Ali AYDIN
İkinci el araç alırken bile aracın geçmişine bakıyoruz. Aracın siciliyle ilgili bilgiyi satıcıdan ısrarla talep ediyoruz. Kaç kişi kullanmış, periyodik bakımları zamanında yapılmış mı, hasar durumu nedir?, diye satıcıya soru üzerine soru soruyoruz. Bunda bir gariplik yok hatta daha sonra pişmanlık yaşamamak için alışverişte olması gereken ideal bir tutum.
Ne var ki aynı dikkat, özen ve tecessüsü hayatımıza doğrudan etki eden konulardan çoğu zaman esirgiyoruz. Hayatımıza tesir eden süreçler nasıl yaşanıyorsa öylece alıp hiçbir sorgulamaya tabi tutmaksızın kabulleniyoruz. Bu süreçlerin başında eğitim-öğretim süreci geliyor.
Bugün dünyanın büyük bir kısmında eğitim söz konusu olduğunda dillere pelesenk olmuş çoğu şey küresel bir ezberin tekrarından ibaret.
Ne bu ezberi ne de talimini sorguluyoruz!
***
2023´e Doğru Türkiye Eğitim Sistemi "Bulma Konferansı’nda konuşan Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, dünya üzerindeki gelişmelere dikkat çekerek, "Bizim bir şey yapmanın ötesinde kıyameti koparmamız lazım eğitimde” dedi.
Konuşmada “kıyamet” metaforu yerinde kullanılmış bence. Bilhassa eğitim alanında üstümüzdeki ölü toprağının ağırlığı dikkate alındığında evet, ancak bir “kıyamet” bu şartlarda bize umut ve imkân vadedebilir.
Ama biliyorsunuz ki iki çeşit kıyamet var.
Büyük ve küçük olmak üzere kıyamet değil kıyametler var.
Bize eğitimde lazım olan büyük bir kıyamet! Yoksa kendi küçük kıyametini âlemi sarsacak büyük kıyamet sanan da var. Bunları da birbirinden tefrik edecek bir idrâk gelişir inşallah.
***
Eğitim örgütlenmesinin merkezî, zorunlu ve kitlesel oluşunun belki de en az eğitim ile ilgisi var.
Neden böyle olduğunun bir tarihi var kuşkusuz. O tarihte hiç de hoş olmayan manzaralar var.
Eğitim için birer ihtiyaç, olmazsa olmazlar listesi olarak önümüze çıkarılan başlıkların çok azının eğitimin ve çocukların gerçekten ihtiyaç duydukları ile ilgisi var.
Kurumsal eğitim ekonomi-politiğin bağrında boy verdi.
Başından itibaren öncelikleri bu doğum yerine hep sadık kaldı.
Biz hâlâ bu yapı için güzel adlandırma yapmanın peşindeyiz. Kurumsal örgütlü eğitimin kendisi için belirlemediği amaçları ona yükleyerek kendinde olmayan anlamları ona vererek kendimizi onun karşısında hafızasız kılıyoruz adeta.
Herkes arzu ettiğini kurumsal eğitimden hasat edilecek bir şey olarak görüyor. Hayallerini mevcut yapı içerisinde gerçeğe dönüştüreceğini umuyor. Konuşurken söze öyle başlıyor.
Bütün bir yapı böylece ne güzel aklanıyor!
***
Walter Benjamin bir denemesinde sanat eserinin değerlendirme safhasında görülen iki tip yaklaşımdan bahseder. Yaklaşımlardan birisi eleştirmene diğeri ise açıklamacıya aittir. Benjamin uzunca bir pasajda “eleştiri” ve “açıklama” arasındaki farkı anlatır. Bunu yaparken “konu içeriği” ve “hakikat içeriği” gibi iki temel kavramı kullanır.
Benjamin, “Eleştiri bir sanat eserinin hakikat içeriğini arar, açıklama ise konu içeriğini...” der. Odun, kül ve ateş örnekleri üzerinden farkı muntazam biçimde anlatır. Ona göre açıklamacı bir kimyacı gibidir. Odun ve külün mahiyeti ile ilgilidir. Oysaki eleştirmen için ateşin bilmecesi sürüp gider.
Şimdi, Benjamin’in bu görüşünden yola çıkıp bunu eğitime yönelik yaklaşımlara uyarladığımızda; odun ve külden başka gözleri hiçbir şeyi görmeyen ne alevin sıcaklığına ne de onun hakikatine ilişkin tefekkürü olmayan hâkim paradigmanın neferleri tarafından etrafımızın sarılı olduğunu görüyoruz. Bu paradigmanın hücrelerine kadar sirayet ettiği bir insan kaynağı var ve çok kalabalık. Buraya kadar nasıl gelindiyse bundan sonra da öyle devam edilmesi gerektiğine inanıyorlar. Kesin inançlılar ve kararlılar. Onlar eğitimi teknik bir süreç olarak ambalajlayıp kapı muhafızlıklarının mahiyetini gözlerden saklıyorlar.
Sanki bunlarla beraber değilmiş gibi görünerek albenisi yüksek bir retorik ile ithal yaklaşımları sürüme sokanların da ne mevcut ile ne de kapı muhafızları ile bir dertleri yok. Onlar eğitim üzerine “Vallahi adam doğru söylüyor!” cümlesini dedirttirmek ve her tekrar eden cümlede skor artışını sağlamanın derdindeler. Yoksa “Vallahi adam doğru söylüyor!” dedirttikten sonra doğruyu yapmak amacında değiller.
Bu paradigma çoktan kopması lazım gelen kıyameti sürekli geciktiriyor.
Bu paradigma ile hesaplaşmadan kıyamet kopmaz!
Bu paradigmanın müritleri ve yancıları ile de kıyamet kopmaz!
Ve nihayetinde bu ülkede bilhassa eğitim sahasında devrimci bir kararlılık göstermeden de kıyamet kopmaz!
Eğer hâlâ arzu ediyorsanız, biz hazırız! O zaman hadi kopsun kıyamet!
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2021
10.04.2021
31.01.2021
26.01.2021
31.12.2020
21.12.2020
12.10.2020
17.09.2020
11.09.2020
5.08.2020