip olan ana muhalefet partisinin genel başkanı “Ne işimiz var Suriye’de?” diye sorabiliyor mesela.
Rusya ve İran’ın fiilen bulundukları yerde, sonuçları itibariyle Türkiye’yi varoluşsal açıdan etkileyecek onca gelişmeye rağmen Türkiye’nin attığı değil atması muhtemel adımlar bile doğmadan boğulmak isteniyor.
MİT tırlarına yapılan operasyon ve operasyonun medya uzantılarının muzafferane bir biçimde takdimi de bunun bir parçası esasında. PKK’yı ‘ekolojik hareket’, canlı bombayı ‘kutsal insan’ görenlerin ‘casusluk faaliyeti’ ithamını da ciddiye almalarını beklemiyoruz zaten. Ama Rusya’nın bombaladığı mazlumlara gidecek olan yardıma el koyan, dil uzatan, engel çıkaranların hesapları Türkiye iledir bunu da biliyoruz ve görüyoruz.
‘Ya Kuddül Amara ya Sykes Picot kazanacak’
Başbakan Ahmet Davutoğlu bir süredir kısa aralıklarla çok önemli tespitlerde ve ikazlarda bulunuyor. İlkin bu ayın başında bizzat kendisi tarafından deklare edilenteröre karşı 'master planı'nın sunumunda yaptığı tespitler ve ikazlar. İkinci olarak bütçe görüşmeleri esnasında TBMM kürsüsünde daha önceki ifadelerinin devamı olarak dile getirdikleri.
Konuşan kişinin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olduğu ve hem küresel hem de bölgesel gelişmelerin olağandışı seyri dikkate alındığında bu tespit ve ikazların önemi artırıyor. İki konuşmada altı çizilen birkaç nokta hiçbir gündemin ayartıcılığına kapılmaksızın dikkatle odaklanmamızı gerektirecek nitelikte.
İlkinde yani 6 Şubat günü teröre karşı ‘master planı’nı sunarken Başbakan bir soru soruyor: "Alparslan'ın ordusunda bir Kürt olmak ile Selahattin Eyyubi'nin ordusunda bir Türk olmak arasında bir fark var mı?" Yine aynı konuşma içerisinde içinden geçmekte olduğumuz zaman aralığında millet/ümmet olarak karşı karşıya olduğumuz durumu ise şu cümle ile ortaya koyuyor: 'Ya Kuddül Amara ya Sykes Picot kazanacak"
Başbakan, 26 Şubat günü gerçekleşen TBMM bütçe görüşmelerinde ise meclis kürsüsünde yukarıdaki iki cümleyi adeta şerh ediyor.
“Çok zor bir coğrafyadayız, ama aynı zamanda çok kıymetli bir coğrafyada. Hepimizin bunun kıymetini bilmemiz gerekir, hepimiz bu zorluğu da takdir etmemiz gerekir, ama bu zorluğun getirdiği büyük nimetleri de. Onun için tarih bizim civarımızda akıyor. İnsanlık tarihi bundan sonra bu topraklarda ve bu toprakların etrafında şekillenecek. Ya bir özne olarak kendimizi tarihin merkezine koyup bu tarihi şekillendirecek gücü, kudreti göstereceğiz ya da bir köle zilleti yaşayacağız.”,devamla“Bu coğrafyaların kaderinde biz özne olmaya devam edeceğiz, biz bu coğrafyaların kaderinden ayrıştırılmayacağız.”
Walter Benjamin, Krauss üzerine bir yazısında Karuss’un "yeni bir çağın gelişini gören biri olmasa bile, bir çağın bitmekte olduğunu görebilmiş biri olduğunu" vurgular. Bu tür yazarlar, Benjamin’e göre sırf bu nitelikleri sebebiyle önemli kişilerdir.
Başbakan’ı dinlerken Walter Benjamin’in Krauss ile ilgili değerlendirmesi aklıma geliyor. Siyasete derinlik katan gözlemleri ile Başbakan, küresel alt üst oluşu görüyor ve Türkiye’nin bu alt üst oluş içerisinde istikbal mücadelesi verdiğini biliyor. Geride bıraktığımız ay içerisinde ısrarlı bir biçimde bu bilgiden hareketle altını çizdiği nokta da tam olarak bu zaten.
Türkiye’nin Tarih’e yeniden bir özne olarak dönüşü tüm dünya mazlumlarının umutlarıyla ve dualarıyla mukayyettir. Biz kendi ülkemizde uluslararası gözlemci ya da bir başka ülkenin elçilik çalışanı filan değiliz. Biz tarafız, Gazze’de, Halep’te, Kahire’de, Kerkük’te, Afrika’da ve her yerde el açıp edilen mazlum dualarına Anadolu’dan “Amin” diyenleriz.
Rusya’nın hesabı, PYD’nin niyeti, İran’ın maksadı, ABD’nin hayali ne olursa olsun!
Tarih ile olan randevuya, “İslam’ın son ordusu” olmakla iftihar eden bir ülkenin evladı olarak birlikte yürüyoruz.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2021
10.04.2021
31.01.2021
26.01.2021
31.12.2020
21.12.2020
12.10.2020
17.09.2020
11.09.2020
5.08.2020