Ali AYDIN
Absürd tiyatronun belki de en önde gelen oyunlarından birisidir “Godo’yu beklerken” . Samuel Beckett, insanın kendi varlığını ortaya koymasında bir başkasına sığınmayı amaçlamasının saçmalığını, sonu gelmeyen bir bekleyiş içerisinde resmedilen Viladamir ve Estragon’un -kısa adlarıyla Didi ve Gogo’nun-üzerinden aktarır.
Bu iki arkadaş bir yandan ipe sapa gelmez çok da anlamlı bir sohbetin içinde olmaksızın oyun boyunca Godo’yu beklerler.
Oyunun birçok iletisi arasında kuşkusuz en dikkat çekici mesajı; insandaki birilerine bağlı olma ve sürekli birilerini bekleme arzusunun absürtlüğüdür.
Birey sonuçsuz kalacağını bildiği halde varlığını bile kanıtlayamayacağı bir varlığı beklemekte ve onun sayesinde kurtuluşunu hayal etmektedir. Sadece bekler, itaatkâr bir şekilde, sorgulamadan, kayıtsızca; zamanla bu bekleyişin kendisi bir amaca dönüşür.
Beckett oyununda, sımsıkıya sarıldıkları hiçlik yüzünden hayatlarının geri kalanını saçma sapan bir bekleyiş içinde geçirmeye kendilerini mahkûm etmiş Didi ve Gogo’yu karşımıza çıkarıyor. Amaçsızca o anki varoluşlarını kendilerini kaptırdıkları bekleyiş ile beyhude kılan bu iki insan, şimdinin ödevini bir başkasına bağlanmak ile bertaraf eden miskinliğin acınası iki örneği olarak resmediliyor.
Mehdi bizim tembelliğimizin adıdır, diyen Aliya İzzetbegoviç’i hatırlayın.
Kimi için Mehdidir Godo, kimi için kendi varlığını yok sayma pahasına peşi sıra gidilendir, hiç gelmeyecek olan ya da geleceğine dair kesin bir kanıtın bulunmadığı her ne ise odur…
Kendi tembelliklerine, eylemsizliklerine bir kurtarıcı üzerinden karartma uygulayanlara bakın. Saçma sapan edilen laflar, anlamsız diyaloglar ve hiçbir işe karşılık gelmeyen bir aşağı bir yukarı gezinmeler; bunlar “Godo’yu beklerken“ sorgulanmaz bile.
Beckett’in mesajı nettir oysa: Varoluşumuzun amacı bir kurtarıcıyı beklemek ya da Didi ve Gogo’nun yaptığı gibi ayağımızın içine sıkıştığı botla uğraşmak değildir. Üretmektir yaşamın amacı, kendi iradene ve sorumluluğuna sahip çıkmaktır. Maruz kaldıklarımız karşısında varlığımızı askıya alarak beklemek değildir.
İnsanoğlu Tarih boyunca bekleyeceği bir Godo bulmakta çok mahir çıktı. Sorunların mesele etmeksizin, tek damla ter dökmeksizin, derdini yüklenmeksizin, ağrısız sızısız çözüleceğine dair kendinden menkul bir “iyimserlik” ile üstesinden gelinebileceğini, kurtuluşun kurtarıcılarda ve onların ceplerinde taşıdıkları sihirli reçetelerde olduğuna inandı. Bu inancın yüksek bir getirisi olduğu aşikâr. Hiçbir şey yapmayarak varoluşunuzun beyhudeliğini gözlerden ırak tutmak az bir şey değildir.
Şu günlerde 150 yılı aşan bir meselemiz hakkında herkes heyecanlı bir bekleyişin içerisinde.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un göreve gelmesinin ardından eğitimi keşfeden ve sosyal medyada, gazete sütunlarında eğitim meselemiz hakkında “heyecan” kasan insanlar meraklı gözlerle 15 Ekim’i bekliyorlar.
Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’un yapmış olduğu ; "15 Ekim'de vizyon belgemizi açıklayacağız. Birçok kişi icraat bekliyor. Sosyal medyada bunu fark ediyorum. Veriyi görmeden, planlama yapmam. 15 Ekim'e kadar bir sabretsin insanlar.” açıklamasının ardından tüm gözler 15 Ekim’e çevrilmiş vaziyette.
İnsanın kanına dokunuyor bu manzara!
Niye?
Çünkü 10 yılı aşkın bir süredir neredeyse tüm yazıları eğitim üzerine olan, Türkiye’de maarif davasının öksüz bir dava olduğunu yıllardır eğitim camiasının içinde ve eğitim dair sivil toplum çalışmaları sırasında bizzat gözlemlemiş birisi olarak bu pespayeliği içim kaldırmıyor.
Sayın Bakan vizyon belgesi açıklayacak. Açıklar bakarız. Yükün ağır ve ortak bir çabanın bu meselede neredeyse farz hükmünde olduğunun farkındayız.
Eğitime dair konuşmak sadece eğitim konuşmak değildir; eğitimi konuşmak devlet-toplum ilişkisini, din-devlet ilişkisini, Anayasayı, iktidar mekaniğini ve sınıfsal sorunları da konuşmaktır aynı zamanda.
Bir vizyon belgesinin ötesinde bir çabaya mecbur olduğumuz aşikârken Godo’yu bekler gibi 15 Ekim’i beklediklerini söyleyen ve bugüne kadar eğitim faslında ne işe yarar bir sözlerini, ne dişe dokunur bir varlıklarını görmediğimiz Didi ve Gogo’ya dikkatinizi çekmek isterim.
Onların dergileri vardır yazmazlar, televizyonları vardır tek programda gündemlerine almazlar, dernekleri, vakıfları vardır evlere şenlik…..
Onlara tek bir şey sorulabilir: Hiç utanmanız yok mu sizin?
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2021
10.04.2021
31.01.2021
26.01.2021
31.12.2020
21.12.2020
12.10.2020
17.09.2020
11.09.2020
5.08.2020